Yerli üretim durunca, ithalata ağırlık vermek akla gelen ilk çözümdür. Ki yerli üretimde kıtlık varsa ve arttırmaya da çalışmıyorsan geleceğin de pek parlak olmaz. Dışa bağlı olmayı tercih edebilirsin. Sürdürülebilirse devam ettirirsin. Gerçi son dönemlerde sürüdürülebilir pek çok şeye rastlıyoruz, orası başka. Fakat bari dışardan ithal ettiğini zayi etme ve ithal ettiğinden de azıcık bir şeyler öğrenmeye çalış. Hazıra dağ dayanmıyor. Sonra artan döviz kuru nedeniyle UEFA'ya FIFA'ya ücretlendirmelerde sabitlik talebinde bulunuluyor. Futbol Federasyonu Başkanı da bu sorgulamayı olumluyor. Hiç demiyor ki "Sağlam bir altyapın olsaydı, yabancı oyunculara bu kadar para vermezdin, bu süreçlerden zararsız çıkabilirdiniz." Her açıklamasında bize "Yeter" dedirtmeyi kabullenmişler en azından.
Türk futbolu yabancı uyruklu oyuncu dışında, yerliyi de ithal ediyor bir konumda. Almanya'da doğup büyüyen ilk jenerasyondan beri böyle devam ediyor kendi ileri taşıma çalışmalarına. İstisna kulüpler bir kenara bırakırsak bunun böyle olduğunu inkar etmeye yeltenecekler Beşiktaş'ın geçen seneki şampiyon kadrosunu tekrar gözünün önüne getirsin. Şu anda Trabzonspor ve Fenerbahçe arasındaki transfer kavgası Münih doğumlu Mehmet Ekici için değil mi zaten?
Almanya'nın her yerinden futbolcu fışkırıyor demiştim. En çok da Gelsenkirchen'den demek mümkün. Özellikle Türkiye pasaportu da taşıyanlar Ruhr Havzası'nın bu bereketli bölgesinden. Schalke 04'e transfer olduktan sonra büyük etki bırakan futbolculardan biri Hamit Altıntop. Türkiye'ye gelişi ise yaklaşık 10 sene sonrasını buldu. Öncesi Bayern Münih ve Real Madrid'de zaferlerle dolu bir kariyer. Türkiye futboluna gerçekten bir şeyler katabilecek daha kariyerli Almanya doğumlu bir futbolcu düşünmek zor. Onun yaptıklarına erişebilecek de çıkmayacak bir süre belki. Mesut Özil kategori dışı. Ne kadar sinirlendiğinde Türkçe sövse de o bir Alman.
PEKİ TÜRKİYE HAMİT'İ SEVEBİLDİ Mİ?
Hamit'in Türkiye Milli Takımı'nı seçmesi dönemine baktığımız zaman bence bir lütuftu. Zira aynı dönemde yenilenme sürecinde giren Almanya Milli Takımı Euro 2004'te Podolski, Schweinsteiger ve Phillip Lahm'ı kadroya alarak 2016'daki Dünya Kupası'nın şampiyon takımının temelini atıyordu. Hamit neden o kadroda olmasındı? Tercih meselesiydi, o her röportajında Türkiye'den bahsederken ülkemiz kelimesiyle de Türkiye sevgisini her zaman vurguluyordu. Peki Türkiye Hamit'i sevebildi mi? Cevabını lafı uzatmadan vereyim: Hayır. Sözde sevecen bir milletin sevgi göstermekte cimri davrandığı zamanlarda beklenti içinde olmak belki de ütopik olan.
Galatasaray'ın Tuzlaspor'la oynadığı mücadele sonrasında yayılan fotoğraf ve yapılan yorumlar Hamit'i bezdirdi en sonunda. Çıkan söylentilere göre Tuzlaspor'un yeni yönetim kurulunda yer alıyormuş Hamit Altıntop. Bu konuda haber yapan ya da bu söyleneni ciddiye alanlar Gökçek Ailesinin Ankaraspor'u neden bir alt lige düşürdüğünden bir haberler anladığım kadarıyla. Başka bir takım forma giyen bir futbolcunun aynı kupayı kazanmak için mücadele ettiği takımın yönetim kurulunda olması mümkün mü? Juan Sebastian Veron'san kendini kulübün başkanı olduğun takıma transfer edebilirsin.
Altıntop'un Euro 2008'deki gizli kahraman olduğunu da unutturmayarak kendisinin Türkiye'de futbol oynamaya devam etmeme kararı alması ülke futbolu için bir kayıp olacaktır. Futbolcu sahada yaptığı kadar saha dışında yaptıkları ve söyledikleriyle de önemli kılar kendini. Maç sonu açıklamalarını dinlemek için ekran başına geçirten bir karakterde Hamit. Sadece maçı yorumlamıyor, hayatı da yorumluyor. Futbolda abartılan şeylerin aslında ne kadar normal olduğunu dile getirerek, mantık çerçevesi içinde açıklamalar yaparak, gerektiğinde yöneticileri gerektiğinde de kendi arkadaşlarını tatlı dille eleştirerek insanı düşündürtüyor. Gazetecilerle futbolcuların arasındaki eleştiri ilişkisini bile eleştirirken tatlı dille yaptı bunu. Rakibin olumlu hareketini övmenin gerekliliğini dile getirirken bunun gerekliliğini de hem kişisel gelişim hem de ülke futbolunun gelişimi için nedenleyen sözleri söyleyen yegane oyuncudur. "Başkasına sevgi gösteremiyorsanız, kendinizi seviyor musunuz? Ben bunu tartışırım. Sevmek ne demek? Sevmek paylaşmaktır..." Sevgiye ihtiyacımızın en çok olduğu şu günlerde Hamit Altıntop'un bu sözlerine ihtiyacımızın olduğu kanısındayım ama küçük bir düzeltme ya da ekleme. Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti... Hamit Altıntop da öyle...
İzlenilesi video: