Halkla kuruldu, siyasetle batırıldı: 68’den kalan bir kooperatif

Tonya'yı süt ürünlerinde merkez yapan 55 yıllık kooperatifin kapanmasının hayvancılıkla geçimini sağlayan yöre halkının hayatını büyük oranda etkilemesi bekleniyor.

Abone ol

TRABZON - Trabzon'un Tonya ilçesinde 55 yıllık Tonya ve Bütün Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Tonya-Koop) Süt Fabrikası iki hafta önce süt alımlarını durdurdu ve fabrikanın kapatıldığı açıklandı. Ürettiği tereyağı 2018 yılında Türk Patent Kurumu tarafından coğrafi işaret belgesi ile tescillenen kooperatif, borçlar nedeniyle daha fazla varlığını sürdüremedi. İlçede çoğunluğu geçimini hayvancılıkla sağlayan halk fabrikanın kapatılmasına tepki gösteriyor.

Trabzon'un "Küçük Hollanda" denilen Tonya ilçesinde kan davalarının en yoğun yaşandığı bir dönemde bir örgütlenme ve aydınlanma hikayesi olarak kuruldu Süt Kooperatifi. Meşhur Tonya Tereyağı'nın üretildiği topraklarda Süt Kooperatifi sayesinde ilçe halkı hayvancılıktan ekonomik gelir elde etmeye başladı. Daha önce geçimlik yapılan hayvancılığın gelire dönüşmesiyle o dönem 25 bin kişinin yaşadığı ilçede Jersey ineklerin sayısı 50 bine, günlük üretilen süt miktarı 100 bin tona ulaştı.

Merkeze uzak olması, kan davaları ve ölümlü olaylar yaşanması sebebiyle 1960'lı yıllarda ülkedeki devrimci, ilerici, aydın-memur kesimlerinin sürgün yeri olan ilçede dönüşüm gelen bu ilerici kesimle başladı.

SÜRGÜN ÖĞRETMEN İLÇEYİ KOOPERATİF FİKRİNDE BİR ARAYA GETİRDİ

O dönemde ilçeye sürgün edilenlerden biri de Balıkesir'den gelen Muhittin Göksoy'du. İlçede tarımın kısıtlı, hayvancılığın da ilkel yöntemlerle yapıldığını gören Göksoy, Tonya'da 50 yılı aşkın süre boyunca bir çok ailenin geçimini sağlayan, çocukların okumasına imkan veren Tonya Süt Kooperatifi'nin yolunu açan kişi oldu. İlçede memurlarla, veterinerlerle, belediye başkanıyla bir araya gelen ve fikrini anlatan Göksoy, 1968'de fikirsel temelleri atılan köklü kooperatifin kuruluşunda büyük emek harcadı.

Kooperatif fikrinin nasıl ortaya çıktığını konuştuğumuz Göksoy, "Öğretmen görev için gittiği bölgeyi, önce bir çevre incelemesi yaparak tanımalıdır. İçine girdiği toplumda sağlıklı çalışma yapmak için, toplumu ekonomik ve sosyal yönden tanıması gerekir. Kendine hedef koymak, hedefe varmak için bir zorunluluktur" dedi.

Sürgün olarak geldiği Tonya'da ilk iş olarak çevre incelemesi yapan ve ilçenin ekonomik olarak zorlu bir yer olduğunu belirleyen Göksoy, neler yapılabileceğini düşündü.

"Tonya’da ekili arazi azdı. Az da olsa tarıma elverişli topraklarda mısır, fasulye, karalahana, patates yetişiyordu. Bunların da pek bir ekonomik katkısı yoktu" diyen Göksoy, ilçede en iyi ekonomik kalkınmanın hayvancılıkla olacağına karar verdi. Hayvancılığın ilçe için en önemli gelir kaynağı olduğunu fakat ekonomik katkı sağlamaktan uzak bir halde olduğunu kaydeden Göksoy, o döneme ait şu sözleri kullandı:

"Hayvanlardan elde edilen süt ürünleri Tonya pazarında satılıyordu. İlkel yöntemlerle elde edilen bu ürünler, halkın geçinmesi için yeterli değildi. Bu nedenle feodal kültürün de etkisi ile halk arasında sık sık kavgalar oluşur, bu kavgalar kan davasına dönüşürdü Tonya’da."

