Haklar, grevli ve gerçek toplu iş sözleşmesi ile kazanılır
Kamu emekçilerinin ve emeklilerin gerçek anlamdaki bir toplu pazarlık ve sözleşme yapabilmelerinin yolu grevin merkezinde olduğu bir mücadele sürecinden geçmektedir.
Hasan AYDIN*
4 milyona yakın memur ve 2.5 milyon memur emeklisini ilgilendiren ‘’2024-2025 yıllarını kapsayan 7.dönem Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme Görüşmeleri"nin ilk oturumu 1 Ağustos 2023 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan başkanlığında gerçekleştirilmiş ve görüşmelere kamu iş veren heyeti ile birlikte kamu görevlileri sendikalarının üç büyük konfederasyonu olan Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK‘in temsilcileri katılmıştı.
Bu konfederasyonlar da kendi taleplerini toplu sözleşme görüşmelerinin başlama tarihi olan 1 Ağustos 2023 tarihinden önce açıklamışlardı.
SENDİKALARIN TALEPLERİ
En çok üyeye sahip olan Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın, "2024 yılı için 3’er aylık dönemler itibarıyla refah payı dâhil, birinci üç ayda yüzde 35, ikinci üç ayda yüzde 10, üçüncü üç ayda yüzde 15, dördüncü üç ayda yüzde 10 artış; 2025 yılı için ise 6’şar aylık dönemler itibarıyla refah payı dâhil birinci altı ayda yüzde 25, ikinci altı ayda yüzde 15 artış’’ isterken iki yıllık süreçte toplamda yüzde 110 artış talep etmiş olduklarını, seyyanen zammın emekli kamu görevlilerine yansıtılmasının da içinde yer aldığı 936 teklifi Kamu İşvereni Heyeti Başkanı’na sunduklarını açıklamıştı. Üye sayısı bakımından ikinci sırada olan Kamu-Sen’in Genel Başkanı Önder Kahveci yapmış olduğu basın toplantısında ‘’2024 yılının ilk altı aylık dilimi için yüzde 40, ikinci altı aylık dilimi için yüzde 30, ocak ayından itibaren verilen zammın üzerine yüzde 10 refah payı; 2025 yılı için ise ocak ve temmuz aylarında yüzde 20’şer artış, yine ocak ayında yapılacak zammın üzerine yüzde 10 refah payı" talep ettiklerini, devamında personel rejimi ile mali ve sosyal haklarda olmak üzere 40 konu, 30 alt başlık altında 403 talebi sunduklarını açıklamıştı.
Üye sayısı itibariyle üçüncü olan KESK‘in Genel Başkanı Mehmet Bozyiğit ise düzenlemiş olduğu basın toplantısında ‘’Grevli gerçek bir toplu pazarlık-toplu iş sözleşmesi; yoksulluk sınırının üzerinde ücret; güvenceli istihdam, güvenli gelecek; demokratik, adil bir çalışma yaşamı; halktan yana bir kamu hizmeti, temel gelir güvencesi" gibi altı ana başlıktan oluşan tekliflerini sıraladı. Devamında en düşük memur maaşının büyükşehirler için 47 bin 500 lira, diğer şehirler için 45 bin liraya yükseltilmesini talep ederken gelir vergisi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesini, eş yardımının 3 bin 310 liraya, çocuk yardımının 2 bin 220 liraya yükseltilmesini, konutu olmayan kamu emeklisine büyükşehirlerde 7 bin 500 lira diğer şehirler de ise 5 bin lira kira yardımı yapılmasını, yılda iki kez asgari ücret tutarında ikramiye verilmesini, mevcut emekli maaşlarının yoksulluk sınırı temel alınarak arttırılmasını, ek ödeme adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasını, OHAL ve KHK‘lar ile işinden edilen kamu emekçilerinin göreve iade edilmesini ve çok sayıda özlük ve sosyal hakları içeren tekliflerini de sunduklarını belirtmişti
KAMU İŞVERENİNİN TEKLİFİ
Bu taleplerin ardından 14 Ağustos 2023 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kamu işveren heyetinin ilk zam teklifini duyurdu. Buna göre 2024'de, ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci 6 ay için ise yüzde 9 zam teklifini yaptı. 2025 yılı teklifi ise ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için ise yüzde 5 oldu. Bu açıklama üzerine Memur- Sen Genel Başkanı Ali Yalçın şunları söyledi: ‘’Gelen teklifi olumlamamız mümkün değil. Bu açıdan tavsiyemiz, teklifin revize edilmesidir.’’ Ali Yalçın üçüncü toplantı öncesinde de ‘Merkez Bankası‘nın 2023 için yüzde 58, 2024 için ise yüzde 33‘lük enflasyon tahminlerini hatırlatarak, hükümetin zam teklifinin piyasa gerçeklerinden uzak olduğunu ifade etti.
