Hampden Park, Saint-Étienne ve köşeli direk efsanesi

Halk "güçlü Almanlara yenilen haklı Fransızlar" hikayesini bağrına bastı. Mağlup Saint-Étienne’i karşılamak için 100 bin kişi toplandı. Onlar kahraman, üst direk haindi…

Suat Başar Çağlan sbcaglan@hotmail.com

İskoçya’nın Glasgow kentinde 1903 yılında hizmete açılan Hampden Park, Avrupa’nın kulüpler düzeyindeki en büyük turnuvasının finaline üç kez ev sahipliği yaptı. İkisi Şampiyon Kulüpler Kupası, biri Şampiyonlar Ligi döneminde oynanan üç final de unutulmazlar arasına girdi. Ama içlerinden biri, kare kesitli direkler (“les poteaux carrées”) efsanesini yarattığı için hepsinden ayrı bir yerde duruyor. Futbol tarihinin belki de en ünlü kalesini hatırlayalım…

KALENİN BİÇİMLERİ

Milattan önce 32, futbol için önemli bir yıl olabilir. Belgelere göre top tepmeye bayılan Çinliler o sene iki bambu kamışın arasına ipek bez gererek tarihteki ilk kaleyi kurmuştu. Asırlar boyunca futbol türevi oyunlarda kapılar, geçitler, kumaşlar, hatta bazen mahalleler kale vazifesi gördü.

1863’te modern oyunun kitabını yazan Cambridge Kuralları kale konusunu biraz geçiştirmiş, iki direği yeterli görmüştü. Ancak aut mu gol mü tartışmaları üzerine 1865 civarında direkler arasına şerit gerilmeye başlandı. On yıl sonra bildiğimiz üst direk kullanımı yaygınlaştı. 1892’de West Bromwich Albion ile Aston Villa arasındaki Federasyon Kupası finali nihayet üç direkli ve fileli kalelerle oynandı. Bugün de geçerli olan ölçülere göre kalelerin genişliği 8 yard (7,32 m), yüksekliği 8 feet (2,44 m) olarak belirlendi.

(Not: Kale direğinin fiziksel ve metafiziksel tarihi için Tanıl Bora’nın 2016’da Socrates Dergi için kaleme aldığı Direkler Arası başlıklı yazısına bakmakta fayda var.)

19. Yüzyıl usulü bir üst direk…

Fakat malzemeye ve şekle dair standartların evrensel hale gelmesi 1987’yi buldu. Yetmişli yıllarda birçok ülkede yuvarlak veya elips kesitli direklere geçilse de bazı statlar değişime yanaşmamıştı. Bugün bile kale direğini “woodwork” olarak adlandıran Adalılar ahşaba ve köşelere sadık kalanlar arasındaydı.

Öyle olmasa İskoçya Milli Takımı’nın evi Hampden Park’ta kale diye köşeli üç ahşap parçası birbirine çatılmayacak, Saint-Étienne görkemli kaybedenlerin en görkemlilerinden biri olarak anılmayacaktı.

Kale direklerinin evrimi… Kaynak: Harrodsport.com

ON GOLLÜ FİNAL

Ama önce 1960’a gidelim. Hampden Park’taki ilk Kupa 1 finali o yıl Real Madrid ile Eintracht Frankurt arasında oynandı. Tribünde Alex Ferguson adında 18 yaşında bir genç de vardı ve gördüklerine inanamamıştı: “Rangers taraftarıydım. Eintracht Frankurt yarı finalde bizi iki maçta toplam 12-4’lük (6-1, 3-6) skorla yenince gözüme tanrı gibi görünmüştü. Hayatımda gördüğüm en iyi takımdı. Sonra finalde 7-3 ezildiler! Real Madrid’in gerçekten ne kadar güçlü olduğunu o zaman anladım. 1-0 geriye düştükten sonra Ferenc Puskas dört, Alfredo Di Stéfano üç gol atmıştı. Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde!”

Rivayete göre maç sonunda kendisine mikrofon uzatılan Puskas, “Bugün Di Stéfano inanılmazdı. Tam üç gol attı” demiş, muhabirden “Sen de dört attın” yorumu gelince inceden gülümsemişti.

KALENDER SAINT-ÉTIENNE

Real’in resitalinden 16 yıl sonra İskoçlar yine ev sahipliğine hazırlanıyordu. Bu sefer bir tarafta son iki yılın şampiyonu, kıtanın tartışmasız devi Bayern Münih vardı. Sepp Maier, Hans-Georg Schwarzenbeck, büyük kaptan Franz Beckenbauer, Karl-Heinz Rummenigge, Gerd Müller ve Uli Hoeness ilk on birdeydi. Ağır favoriydiler.

Rakip ise bir önceki yıl aynı kupanın yarı finalinde eledikleri Saint-Étienne’di. Madenci şehrinden çıkan Yeşiller (Les Verts) lakaplı kulüp, 68’de başlayan sol rüzgarların hâlâ kuvvetli estiği Fransa’da hem sosyal köklerinden hem de oynadığı hücum futbolundan ötürü müthiş popülerdi. Satın alınamaz, uçarı, asi bir havaları vardı ve Fransızlar, bekleneceği üzere, bu havaya bayılıyordu. Kaptan Jean-Michel Larqué, Jacques Santini, Hervé Revelli ve Dominique Rocheteau gibi isimlerin forma giydiği takımın teknik direktörü ise futbol hocasından ziyade varoluşçu filozoflara benzeyen Robert Herbin’di.