Tonya'da süt kooperatifi kurma fikri üzerine buna öncülük edecek biri olmadığını belirleyen Göksoy, önce ilçede bir örgütlenme sağlanması gerektiğini düşündü. "Tonya’da ne bir dernek, ne bir sendika ve ne de bir kooperatif vardı" diyen Göksoy, 60'a yakın öğretmenin bulunduğu ilçede o dönemki kaymakam Fahri Işıksız'ın da yardımlarıyla 1969'da Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Tonya şubesini açtı.

Muhittin Göksoy, sürgün öğretmen olarak geldiği Tonya'da kooperatifin temellerini attı.

GÖKSOY: KÖYLERİ, ESNAFI DOLAŞTIM, KOOPERATİFÇİLİĞİ ANLATTIM

Sendikanın ardından kooperatif kurulmasının artık vakti geldiğini düşünen Göksoy, o günleri şu sözlerle anlattı:

1965 yılında Trabzon milletvekili ve daha sonra 1970’lı yıllarda Orman Bakanı ve Devlet Bakanı olan Tonyalı Ahmet Şener’in katkılarıyla hazırlanan proje ile Tonya’daki yerli kara ırk sığırların Jersey’e dönüşmesi için çalışmalar başlatılmıştı. Damızlık ahır kurulmuştu. Her ailede birkaç inek bulunması kooperatif kurma savımı doğruluyordu.

Tarım İlçe Müdürlüğü Veteriner Hekimliği yetkilileriyle Tonya’nın bütün köylerini dolaşmıştım. Bütün köylerde kooperatifçiliğin önemini ısrarla anlatıyordum. Kooperatif kurulduğunda Avrupa'ya işçi olarak gidebileceklerini, o nedenle kooperatife üye olmalarını öneriyordum. Okuldaysa çocuklara kooperatifleşmenin önemini anlatıyordum. Tonya’da her yerde kooperatif konuşulmaya başlanmıştı o dönemde.

FABRİKA PARASI MEMURLAR VE İLERİ GELENLERDEN TOPLANDI

1969 yılının sonlarına doğru Kaymakam bey (Fahri Işıksız) beni çağırdı. Konu 80 bin lira tutarındaki fabrikanın yeri ile ilgiliydi. Parayı nasıl bulabileceğimizi sorunca kendisine bir yazı çıkarıp bütün memur ve muhtarların ilçe merkezinde toplanmasını ve gerisini bana bırakmasını söyledim.

Kararlaştırdığımız üzere bütün Tonya ileri gelenleri; öğretmenler, muhtarlar, memurlar, imamlar toplantıya gelmişti. Toplantıda kaymakam bey ve belediye başkanının ardından sözü bana bıraktılar. Ben de kendimden bahsettikten sonra Hayvancılığın gelişmesi, sütün işlenmesi için bir süt fabrikasının gerekliliğini anlattım. Muhasebeciden aldığım beş yüz lirayı sallayarak masanın üzerine bıraktım. Onlardan en az beş yüz lira taahhüt etmeden salondan çıkmamalarını rica ettim. Konuşmam yoğun alkışlarla ilgi görmüştü. İnsanlar senet imzalama kuyruğuna girmişti. Toplantı sonundaki taahhüt ise elli bin lirayı geçmişti."

1969'da fabrikanın temel atma töreni ilçede büyük heyecana sebep oldu.
DOĞU KARADENİZ'İN İLK KOOPERATİF FABRİKASI

Süt Kooperatifi'nin kurulduktan kısa bir süre sonra büyük yol aldığını ve Almanya'ya işçi yollamaya dahi başladığını kaydeden Göksoy, sıranın fabrika açmaya geldiğini söyledi.

İlçede herkesin süt fabrikası temelini atma heyecanı yaşadığını kaydeden Göksoy, "Temel atma törenini toplumsal bir harekete çevirmemiz gerekiyordu. Kooperatifçilik konusunda sağlıklı bir örgütlenmeyi başarmıştık. Topluma her örgütlenmenin yeni kazanımlar sağlayacağını göstermeliydik diye düşünüyordum. Tonya o geceyi sevinç uykusuzluğu içinde geçirmişti. Sabahlara kadar kemençe ile horon oynandı. Memurlar ve tüm öğretmenler gece üçe kadar sokaklardaydılar. Temelini attığımız fabrika Doğu Karadeniz’de kooperatifçilik yoluyla kurulan ilk fabrika oldu. Tüm Tonya halkı görevini yerine getirmişti" dedi.