Kamu- Sen Genel Başkanı Önder Kahveci: ’’Yüzde 10’luk refah payı talep ettik ancak gelişme olmadı, enflasyon kadar artış kamu çalışanlarına sıfır zam demektir. Yüzde 14+9‘la çalışanlar 2024 yılını geçiremez. Önümüzde süreç var" dedi. KESK ise, Çalışma Bakanı‘nın zam teklifine ‘’Dağ fare bile doğurmamıştır. Bu teklif sefalete katlanarak devam etsin anlamına gelmektedir. Kabul etmiyoruz’’ açıklamasını yaptı. KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise ‘’Bu masa bu teklifle yok hükmünde olduğunu ortaya koymuştur. Bu teklifi kabul etmemiz asla ve asla mümkün değildir’’ dedi. Yeşil, kira, eş ve çocuk yardımının yapılmadığı bu toplu sözleşmeyi kabul etmeyeceklerini belirterek "Bütün kamuoyuna sesleniyoruz; gelin bu masanın gerçek yetki sahibi biz olalım, Sözümüzü söyleyelim. 16 Ağustos da KESK olarak iş bırakıyoruz’’ diye konuştu. KESK’ in bu çağrısına uyan kamu emekçileri başta İstanbul, İzmir, Ankara olmak üzere 16 Ağustos 2023 günü ülke genelinde bir günlük iş bıraktı. İş bırakma eyleminin ardından yapılan basın açıklamaları ve diğer etkinliklerle hükümetin çok düşük zam teklifleri protesto edildi, talepler yeniden seslendirildi. Bir aylık süreye sığdırılan kamu emekçisinin taleplerini dikkate almayan gerçeklerden uzak anti- demokratik maddeleri içeren bu toplu sözleşmenin kanunlaşması da sancılı olmuştu.
KAMU EMEKÇİLERİNİN TOPLU SÖZLEŞME SÜREÇLERİ
1990 sonrası dönemde kamu emekçileri için sendikal haklar sözde ‘’güvence altına alınırken’’ 2001 yılında toplu görüşme hakkı kabul edildi. Bu tarihten sonra ilk kez kamu görevlileri heyeti ile hükümet karşılıklı olarak bağlayıcılığı olmasa da mali ve sosyal hakları müzakere etmeye başladılar.
2010 yılında hazırlanan Anayasa reform paketi ile, ‘’toplu görüşme" yerine ‘’toplu sözleşme hakkı’’ kamu görevlilerine tanınmış olsa bile iktidar, "denetimli, grevsiz bir toplum sözleşme sürecini’’ daha sonraki yıllarda yapmış olduğu kanun değişiklileri ile devreye sokmuştur. Bunun sonucunda yüksek enflasyona rağmen kamu emekçilerinin ücretleri, iktidar lehine olacak şekilde kontrol altına alınmıştır. 2 yılda bir uygulanan, emekçilerin gerçek sorunlarına çözüm üretmeyen, hak alma yollarını kapatan ve TÜİK’ in gerçeklerden yoksun enflasyon rakamlarını temel alarak maaş zamlarını belirleyen soyut bir toplu sözleşme uygulaması artık süresini doldurmuştur.
25/06/2001 tarihinde kabul edilen ve 24460 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2012 yılında ise bazı maddelerinde (34.madde) değişiklik yapılan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu bu haliyle etkili bir sendikacılık ve sonuç alınabilecek bir toplu sözleşme sistemini içermemektedir. Bu toplu sözleşme kanunu gerçek örgütlü sendikal bir mücadele verilmeden hak alınabileceği algısını ve kolaycılığını öne çıkarmıştır. 12 yıldır senaryosu aynı olan, "sen taleplerini ilet, sonuçta ben ne verirsem razı ol’’ mantığıyla sahneye konulan bir’’ toplu sözleşme’’ oyunu gündemde.
Gündemde olan bu toplu sözleşmede hem çalışanlar heyetinin hem de hakem heyetinin oluşturulmasında adaletsiz bir tutum izlenmekte.
KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI HEYETİNİN OLUŞUMU
Toplu Sözleşme Kanununun 29. Maddesinde (değişik: 414/2012/6289 /19.madde) ‘’Toplu Sözleşme görüşmelerine Kamu İşveren Heyeti, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılır’’ denilmektedir. 2/07/2018 yılında KHK’ ile (703/197.madde) değişikliğe gidilerek heyet temsilcilerinin kimlerden oluşacağı ve bunların sayıları belirtilmiştir. Buna göre Kamu İşveren Heyeti, Cumhurbaşkanının görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı ve Bakanın başkanlığında Cumhurbaşkanınca belirlenen bakanlıklar ile kamu kuruluşlarının temsilcilerinden oluşuyor.
Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti, bağlı sendikaların toplam üye sayısı itibarıyla en fazla üyesi bulunan Konfederasyonun Heyet Başkanı olarak belirleyeceği bir temsilci ile her bir hizmet kolunda en fazla üyeye sahip kamu görevlileri sendikaları tarafından belirlenecek birer temsilci, bağlı sendikaların üye sayıları esas alınmak kaydıyla toplam üye sayıları ile birinci, ikinci ve üçüncü sırada bulunan konfederasyonlar tarafından belirlenecek birer temsilci olmak üzere on beş üyeden oluşmaktar.
Tüm hizmet kollarında Memur-Sen yetkili olduğuna göre 15 kişilik sendika heyetinin 13’ü Memur-Sen üyelerinden oluşuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2002 verilerine göre 41 bin üyeye sahip olan Memur-Sen’in 4 Temmuz 2023 verilerine göre üye sayısı 1 milyon 235 bin 278 ‘e çıkmıştır. Bu sonuçlara göre toplu sözleşme toplantısına Kamu Görevlileri Heyet Başkanı olarak Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın katılmıştır.
Kamu Görevlileri Sendika sayısının 245 ve sendikalı Kamu görevlileri sayısının ise 2 milyon 130 bin 644 olduğu 2023 Türkiye’sinde Kamu Görevlilerinin Sendikalaşma oranı da yüzde 74,54 dür.
MEMUR-SEN'İN HIZLI YÜKSELİŞİ
2002 ‘den bu yana üye sayısını sürekli arttıran Memur-Sen’in bu hızlı gelişim süreci farklı yönleriyle, ayrıntılı olarak incelenip, değerlendirebilir. Siyasal iktidarın sendikal örgütlenmedeki dolaylı desteği, atama, terfi kolaylığı, yeni göreve başlayanların üyeliklerinin bazı yöneticiler tarafından psikolojik baskı kurularak hemen yapılması, 2011-2013 yılları arasında 300 bin ve 2023 yılındaki düzenleme ile de 460 bine yakın sözleşmelinin kadroya geçirilmesi esnasında, sendikaya üye kayıt edilmesi gibi birçok faktör üye artışının nedenlerinden olabilir.