Ünlü düşünür Robert Herbin…

12 Mayıs 1976 günü geldiğinde Fransızlar zaferlerin en büyüğüne hazırdı. Yeşiller’in görülmemiş popülerliği maça olan ilgiyi de rekor seviyeye taşıdı. Gidebilenler İskoçya’ya gitmiş, 20 milyondan fazla Fransız ise televizyon başına geçmişti. Oyun hareketli başladı. İlk dakikalarda Bayern’in attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. İlk yarım saatte iki taraf da geçiş hücumlarıyla rakip kaleyi yokladı. Sonra üst direk konuştu

34. dakikada Dominique Bathenay uzaklardan müthiş bir şut çıkardı. Maier’i aşan top üst direkten geri geldi, devamında gelen kafa vuruşu da kalecinin ellerinde kaldı. Beş dakika sonra bu kez soldan yapılan ortaya Santini’nin vurduğu kafa aynı direkten döndü. İki takımın karşılıklı fırsatları devam etti. Ancak daha çok pozisyon bulan Saint-Étienne 57. dakikada Franz Roth’un golüne engel olamadı ve 1-0 yenildi. Maç sonunda Beckenbauer rakibin daha iyi olduğunu ve o iki top içeri girse kupanın Fransızlara gideceğini söyledi. Bayern üst üste üçüncü Kupa 1’i müzesine götürürken Saint-Étienne yıkılmıştı. En tepeye bir daha asla bu kadar yaklaşamayacaklardı.

Ama halk “güçlü Almanlara yenilen haklı Fransızlar” mitini – tarihten gelen tecrübelerin de etkisiyle – bağrına bastı. İskoçya dönüşü mağlup Saint-Étienne’i karşılamak için Champs-Élysées Bulvarı’nda 100 bin kişi toplandı. İade-i itibarların en büyüğü yapıldı. Ülkede Dünya Kupası kazanan kadrolar unutuldu, o Saint-Étienne kadrosu unutulmadı.

Santini ve o an…

Öte yandan Beckenbauer’in işaret ettiği direk de ıskalanmadı. Yenilginin sorumlusu oydu. İddiaya göre top iki pozisyonda da üst direğin hafif altına vurmuştu ve eğer direkler silindir şeklinde olsa içeri girecekti. Saint-Étienne’in oyuncuları bunun kesin olmadığını, olsa bile maçı kazanacaklarının belli olmadığını söylese de top ayaktan çıkmıştı. Hampden Park direkleri Fransız futbol kültürünün parçası haline geldi. 46 yıldır. Hatta Saint-Étienne’in taraftar sitelerinden birinin adı “Poteaux Carrées”.

Bayern Münih maçı Yeşiller’in 90 yıllık serüveninin en olaylı hatırası oldu. Hatta kulüp 2006 yılında finalin 30. yılı şerefine Bayern Münih’le bir dostluk maçı yapmak istedi ancak Almanlar karşılaşma için 500 bin euro talep edince organizasyon gerçekleşmedi.

MUCİZELER DİYARI HAMPDEN PARK

Direkleri 1987 yılında değiştirilen Hampden Park 1999’da baştan yapıldı ama Avrupa futbolundaki statüsü azalmadı, hatta arttı. Üçüncü final sayesinde. 2002’de Real Madrid ile Bayer Leverkusen’i karşı karşıya getiren mücadelede Zinédine Zidane’ın beyaz formayla vurduğu mükemmel vole turnuva ve futbol tarihinin en güzel gollerinden biri oldu. 1976’da Bathenay’ın yapamadığını 26 yıl sonra başka bir Fransız yapmış, ceza sahası dışından sol ayakla gönderdiği şutla Almanları avlamıştı.

Zaman sol açık Rocheteau gibi akıp geçiyor. Son şampiyonluğunu Michel Platini adında fena top oynamayan bir gencin önderliğinde 1981’de yaşayan Yeşiller hâlâ PSG ile beraber Ligue 1’i en çok kazanan (10) takım. Ancak tahttan inmeleri belli ki uzun sürmeyecek. Madenci kentinin uçarı kulübü yeni çağa ayak uyduramadı. Ligue 1’deki istikrarsız sezonların ardından ikinci kümede, bitime dokuz hafta kala 12. sıradalar. Şaşaalı günlere dönmek için önlerinde uzun ve zorlu bir yol var.

O kale bugün Saint-Étienne müzesinde çerçeve olarak hizmet veriyor…

Bugün güzel bir şey görmek isteyen Saint-Étienne taraftarı Geoffroy-Guichard Stadyumu’nun tribünlerine değil müzesine koşuyor. Kulüp 2008 yılında 20 bin euro ödeyerek kendisine kupaya mal olan kaleyi satın aldı, müzenin baş köşesine koydu. Futbolseverler ise Hampden Park’taki dördüncü finalin ne zaman oynanacağını merak ediyor. Yine bir acayiplik olacağı kesin…

Tüm yazılarını göster