'Halkın direnme hakkı vardır'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor: Halkın, hukuksuzluğa karşı direnme hakkı vardır. Alman anayasasında vardır. Anayasaya konmuştur. Hitler felaketinden örnek alınarak konmuştur. Bir kişiyi bir liderin iki dudağı arasına hapsederseniz, direnme hakkı vardır.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti ismi vermeden, bu sabah HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı milletvekillerinin gözaltına alınmasını değerlendirirken, "Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde Türkiye'de demokrasiyi katledersiniz" dedi. AK Parti milletvekillerine de seslenen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin geleceğinden benim duyduğum kaygıyı sizlerin de duyduğunu çok iyi biliyorum. Unutmayın seçimle gelenin seçimle gitmesi gerçeğini unutmayın. Aynı muamele size yapıldığında, isyan ederdiniz, 'Doğru değildir' derdiniz. Geçmişte örneklerini gördük ve o toplum bu travmayı hala üzerinden atmış değildir. Siyasette kan davası gütmek yoktur" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, partisinden seçilen Türkiye'deki tüm belediye başkanlarıyla, İzmir'de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde 'CHP'li Belediye Başkanları Zirvesi'nde bir araya geldi. Toplantı öncesinde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen belediye başkanları, milletvekili ile parti yöneticileri, kendi aralarında mini toplantılar düzenledi.
'DEVLET BİR KİŞİNİN İKİ DUDAĞINA HAPSEDİLEMEZ'
AK Parti hükümetinin 2002 yılında iktidara geldiği zamanki terörün durumu hakkında da bilgi veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "2002 yılında terör bitmiş şehit cenazeleri gelmiyor. Örgüt lideri getirilmiş, yargılanmış. Şimdi Türkiye bir terör batağı içinde daha bu sabah Diyabakır'da ciddi bir patlama oldu. Güvenlik güçlerinden, vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin haberi geliyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Şehitlerimizin gelmediği bir Türkiye'yi özlüyoruz. 21'inci Yüzyılın Türkiye'sine yakışan bir tablo değil. Bu tablonun içinden süratle çıkmalıdır. Soru şu 'Bu tablonun içinden nasıl çıkarız?' Bunun tek yolu var. Tam demokrasiyi getirmektir. Bu tablodan çıkabiliriz. Lider sultasını sonlandırarak bu tablodan çıkarız. Hitler'in, Führer'in, Reis'in bireyi olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür yurttaşları olarak bu tablodan çıkabiliriz. Adalet değimiz kavram var. Devleti, kimseyi ötekileştirmeden yönetmelisiniz. Ve devletin bütün kurumlarında liyakatın esas olması lazım. Bu anlayışla yönetmelisiniz. Devleti bir kişinin iki dudağına hapsedemezsiniz."
'SEÇİMLE GELENİN SEÇİMLE GİTMESİNİ SAVUNACAKSINIZ'
HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerine yönelik gözaltılara, parti ismi vermeden değinen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Demokrasiyi savunuyorsanız, seçimle gelenin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde Türkiye'de demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır. 'Seçimde gelenleri ben yakalayacağım, hapse atacağım, yok edeceğim, kurşunlayacağım, onları mafya yöntemleriyle bastıracağım' derseniz, o ülkeye barışı asla getiremezsiniz. Efendim 'Terörle mücadele ediyoruz.' Elbette ki her ülke terörle mücadele etmek durumundadır. Elbette ki terör bir insanlık suçudur. Teröre karşı orta tavır takınmalıyız. Hep birlikte dur demek durumundayız, bunda kimsenin tereddüdü yok. Terörle mücadelenin akılla ve mantıkla yapılması lazım. Devleti nasıl sağduyuyla yöneteceksen, terörle mücadeleyi de aynı şekilde yapacaksınız. Sivrisineklerle mücadele etmek terörü sonlandırmaz, bataklığı kurutmanız lazım. Bataklık kurumuyorsa terörü önleyemezsiniz. Açık ve net söylüyorum; 'Musul'a gideceğiz, Rakka'ya gideceğiz' diyorlar, iyi gidin. Ama bir soru soracağım; Burnunuzun dibinde Kandil var, neden bir şey yapmıyorsunuz? Türkiye iyi yönetilmiyor. Freni kopmuş kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Nereye gideceğimizi, ne olacağını kimse biliyor. Bu anlayışı Türkiye'nin uluslararası saygınlığına darbe vuran anlayıştır. Bu endişe sadece bizde yok. Uygar dünyada var. Herkes aynı şeyi soruyor; Türkiye nereye gidiyor? Türkiye'yi yönetenler, uygar bir dünyanın parçası değil Ortadoğu ülkesi yapmak istiyorlar. İzlenen politikalar da adım adım bu noktaya götürülmek istendiğini gösteriyor."