BELGESELİ ÇEKİLDİ, DERSLERDE GÖSTERİLDİ, GAZETELERE ÇIKTI

İlçe halkının da çok sahiplendiği Tonya Süt Kooperatifi yıllar içinde büyüdü ve gelişti. Daha önce ilkel yöntemlerle yapılan hayvancılık yerine fabrika kurulması ve ürünlere katma değer katılmasıyla ilçede de ekonomik kalkınma oluştu. Öyle ki Tonya Süt Fabrikası 1983 yılında en başarılı kooperatif seçildi. Dönemin Tarım Bakanlığı tarafından üniversitelerin ziraat fakültelerinde ders niteliğinde gösterilmesi için Tonya Süt Kooperatifi'nin belgeseli de çekildi.

Tonya Süt Kooperatifi'nin ünü basına da yansıdı. 28 Ocak 1987’de Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkan "Trabzon’da küçük Hollanda" başlıklı haberde Tonya'da hayvancılığın gelişimine yer verildi. Haberde görüşlerine yer verilen isimlerden dönemin Kooperatif Başkanı Hasan Kalyoncu, "Kooperatif kurulmadan önce Tonya'da elde edilen yağın tamamı aracılar tarafından toplanıp pazarlanıyordu. Zahmeti çeken üretici, parayı kazanan aracılardı" sözleriyle kooperatifin öneminden bahsetmişti.

Tonya 'da hayvancılığın kooperatifle gelişimi 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde de yer aldı.
KALYONCU: LİBERAL POLİTİKALAR VE LİYAKATSİZLİK SONUNU GETİRDİ

Tonya Süt Kooperatifi'nde başkanlık ve uzun yıllar yöneticilik yapmış olan Gazeteci-Yazar Hasan Kalyoncu ile bu kez 37 yıl sonra fabrikanın kapanması üzerine görüştük. Kooperatifin kapanmasının sebebi olarak uygulanan liberal politikaları ve liyakatsiz yöneticileri gören Kalyoncu, ülkedeki tarım anlayışının süt fabrikasının da sonunu getirdiğini dile getirdi.

Ülke genelinde uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının sorgulanması gerektiğini kaydeden Kalyoncu, "Çevrede açılan irili ufaklı süt fabrikaları da üretime ticari amaçla bakışları nedeniyle ciddi rakip oluşturdu. İlçede yaşanan göç, hayvancılığın ciddi anlamda gerilemesine neden oldu. Şu anda ilçedeki inek sayısı 10 binin altına düştü. Paralel olarak süt üretimi de azaldı. Rakip kuruluşların pek çok ürüne bitkisel katkı maddelerini katarak ürünlerini ucuza elde etmesi kooperatif yöneticilerini de bu yönde üretime yönlendirdi. Bunların sonucunda artık iflas etmiş bir fabrika var. 55 yıllık bir kooperatifin bu noktaya gelmesi üzücü" sözlerini kullandı.

Fabrikanın durumu hakkındaki bilgilerini de paylaşan Kalyoncu, "Krediler ödenemez duruma geldi. Bankalar ve diğer alacaklılar icra işlemleri başlattılar. Genel kurulda aklanmayan yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunulmuşsa da altı yıldan beri savcılık bir işlem başlatmadı. Son beş yılda yönetime gelen ekibin çalışmaları da sonuç vermedi. 19 Ağustos 2024 tarihinde üretim durduruldu. İşçilerin görevine de son verildi. Mevcut yönetim, süt fabrikasını kiralayarak özelleştirme yoluna gitmeyi planlıyor" ifadelerini kullandı.

Kooperatife geçmişte başkanlık yapan Hasan Kalyoncu, fabrikanın liberal politikalarla sonunun getirildiğini söyledi.
BEKTAŞ: TONYA, KOOPERATİFLE 'KÜÇÜK HOLLANDA' OLDU

İlçedeki hayvancılık geçmişini en iyi bilenlerden biri de Tonya'da uzun yıllardan beri veterinerlik yapan Ahmet Bektaş. Kooperatifin ilçedeki hayvancılığın gelişimine büyük katkı sağladığını anlatan Bektaş, 90'lı yıllara kadar örnek işletme olarak gösterildiğini kaydetti.

