Halk ekokırım yasası istiyor: Hedef 1 milyon imza

Ekokırım Çalışma Grubu tarafından ilk defa halkın inisiyatifiyle bir yasa önerisi hazırlanıyor. Seçim öncesi başlatılan kampanya ile yasa önerisi için 1 milyon imza toplanılması hedefleniyor.

Abone ol

Özgür Duygu Durgun

DUVAR – İklim Adaleti Koalisyonu bünyesinde, Ekokırım Çalışma Grubu tarafından koordine edilen ‘Yurttaş Ekokırım Yasası Yapıyor’ kampanyası, 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde, 1 milyon imza hedefiyle Türkiye’nin farklı kentlerinde hızla örgütleniyor.

Türkiye genelinde örgütlenen kampanyanın hedefi 1 milyon imzaya ulaşmak. Kampanyanın bir diğer hedefi de doğaya karşı işlenen suçların Türk Ceza Kanunu’nda yerini bulması…

Türkiye’de ilk defa halkın inisiyatifiyle hazırlanan ‘Ekokırım Yasa Önerisi’nde Türk Ceza Kanunu’nun 77’inci maddesindeki ‘Soykırım ve insanlığa karşı suçlar’ başlığının ‘Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar’ olarak değiştirilmesi talep ediliyor. Doğaya karşı işlenen suçların hem toplumun hem de siyasilerin gündemine girmesi için çok sayıda hukukçu ve sivil toplum gönüllüsü kampanyaya destek veriyor. Yasanın içeriğini, teklifi hazırlayan hukukçulardan Arif Ali Cangı ile konuştuk.

Ekokırım Yasa Önerisi'ni hazırlayanlardan Arif Ali Cangı, toplumsal yaşamımızın ekoloji odaklı değişmesi gerektiğini söyledi. 

'1 MİLYON TÜR YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDA'

Ekokırım nedir?

İklim değişikliği, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 21. yüzyıldaki en büyük sağlık tehdidi olarak kabul ediliyor. Bilim insanlarının önemli çoğunluğu, iklim krizi haline gelen iklim değişikliğinin artık önüne geçilemeyeceğini ancak etkilerinin azaltılabileceği değerlendirmesini yapıyor.

İklim krizinin doğurduğu iklim olayları, Covid-19 salgını gibi küresel sağlıksızlıklar, yaşamın sürdürülebilirliğini tehlikeye atmış durumda. Bu noktaya bir anda gelinmedi. Bilim insanları yıllardır fosil yakıt endüstrisinin atmosferi kirletmesinin, iklimleri ve yaşamın döngüsünü olumsuz etkileyeceği uyarılarında bulunuyor.

Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu'nun (IPSES) 2019 yılında hazırlamış olduğu rapora göre, insan faaliyetleri nedeniyle doğada 1 milyon tür yok olma tehlikesi altında. Rapora göre, salgının nedeni de insan faaliyetleri. Bu durumda doğaya zarar veren insan faaliyetlerine derhal son verilmek zorunda.

Ne tür insan faaliyetinden bahsediyoruz bu noktada?

İnsan faaliyetleri denilince bunu, ‘soyut insan’ olarak ele almamalı. İnsan, doğada var olan canlıların sadece bir türüdür. Bu gerçeğin görmezden gelinip, doğal varlıkları bir hammadde, kendisini de doğanın sahibi gören anlayış, yerküreyi bu hale getirmiş durumda. Bu tehlikeli gidişi durdurmak için alınacak önlemler, bütün dünyada tartışılmaya başlandı. Bunun bir parçası da ekokırım suçunun tanımlanması ve iç hukukun yanı sıra uluslararası hukukun parçası haline getirilmesi.

Yasa önerisinin Ege'deki kampanyası, Ayvalık Tabiat Platformu tarafından koordine ediliyor. 

'KİRLENEN DOĞANIN GERİ DÖNÜŞÜ ÇOĞU ZAMAN İMKANSIZ OLUYOR'

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın daha önceden 1. dereceden doğal sit olarak ilan edilmiş olan alanların sit derecelerini düşürmesi veya mevcut Zeytin Kanunu’na rağmen zeytinlik arazilerin madenciliğe açılması gibi örnekler ekokırım sayılabilir mi?