'NEDEN İLLA BAŞKANLIK DİYORLAR?'
Türkiye'ye başkanlık sistemi getirilmek istenmesini de eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye neden illa başkanlık sistemini getirmek istiyorlar? Neden illa 'Başkanlık' diyorlar? Türkiye'yi bir kişinin iki dudağı arasına almak istiyorlar. Demokrasi onun istediği, özgürlükler onun istediği özgürlük olacak. Eğitim, kadın erkek eşitliği, yasama onun istediği gibi olacak. 21. Yüzyıl'dan bahsediyorum değerli arkadaşlar. 19'uncu Yüzyıl'dan bahsetmiyorum. Türkiye'yi 19'uncu Yüzyıl karanlığına hapsetmeye çalışıyorlar. Demokrasiyi geliştirmek varken, Türkiye demokraside kan kaybediyor."
'ÇILGINLARA ÜLKE TESLİM EDİLEMEZ'
Herkesin yasalara uyması gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hepimiz yasalara hukuka uymak zorundayız. Gereğini yapmak zorundayız. Ama birileri hukukla oynarsa, hukuku çiğnerse, kendi hukukunu evrensel hukuk olarak bize dayatırsa, o zaman bu halkın doğal olarak direnme hakkı vardır. 15 Temmuz öncesinde halkın direnme hakkından söz ettiğimde hep birlikte ayağa kalktılar. Direnme hakkı Alman anayasasına girmiştir. Niçin? Hitler felaketinden örnek anılarak konulmuştur. Bir ulusu, bir kişinin iki dudağına hapsederseniz; örnek diye soran olursa örnek Hitler'dir, Almanya'dır, milyonlarda insanın ölümüdür. Çılgınlara ülkeler teslim edilemez. Aklı bali olmayanlara, bilgisi olmayan insanlara ülkeler teslim edilemez. Tarihini bilmeyen insanlara ülkeler teslim edilemez. Basiretli davranmayanlara ülkeler teslim edilemez. Önyargılarını öne koyup onun dışındakilere set çekenlere ülkeler teslim edilemez. O nedenle kuvvetler ayrılığı vardır. Güçler ayrılığının nedeni budur. Şimdi deniyor 'Güçler ayrılığına ne gerek var?' Güçlerin birliğinden söz ediyorlar, yani 'Bir kişinin iradesi, milli irade olsun' diyorlar. Bütün bu olayların alt yapısı başkanlığı hazırlamak için yapıyorlar. Çok tehlikeli bir sürecin içine Türkiye sürükleniyor. 'Tarih tarih' diyorlar, 'Osmanlı Osmanlı' diyorlar. 'Tarihimizi bilmiyoruz' diyorlar. Kardeşim 'Osmanlı' diyorsan, parlamenter sistem 150 yıldır var zaten. Osmanlıyı da bilmiyorsun. Ben sana neyi anlatacağım şimdi? Bir insan her şeyi bilmeyebilir. Bilmemek ayıp değil, ayıp olan öğrenmemek. Dünya kadar tarihçimiz var, onları çağırır konuşursun. Saygın bir tarihçi yerine deli birini getiriyor, tarih öğretiyor. Danışmanı yapıyor. Böyle bir şey olamaz." (DHA)