Yeşilçam sinemasının alametifarikalarından birisi de bazı
oyunculara perdede kimlikler bahşetmesiydi. Adile Naşit ya
çocuklarını korumak için her şeyi yapan evin annesi ya da Hababam
Sınıfı’nda olduğu gibi her bir öğrenciyi evladı gibi seven Hafize
Ana olurdu. Hulusi Kentmen’in payına düşen babacan rollerdi. Münir
Özkul hangi karaktere bürünürse bürünsün onurdan, emekten yana
olmak zorundaydı, boğazından bir haram lokma geçmemişlerin
perdedeki yansımasıydı o.
Hayatın öngörülebilir tek gerçeği olan ölümün aramızdan alıp
götürdüğü Halit Akçatepe’nin payına düşen ise çıkarsız bir
dostluktu. Kamera ile beş yaşında tanışan, 15’ine gelmeden ondan
fazla filmde rol alan Halit Akçatepe, Türkiye sinemasının 1980’li
yıllara kadar özeti gibidir bir bakıma. Ama bu özeti tek bir
kavramda somutlaştıracak olsak, onun için kullanmamız gereken
sözcük “Dostluk” olacaktır.
Kimi zaman akıl almaz şakalarıyla dostlarını zor durumda bıraksa
da bilirdik ki onunla birlikte herkes eğlenirdi. 1973 tarihli Ertem
Eğilmez başyapıtı “Kardeşim Benim”de hasta kardeşini mutlu etmek
için çabalayan Murat’ın en yakın arkadaşı olarak çıkmıştı
karşımıza. Dostu kardeşi için çırpınıp dururken, o dostu için
çırpınırdı. Dostluğun gerektiğinde kendi önceliklerini bir yana
koymak, ihtiyacı olduğunda yanında olmakla mümkün olduğunu
fısıldardı seyircinin kulağına bu film. “Mavi Boncuk” filminde de
payına düşen yine sağlam bir dost olmaktır.
“Süt Kardeşler”de içine düştüğü durumu fırsata çevirmeye çalışan
ama bunu yaparken de arkadaşını kollamayı ihmal etmeyen Ramazan
olarak çıktı karşımıza. Ama Kemal Sunal’ın canlandırdığı Şaban ile
dostluğu çok daha öncesine dayanıyordu. “Hababam Sınıfı”nda İnek
Şaban’ın biricik dostu/en azılı düşmanı “Güdük Necmi” olarak
hafızalarımızdadır daha çok. Serinin bütün filmleri boyunca İnek
Şaban’a yapmadığını bırakmaz ama sonuçta kazanan dostluk olur her
zaman. “Köyden İndim Şehire”, “Ah Nerede” ve “Oh Olsun” gibi
filmlerde kardeş olarak çıkar da karşımıza ama onun dostluğu
başkadır.
Halit Akçatepe, yalnızca Türkiye sinemasının önemli isimlerinden
birisi değildi bu bakımdan. O sadece senaryo gereği dostları
canlandırmıyordu. Aynı zamanda “Hababam Sınıfı”ndaki gibi hepimizin
en büyük dostu/ azılı düşmanı sınıf arkadaşıydı. “Süt
Kardeşler”deki gibi askerlik arkadaşıydı ya da “Canım Kardeşim”deki
gibi fedakar mahalle arkadaşıydı. Her ne yaparsa yapsın sevdiğinden
yapan, şakası acıtmayan ama sevgisi büyüten karakterlerin var
olabileceğine inanmamızı sağladı.
Ölümünün ardından “bir değer daha gitti” şeklindeki sözler
dokunaklı hiç kuşku yok ki. Halit Akçatepe gibilerin yarattığı
değerler onlar göçüp gittiğinde de varlığını sürdürmeye devam eder
oysa ki. Bugün hala yukarıda andığımız filmleri tekrar tekrar
izliyor, “Hababam Sınıfı”ndaki muzipliklerine gülüp; “Canım
Kardeşim”de onunla birlikte ağlıyorsak hepsi dostluktan işte. Onun
bize bıraktığı miras sırlarımızı paylaşabileceğimiz
kardeşlerimizin, acılarımıza ortak olacak dostlarımızın var
olduğuna/ var olabileceğine inançtan başka nedir ki!
Halit Akçatepe hayatını
kaybetti
Ünlülerden Halit Akçatepe
mesajları
Spor
kulüplerinden Halit Akçetepe açıklaması