Ekokırım, bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran hukuka aykırı eylemlerdir. Dolayısıyla her çevre suçu ekokırım değildir. Doğal ve kültürel varlıkların koruma derecelerinin düşürülmesi, var olan doğal ve kültürel çevrede telafisi olanaksız ağır tahribata yol açma tehlikesi söz konusu ise ekokırım olarak nitelendirilebilir. Zeytincilik Kanunu ve Orman Kanunu’na rağmen madencilikle bir orman ekosisteminin yok olması tehlikesi ortaya çıkması halinde yine ekokırımdan söz edilebilir.

Mevcut Çevre Kanunu’na göre, kanuna aykırı davrananlara kesilen para cezaları 2023 itibariyle yüzde 122 civarında artırıldı. Para cezası çevre suçlarının önlenmesinde caydırıcı mı?

Para cezası, kirleten öder ilkesinin gereğidir. Bu ilke kirletmeyi önlemiyor. Kirlenen doğanın geri dönüşü de çoğu zaman çok zor ya da imkânsız oluyor. Bu nedenle ‘önleme’ ve ‘ihtiyat’ ilkelerinin esas alınması gerekmektedir. Önleme ilkesi kısaca meydana gelmeden önce zararın ortaya çıkmasını önlemektir, çevre üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilecek faaliyetlerin en erken aşamada engellenmesidir. Önleme ilkesi, bir bakıma ihtiyat ilkesinin çekirdeğini oluşturmaktadır. İhtiyat ilkesi de bir faaliyetin çevre açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda ciddi şüphenin olması halinde, bilimsel olarak kesin kanıt beklenmeden önleyici tedbirlerin alınmasıdır.

'MİLLETVEKİLLERİNE YASA İÇİN BASKI YAPILACAK'

Türkiye için ‘ekokırım’ nispeten yeni bir kavram. Dünyada ekokırım tartışmaları hangi noktada?

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) çalışmaları her geçen gün yoğunlaşarak devam ediyor. 2019’da toplanan Taraf Devletler Kurulu’nda, bu konunun Pasifik Ada Ülkeleri tarafından gündeme getirilmesi, bu tartışmaları yoğunlaştırdı. Haziran 2021’de Stop Ecocide Foundation (Ekokırımı Durdurun Vakfı) girişimiyle uluslararası uzmanlardan oluşan bir heyet, ekokırım suçunun tanımı konusunda uzlaşıya vararak bir metin ortaya çıkardı. Heyet, metinde ekokırım suçunu şöyle tanımladı: “Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur.”

Buradan yol çıkarak biz de ekokırımı; “…doğal veya kültürel çevrede insan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atan, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açan, bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran, hukuka aykırı eylemler…” olarak tanımladık.

Sizin de hukukçu olarak katkı sunduğunuz bu yasa teklifinin en önemli yanı halkın inisiyatifiyle Meclis’e götürülecek olması. Öneriyi kitlesel imzaya açma fikri nasıl gelişti?

Dünyadaki çalışmalara paralel olarak ülkemizde de ekokırım suçunun yasal düzenlenmesi için çalışmalar yapılmakta. İklim Adaleti Koalisyonu bünyesinde oluşturulan ‘Ekokırım Çalışma Grubu’ tarafından 3-4 Kasım 2022 günleri İstanbul’da uluslararası Ekokırım Konferansı toplandı. Bu toplantıda dünyadaki deneyimler ve Türkiye’de yapılabilecekler enine boyuna tartışıldı. Toplantı sonucunda Türk Ceza Kanunu’nun ‘Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar’ bölümüne 77/A Maddesi ile bir ‘ekokırım suçu kanun teklifi’ hazırlanmasına karar verildi. Bu çalışmanın en önemli yanı, teklifin yurttaşın imzası ile Meclis’e verilmesiydi.

Hukukçuların çalışması sonucunda yasa teklifi hazırlandı. 22 Ocak 2023 Pazar günü İstanbul’da yapılan toplantı ile ‘Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor’ kampanyası başlatıldı. Yurttaşlar, milletvekillerine yasa için baskı yapacak.

'KAMPANYANIN BÜTÜN ÜLKEYE YAYILMASI İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR'

Peki, dünyada halk inisiyatifiyle yasa yapma deneyimine sahip ülke var mı?

Dünyanın değişik ülkelerinde belli sayıda yurttaşın yasa teklifi vermesine dair yasal düzenlemeler var ancak bizim mevzuatımızda henüz böyle bir düzenleme yok. Biz yurttaşın dilekçe hakkından yola çıkarak, bunu fiilen yapmaya kalkıştık. Bu çalışmanın etkili ve başarılı sonuçlanmasından sonra yurttaşın yasa teklifi vermesinin yasal düzenlemesi de yapılabilir.