Memur-Sen, yıllardır iktidara olan desteğini sürdürmüş, seçimler ve referandum gibi kritik aşamalarda iktidar lehine çalışmalarını devam ettirmiştir. Toplu sözleşme dönemlerinde ve enflasyona bağlı krizlerde, iktidara karşı ciddi anlamda tavır almamıştır. Kamu emekçilerine yönelik bazı özlük hakları için yaptığı "çalışmaları" her fırsatta övünerek anlatmıştır. Memur-Sen’in, 1 Ağustos 2023 toplu sözleşme görüşmeleri öncesi ileri sürdüğü ekonomik, özlük ve sosyal talepleri için ve 14 Ağustos'ta işveren teklifinden sonra yumruğunu masaya vurur gibi yapıp sesini yükseltmesi de tabandan gelen eleştirilere, tepkilere karşı bir ön alma çabasıdır.
EMEKÇİLER ENFLASYONA EZDİRİLİYOR
Enflasyon oranlarının günlük değiştiği bir ülkede sanki ekonomik bir istikrar varmış gibi kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artış oranlarının 2 yıl öncesinden ilan edilip, ipotek altına alınması sağlıklı bir yöntem değildir. Memur-Sen’in 6.dönemde imzaladığı 2 yıllık toplu sözleşmenin kamu emekçilerinin çıkarlarını korumada ve katkı sağlamada yetersiz olduğu son iki yıldaki ekonomik kriz sonucunda daha net görülmüştür.
Yine son yıllarda kamu emekçilerinin ekonomik ve özlük hakları toplu sözleşme masasında görüşülmeden, sendikaların görüşleri alınmadan bir takım yönetmelik ve Kanun Hükmündeki Kararlar (KHK) ve torba yasalarla çözüm yoluna gidilmektedir. Örneğin 8 bin 77 liralık seyyanen yapılan zam ve ek gösterge gibi düzenlemeler seçim süreçleri temel alınarak çıkarılmıştı.
1 Ağustos’taki sözleşme masasında KESK ve Kamu-Sen’in varlığı sembolik. Toplu sözleşme uyuşmazlığı halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurma, itiraz etme, imza yetkisi de yok. 6.5 milyona yakın kamu emekçisi ve emeklilerinin iki yıllık ücret tespitinin, diğer haklarının kaderini artık Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın belirleyecektir. Sendikalı kamu emekçilerinin ancak yüzde 48,6’sını temsil eden Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın’ın uyuşmazlık halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurul’una itiraz etme, başvurma yetkisi de var. Peki, uyuşmazlık sonunda Hakem Kurulu’na itiraz etmezse ne olacaktır? Kendi taleplerinin bir kısmı kamu işverenin açıkladığı karşı teklifleri ile kabul edilmemiştir. Bu durumda Memur-Sen kamuoyu oluşturmak için Hakem Kuruluna 22 Ağustos 2023 tarihine kadar itiraz edebilir.
İş kolu toplu sözleşmeleri ile genel toplu sözleşmeler birbirinden ayrılırken toplu sözleşme masasında yer alan KESK ve Kamu-Sen’in de talep ve itiraz haklarının mutlaka dikkate alınması gerekir.
KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULU
Toplu sözleşme görüşme süreci olumsuz bir şekilde sonuçlanır ve toplu sözleşme evrakının imzalanmaması halinde sendikalar, demokratik rejimlerde olduğu gibi grev ve toplu eylem yöntemlerine başvurabilirken bizde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurmaktadır.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 11 kişiden oluşmakta bu kurulun 7 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Geriye kalan 4 üyenin ikisi Memur-Sen, biri KESK, diğeri ise Kamu-Sen temsilcisidir. Cumhurbaşkanınca seçilenlerin dağılımı şu şekildedir: Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan, Başkan vekili, Başkan yardımcısı veya Daire Başkanları arasından Cumhurbaşkanınca başkan olarak seçilecek bir üye, Cumhurbaşkanınca belirlenen bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarından dört üye, üniversitelerin kamu yönetimi, iş hukuku, kamu maliyesi, çalışma ekonomisi, iktisat ve işletme bilim dallarından en az doçent unvanı taşıyanlar arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek bir üye, bağlı sendikaların üye sayısı itibariyle en fazla üyeye sahip konfederasyon tarafından üç, bağlı sendikaların üye sayısı açısından ikinci ve üçüncü bulunan konfederasyonlar tarafından ikişer olmak üzere önerilecek toplam yedi öğretim üyesi arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek bir üye. Bu üye dağılımına göre Kamu Görevlileri Hakem Kurulu (KGHK) na tarafsız diyebilir miyiz?
Memur-Sen, önceden hesabını kitabını yaparak ileri sürmüş olduğu taleplerin bir kısmı kabul edilmezse, üyelerinin ve kamuoyunun tepkisini yumuşatmak için formalite icabı sert çıkışlar yapabilir. ’’Biz gerekeni yaptık, taleplerimizde ısrarcı olduk, fakat malumunuz ne yapalım Hakem Kurulu kabul etmedi.’’ ifadelerini kullanabilir. Kamuoyundaki tepki süreç içinde sönümlenince Çalışma Bakanı ve yetkili konfederasyonun Genel Başkanı en son imza töreninde mutlu bir tablo çizerler. Bir taraf, ‘’memur ve emeklileri enflasyona ezdirmedik. Verdiğimiz maaş artışları ve sosyal haklarda bunun kanıtıdır.’’ derken, yetkili sendika tarafı da ‘’kararlılıkla mücadele ettik, 1 milyon 35 bin 278 bin memurun temsilcisi olarak taleplerimizi sıraladık ve kazandık’’ der.
GREV HAKKI OLMAYAN TOPLU SÖZLEŞME OLMAZ
İcazetle ricayla ve dilekçeyle hak aramanın geçersiz olduğu her gün yaşanılarak öğreniliyor. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin gerçek anlamdaki bir toplu pazarlık ve sözleşme yapabilmelerinin yolu grevin merkezinde olduğu bir mücadele sürecinden geçmektedir. Mevcut iktidar temsilcileri ile içli dışlı olunarak sendikacılık yapılamaz.
Bir ay süren, başka bir aya sarkmayan giderek danışıklı dövüş gösterisine dönüşen toplu sözleşme görüşmelerine karşı örgütlü, fiili, meşru bir sendikal mücadeleye ağırlık verilmelidir.
Okulların kapalı (1 milyona yakın eğitimci tatilde) bazı kamu çalışanlarının izinde olduğu bu sıcak Ağustos ayında toplu sözleşmenin oldu bittiye getirilip yapılması da bir tartışma konusudur.
Sonuç olarak son rakamı tek olan yıllarda yapılan Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme görüşmeleri demokratik ve gerçek sendikal kurallardan uzak gerçekleştiği için, emekçilerin ve emeklilerin lehine olacak bir kazanımla da sonuçlanmayacaktır.
Toplu sözleşme görüşmelerinde dolayısıyla haklarında karar verilecek olan emeklilerin, hak alma mücadelesi de kamu emekçilerinin mücadelelerinden ayrı olarak düşünülmemelidir. Emekli memurların diğer emekli gruplarıyla sendikalaşma çalışmalarına hız vermeleri de kaçınılmaz olmuştur. Yoksulluk sınırının altında yaşama mahkûm edilen emeklileri temsil eden sendikaların dikkate alınmayarak toplu sözleşme görüşmelerine davet edilmemeleri de acı bir gerçektir.
Eğitimci*