Fabrikanın kuruluş aşamasından kısa bir süre sonra gelişim gösterdiğini ve 1974'te günlük 5 ton kapasiteye çıkıldığını kaydeden Bektaş, "1974'te yeni fabrika kuruldu. Tereyağı ve kaşar üretimi sürerken hayvancılığa ilginin artmasına paralel olarak süt miktarının da artmasıyla günlük 40 ton kapasiteli yeni bir proje hazırlandı. Proje Tarım Bakanlığı'nca onaylandı ve 1983’te ek binalar yapıldı, yeni makineler satın alındı. Süreç içinde beyaz peynir ve yoğurt üretimi de yapıldı. Tarımsal kooperatifler arasında bakanlıkça birinci seçildi. Tonya’da Jersey sayısı 50 bini, günlük süt miktarı da 100 tonu aştı. Üretilen süt, kooperatif aracılığı ile değerlendirildi" bilgilerini paylaştı.

Tonya Süt Kooperatifi'nin ilçe ekonomisine ciddi katkı sağladığını kaydeden Bektaş, Süt üretimi, öğrencilerin okul parasını, askere giden gençlerin harçlığını, ailelerin geçimini sağladı. Kuruluş aşamasında kooperatif kontenjanından pek çok insan Almanya’ya işçi olarak gönderildi. Bu da ilçe ekonomisine ciddi maddi katkı sağladı. Hayvancılığın gelişmesi ile Tonya, 'Küçük Hollanda' olarak anılır oldu. İl dışına önemli ölçüde damızlık Jersey satışı da üreticinin para kazanmasına katkı verdi" sözlerini kullandı.

Kooperatifin ilçe için sadece önemli bir değer değil ilçe ekonomisi için de her şeyden önemli olduğunu kaydeden Bektaş, fabrikanın kurtuluşu için şu düşüncelerini paylaştı:

"Kooperatifimizi kurtarmanın yolu ne satmak, ne kiralamak ne de kapatmaktır. Yıllardır savunduğum kooperatifin düzlüğe çıkması için ortak bir anlaşma ile çoğunluğun kabul ettiği etkili ve yetkin bir yönetimi iş başına getirmek ve arkasında durmaktır." 

Veteriner Ahmet Bektaş, kooperatifin Tonya'ya ekonomik olarak önemli katkılar sunduğunu belirtti.
ERDOĞAN: BİR İNEK 10 KİŞİYİ DOYURURDU, ŞİMDİ 10 KİŞİ BİR İNEĞİ DOYURAMIYOR

Tonya'da uzun yıllardır hayvancılık yapan 76 yaşındaki Nadire Erdoğan da süt fabrikasının kapatılmasının en çok üretici kadınları etkileyeceğini söyledi. Çocukluğundan beri hayvancılıkla uğraştığını ve ailesinin geçimini süt ürünleri üretimiyle sağladığını söyleyen Erdoğan, artık zaten para kazandırmayan hayvancılığın fabrikanın kapanmasıyla daha da zor olacağını ifade etti.

Hayvancılığın zorluğunu sadece uğraşanların bileceğini belirten Erdoğan, "Sabahın köründe kalkıp kar kış demeden sürekli onlarla uğraşmak zorundasın. Zahmetine alışkınız, katlanıyoruz ama elimize geçen para günden güne eriyor. Eskiden kooperatife süt verdik mi elimize fiş parası, süt parası geçiyordu. Biz mutfak masraflarını, çocukların okul masraflarını, hastamızın ihtiyaçlarını oradan karşılardık. 20 yıl öncesine kadar bir inek on kişilik bir ailenin boğazına bakardı. Son 20 yıldır bir hane toplansa bir ineğin boğazını doyuramıyoruz. Fabrikadakiler bıraksa yakamızı doyururuz ama onları doyurduğumuz için biz sahipsiz kaldık" sözlerine yer verdi.

CORA: KOOPERATİF SAYESİNDE AVUKAT OLDUM

Tonya Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Cengiz Han Cora da kooperatifin sürekli liyakatsiz yöneticilere teslim edildiğinden dolayı kapanma noktasına geldiğini söyledi. Avukatlık mesleğini Tonya Süt Kooperatifi'ne borçlu olduğunu söyleyen Cora, ailesinin süt üretiminden kazandığı parayla eğitimini tamamladığını dile getirdi.

Geçici yönetime ücret almadan hukuki destek verdiğini belirten Cora, daha sonra seçilen yönetimde yer aldığını söyledi. İlk iş olarak yönetimle birlikte fabrikanın durumuyla ilgili rapor hazırladıklarını kaydeden Cora, yolsuzlukları tespit ettiklerini bildirdi. 