Şimdi önümüzde 1,5 ay sonra gerçekleşecek bir seçim var, bu yoğun gündemde kampanya nasıl ilerleyecek?

14 Mayıs genel seçimleri sonrasına kadar yasa teklifi için ıslak imzalar toplanacak. Yeni meclisin başkanı seçilince toplanan yasa teklifi metinleri toplu halde TBMM Başkanlığı’na verilecek. Seçim döneminde milletvekili adaylarından Meclis’e girdikleri zaman bu teklifi yasalaştırmaları istenecek, seçimden sonra da takibi yapılacak. Bu sayede, bir yandan ekokırım suçu toplumun ve siyasetin gündemine getirilmiş, diğer yandan ilk kez yurttaşın yasama faaliyetine katılması örneğini deneyimlemiş olacak.

İmza kampanyası Türkiye genelinde hangi merkezlerde devam ediyor?

Kampanya, yurttaştan yurttaşa bir çalışma. Kampanyanın muhatabı da yürütücüsü de yurttaştır. Bizler bu işin hamallarıyız, en fazla koordine edenleriz. Kampanya İklim Adaleti Koalisyonu kapsamında oluşturulan Ekokırım Çalışma Grubu tarafından koordine ediliyor. Şu anda İstanbul, İzmir, Muğla, Çanakkale, Bursa, Eskişehir, Kırklareli, Manisa, Kocaeli, Amasya, Balıkesir, Zonguldak, Aydın, Denizli, Ankara’da çalışma sürdürülüyor, bütün ülkeye yayılması için çalışmalar devam ediyor. İmza hedefi, 1 milyon.

‘PEK ÇOK POLİTİKACIDAN DESTEK SÖZÜ ALDIK’

14 Mayıs seçimleri öncesinde bu yasa tasarısıyla ilgili siyasi partilerden görüş, öneri, katılım yönünde destek aldınız mı?

Genel olarak muhalefet kanadından olumlu sözler var. Biz siyasilerin kampanyaya katılmasının yurttaş sıfatıyla olmasını önemsiyoruz. Pek çok politikacıdan destek sözü aldık. Yeşil Sol Parti karar organlarında aldığı kararla kampanyayı desteklediğini, Meclis’e sunulduğu zaman yasalaştırılması için gerekenleri yapacağını açıkladı. Seçim kampanyasının yoğunlaşmasıyla kampanyanın siyasetin daha fazla gündeminde olacağını düşünüyoruz.

‘DOĞANIN SAHİBİ DEĞİLİZ’

Bu yasa tasarı çerçevesinde doğa ve çevrenin hak öznesi olması yönünde bir ifade var, bu ne anlama geliyor?

İnsan doğada var olan canlıların sadece bir türüdür. Bu gerçek görmezden gelindi, doğanın parçası olduğumuz unutuldu. Sanki doğanın sahibiymişiz gibi yaklaşıldı, müşterek doğal varlıklar bir hammadde olarak ele alındı. Bu şekilde işleyen kapitalist, endüstriyel sistem, yeryüzündeki yaşamın sürdürülebilirliğini tehlikeye attı. Bu kötü gidişi durdurmak için ciddi bir zihniyet ve politika değişikliğine ihtiyaç var. İklim değişikliğine yol açan, yaşam alanlarını kirleten, yok eden tüm faaliyetlerden özellikle fosil yakıt endüstrisinden bir an önce vaz geçilmeli. Ne pahasına olursa olsun kalkınma, büyüme anlayışı yerine, tüketim alışkanlıklarını değiştiren, bireysel ve toplumsal yaşamın bütününü ekolojik hale getiren yeni bir toplum inşa edilmeli.

1970’li yılardan bu yana uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalarla çevre hukuku oluşturulmaya çalışıldı. Ancak geldiğimiz aşamada eldeki hukuksal düzenlemeler ve uygulamalar, doğal ve kültürel  varlıkların korunmasını, bugünkü ve gelecek nesillerin sağlıklı yaşamlarını güvence altına alamıyor,  iklim değişikliğini önleyemiyor. Şimdi artık her alanda olduğu gibi hukukun da ekolojik hale getirilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor. Bu kampanyanın ülkemizde hukukun ekolojik hale gelmesinin, ekolojik toplumsal bir yaşam inşasının başlangıcı olmasını diliyorum.

Kampanyanın internet adresi ve sosyal medya hesapları şöyle:
https://ekokirimyasasi.org/ 
https://twitter.com/ekokirimyasasi 
https://twitter.com/endecocidetr