Hangi hakla insan sıfatına koymuyoruz?
Bu hafta gösterime giren Gizli Sayılar / Hidden Figures hümanist yanı güçlü ve umut dolu bir film. İnsanın insana yaptığına baktığımızda "hümanist" kavramının insanlık için doğru bir terim olmadığını düşünmeden edemiyoruz. Belki film "nasıl insan olunacağının" altını çizmekte işe yarayabilir.
Esra Karataş esrakaratas1@gmail.com
İki ırktan birinin diğerini hangi hakla insan sınıfına koymadığını tekrar hatırlatıyor bize film. Geldiğimiz noktaya bakıp rahatlayamıyoruz maalesef. Türümüzün birbirine karşı ne kadar hoyrat davrandığına, bırakın hakir görmeyi, insan hayatının nasıl basitçe gözden çıkarabildiğine tanıklık ediyoruz hala. Yıllar sonra dönüp baktığımızda "nerelerden gelmişiz bu noktalara" diyerek neyse ki gelişmişliğimize sevineceğiz. İnsanoğlu düşünen bir varlık nihayetinde, aklı sarihi bulması güç olsa da.
Gizli Sayılar ile bu kez başarılı, beyaz yakalı siyahilerin saygınlık kazanma savaşına tanıklık ediyoruz. Yönetmen Theodore Melfi hümanist yanını ilk uzun metraj filmi olan Benim Komşum Bir Melek / St. Vincent ile de göstermişti.
Yönetmen, ikinci uzun metraj filmi Gizli Sayılar’da hümanist bakış açısını koruyor. Melfi, bu kez gerçek bir olaydan yola çıkmış. Margot Lee Shetterly'nin aynı adlı romanından uyarlanan film, meselenin farklı bir yönüne işaret ediyor. Bu görüşü Shetterly'nin babasının NASA'da çalışan bir memur olması sayesinde yakalayabiliyoruz.
1960'larda, Sovyetleri Birliği'nin Yuri Gagarin'i uzaya göndererek bir adım öne geçtiği günlerdeyiz. Bu hamleye cevap vermesi gereken NASA, Uzay Araştırmaları Birimi'nin bu konuda hız almasını istiyor. Kevin Costner'ın canlandırdığı Al Harrison başkanlığındaki bir ekip astronot John Glenn'i uzaya göndermek için yoğun bir çabanın içine giriyor.
Uçuş için doğru koordinatların saptanması, gizli sayıların bulunması, sıkı analitik geometri bilen matematikçi ihtiyacını doğruyor. İşte bu noktada, hem siyahi, hem kadın, hem anne olan kahramanlarımız giriyor devreye. Her biri gerçek bir karakterden ilham alınan bu kişiler NASA'nın siyahi çalışanlarından matematikçi Katherine Goble Johnson, Dorothy Vaughan ve mühendis Mary Jackson.
Üçü de zeki, başarılı, çalışkan alanlarında oldukça yetkin insanlar. Ancak renkleri kariyerlerinin önünü kestiğinden, zorlu koşularda çalışıyorlar. Kadın oldukları için mağdur oldukları durumlar, istedikleri terfiyi alamamak bunların en basiti. Mesai arkadaşlarıyla aynı tuvaleti kullanamamak, aynı kahve makinesinden kahve içememek gibi küçük düşürülmelerle daima karşı karşıyalar. Üstelik NASA'nın kalbine girecek kadar parlak kişiler bunlar.
Dorothy Vaughan'ı canlandıran Octavia Spencer'in bu yıl Oscar adayları arasında. Dorothy, hesaplama biriminin başında. Hak ettiği terfiyi alamadığı gibi, koltuğunu teknolojiye kaptırmamak için IBM'in ürettiği ilk bilgisayarla da savaşmak, yeni teknolojide kendine ve ekibine yer açmak durumunda.
Taraji P. Henson'ın canlandırdığı matematikçi Katherine Goble Johnson, neredeyse hiç kadın çalışan olmayan bir ortamda kendini kabul ettirmek zorunda. Bunu yaparken, daha önce hiçbir siyahın çalışmadığı bir birimde rutin ihtiyaçlarını karşılarken her defasında bu ayrımcılıkla yaşamak zorunda. Janelle Monae'nin canlandırdığı mühendis Mary Jackson ise bu unvana sahip olmak için dava açarak kendini beyazların gittiği okula kabul ettirmek zorunda.
Kitabı okumadım, bilmiyorum, ama film tüm bu trajik duruma neşeyle bakabilmiş. Her bir karakter son derece eğlenceli. Filmin renkleri, kostümleri yarattığı atmosfer, her şey canlı ve hayat dolu. Gizli Sayılar, güçlü mizahi bakışı ve verdiği hayat enerjisiyle büyük bir alkışı hak ediyor.
Yönetmen: Theodore Melfi
Senaryo: Theodore Melfi, Allison Schroeder
Oyuncular: Taraji P. Henson, Octavia Spencer, Janelle Monáe, Kevin Costner, Kirsten Dunst, Mahershala Ali Sister Act
Yapım Yılı: 2016
Süre: 2 s. 17 dk.