Cora yönetim olarak karşılaştıkları durumla ilgili yapılanları şu sözlerle açıkladı:

"Gördük ki alım satımlarda, para giriş çıkışlarında sorunlar var. Şüpheli sıfatıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bunu takiben 2 aylık bir süreçte aralarında emekli Sayıştay üyelerinin de bulunduğu bilirkişi heyeti talep ettik. Hemen takibinde Ankara’dan aralarında emekli Sayıştay üyelerinin de bulunduğu alanında uzman kişilerden bir rapor talep ettik.

Yaklaşık 58 sayfalık bir rapor geldi ve bu raporda 15 madde altında yapılan bir takım işlemlerin kooperatif kanununa ve ticaret kanununa aykırı olduğunu ve ceza hukukundaki bir kısım suçun ve kabahatin işlendiğini gözler önüne serdi. Ama raporun sonunda da şu söylendi, bu kişiler genel kurul tarafından mali ve genel kurullarda ibra edildiğinden dolayı, hukuki ve cezai sorumluluğu yoktur. Çünkü zaten genel kurulda mali ve idari anlamda ibra edildiği zaman aklanmış oluyorsun.

Pandemi oldu, devalüasyonlar oldu, bir çok işletme battı ama bize bir şey olmadı. Büyüklerimiz batmayan bir kooperatif icat ettiler. Pazarlamamızı biz kendimiz yaptık. Aradaki şirketleri çıkardık. Biz esasen kooperatif yönetmeyi deneyimleyemedik. Çünkü esasen ne sermayemiz oldu, ne araç gerecimiz oldu. Biz bir nevi oranın takipçiliğini yaptık. Tek kredi çekmeyen yönetim bizdik. Bizden önceki yönetimlerin çektiği kredileri ödemeye çalıştık.

'KOOPERATİF SİYASİ AMAÇLAR İÇİN KULLANILDI'

Tonya'da artık kooperatifin ekonomik boyutunu geç, sosyal, kültürel olarak yaşayabileceği bir ortam kalmamıştır. Yani bu ortam yok edilmiştir ve bunun için konuşuluyor. Ne yazık ki ülkemizdeki bu siyaset, siyasi çatışma Tonya’da da kendisini göstermiş ve kooperatif birileri için siyasi araç olmuştur. Bu anlayışlara karşı çıkmaya çalışan bir tek biz olduk."

Avukat Cengiz Han Cora, kooperatifin kurtuluşunun özüne dönmesiyle mümkün olacağını ifade etti.
'ÜRETİCİYLE BAĞ KOPARILDI, KURULUŞTAKİ ÖZE DÖNÜLMELİ'

Kooperatifin üreticilerden uzaklaştırıldığını, kültürel ve sosyal boyutundan kopulduğunu ve bu haliyle ne bir şirket ne de kalkınma kooperatifi olunabildiğini kaydeden Cora, kurtuluşun öze dönüşle mümkün olduğunu aktardı.

Kooperatife süt alımının özelleştirilmesiyle üretici ile aradaki bağın koptuğunu dile getiren Cora, "Bu kârlı bile gözükse ilerleyen dönemlerinde süt alan kişilere bir özerklik sağladı. Çünkü araya tekelleşme girdi. Kültürel yapılan hayvancılık endüstriyel hayvancılığa hiç bir zaman dönüşmedi" dedi.

"Benim kanaatim kooperatifi yıkıp altındaki pisliği görüp yeniden ayağa kaldırmaktır" diyen Cora, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kooperatif ülke ekonomik durumuna ve yeni sosyal, kültürel durumlara göre yeniden şekillenmeli. Bu sadece sermaye ile olacak bir iş değil. Parayı bulursun ama kooperatifçiliği yaşatamazsın, ürün yapamazsın. Ürünü alıp sütünü alırsın, paran olmaz işletemezsin, ikisi arasında bir denge kurulması gerekiyor. Bunun takipçisi de genel kurul ve üyelerimiz olacak. Yani demek istediğim 68 ruhuna yeniden dönmeliyiz. Halka, üreticiye tıpkı kuruluş aşamasında olduğu gibi kapı kapı dolaşıp, köy köy dolaşıp kooperatifçiliği yeniden anlatmalıyız ki sahip çıksınlar."