Halkbank yöneticisi Hakan Atilla hakim önüne çıktı

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla dün ilk defa New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesinde hâkim karşına çıkarıldı. 10 Nisan'daki duruşma öncesinde verilen kararda tutukluluğu uzatıldı.

Abone ol

DUVAR - ABD'de tutuklanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla mahkemeye çıkarıldı. Davada görev alan Sulh Hakimi James C. Francis, Atilla’nın iki ayrı suçtan 50 yıla kadar hapisle yargılanacağını söyledi. Atilla’ya, "ABD'nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımları delme" ve "bankacılık sisteminde dolandırıcılık yapma" suçları yöneltildiği belirtildi.

Amerika'nın Sesi'nin haberine göre, duruşmada Atilla’yı henüz avukatı olmadığı için hükümet tarafından sağlanan geçici bir avukat temsil etti.

Hakim Francis, Atilla’nın İran’a uygulanan yaptırımları delmek, bankacılık sisteminde dolandırıcılık yapmaktan yargılanacağını belirterek, 'suçlu bulunursa 50 yıl hapis ve milyonlarca dolar ağır para cezası alabilir' dedi. Hakim Francis, Atilla’nın tutukluluk halinin sürmesine ve 10 Nisan’da yeni bir duruşma yapılmasına karar verdi.

10 Nisan’da yapılacak duruşmada Atilla’nın kendisine yöneltilen suçlamaları kabul edip etmeyeceği ortaya çıkacak. Atilla’nın aynı duruşmada kefaletle serbest bırakılıp tutuksuz olarak yargılanma talebinde de bulunacağı belirtiliyor.

UZUN SÜRE DİNLENMİŞ

Gizlilik kararı önceki gün kaldırılan 40 sayfalık iddianamede ise, Atilla için oldukça ciddi suçlamalara yer verilmiş. Bir yıldır New York Federal Mahkemesi'nde tutuklu olarak yargılanan İran asıllı Türk vatandaşı Rıza Sarraf'la (Reza Zarrab) olan çıkar ve suç bağlantısı delillerle sunulmuş. İddianameye göre Atilla’nın Sarraf ile bağlantısının 2010–2015 yıllarında takibe alındığı ortaya çıkıyor. İkilinin kendi aralarında yaptıkları çok sayıda telefon görüşmesi de iddianamede yer alıyor. Ayrıca ikilinin telefonda bazı şifreli cümleler de kurduğu ifade ediliyor.

SUÇUN İŞLENDİĞİ YER TÜRKİYE VE BAE

Atilla’ya yöneltilen ve 20 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacağı ilk suç, ABD Kongresi’nin aldığı karar çerçevesinde İran’a uygulanan ambargoyu çeşitli uluslararası finans kurumlarını kullanarak delmek.

Sarraf davasında olduğu gibi Türkiye suçun işlendiği yer olarak gösteriliyor. Türkiye’nin dışında Birleşik Arap Emirlikleri de suçun işlendiği diğer bir ülke. Savcılık, suçun işlendiği diğer bir yeri de New York olarak gösteriyor. Buradaki bankaları ve dolayısıyla Amerikan bankacılık sisteminin Sarraf’ın kurduğu suç örgütü çerçevesinde dolandırıldığı iddia ediliyor. Amerikan Federal yasaları çiğnendiği için bu davanın açıldığı belirtiliyor.

BANKA DOLANDIRMA SUÇLAMASI

Atilla’ya yöneltilen ikinci suçlama ise New York’ta bulunan çeşitli finans kurumlarını dolandırmak. Atilla, bu ikinci suçlamadan 30 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacak. Soruşturma kapsamında görev yapan bir FBI ajanının iddianamede yer alan ifadesine göre ise New York’taki bazı bankalardan Türk bankalarına bir para akışı tespit edilmiş. Bu paralar, Türkiye’deki bazı bankalara bağlı aracı bankalarla başka ülkelere Amerikan doları olarak yatırılıyor. Konuyu soruşturduğunu belirten FBI ajanı bu şekilde İran’a uygulanan ambargonun delindiğini belirtiyor. FBI ajanı ifadesinde, İran Devrim Muhafızları'nın Amerikan bankacılık sistemine çeşitli yollarla ulaştığını ve tüm bu yasadışı işlerin Sarraf'ın organizasyonu tarafından yapıldığını iddia ediyor.

FBI AJANININ İFADESİ

FBI ajanı, Sarraf'ın kurduğu bu organizasyonla İran’a uygulanan ambargoyu deldiğini, bunu da Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurduğu tabela şirketlerle ve hazırladığı sahte belgelerle yaptığını ifade ediyor. Bu işlemlerin New York Güney bölgesinde bulunan bankalar aracılığıyla yapıldığını kaydeden FBI ajanı, bu şekilde İran’a uygulanan ambargonun delindiğini öne sürüyor. Tutuklu olarak yargılanan Atilla’nın, konumunu kullanarak İran devletine ve kurumlarına uygulanan ambargoyu, uluslararası finans kurumlarını kullanarak deldiği belirtiliyor. Atilla'nın Sarraf’ın suç örgütünde birlikte çalıştığı öne sürülüyor. İran’a uygulanan ambargo yüzünden gönderilmesi yasak maddeleri ise yiyecek ve insani yardım adı altında sahte belgelerle gönderdiği iddia ediliyor.