Hatay yangını sabotaj mı, trafo patlaması mı?
Hatay Belen'de çıkan ve İskenderun ile Arsuz ilçelerine de sıçrayan yangın kontrol altına alındı. Peki bölge yangından nasıl etkilendi? Ortaya çıkan tabloda hangi ihtimal konuşuluyor?
Burcu Özkaya Günaydın
DUVAR - Hatay iki gün sonra kontrol altına alınan yangının etkisi altında. İskenderun ilçesinde Belen-Sarımazı tarafında başlayan yangına dair hepimiz çok korkunç görüntüler izledik. Sosyal medyada alabildiğine bilgi kirliliği yayıldı. Belen Sarımazı’dan Arsuz ve arada kalan yerleşim yerlerinde bir gezinti yapıp, bölge halkıyla görüşmeler yaptım. Sarımazı-Karapelit tarafında yangın yerleşim yerlerinin oraya kadar inmişti. Karapelit tarafında yangın kontrol altına alınmıştı. Dün sabah saatlerinde Karapelit’in karşı tarafındaki ormanlık alanda yeniden dumanlar yükselmeye başladı. Karapelit’te oturanlar yangının aniden başladığını ve bir anda evlerinin önüne geldiğini söylediler. Resmi açıklamanın dışında çok da bilgi sahibi değillerdi.
VALİLİK 12 EKİM'DE ÇED TOPLANTISI YAPACAKTI
İskenderun’da halk yangının kendiliğinden ya da trafo etkisiyle çıktığına inanmıyor. Ormanların rant için yakıldığını düşünüyor insanlar. Bu düşüncede bir ay önce Arsuz ve Belen’in maden aramaya açılacak bölgeler olması etkili olmuş. Hatay Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, köylere gönderdiği 30 Eylül tarihli resmi yazıda 12 Ekim tarihinde Arsuz ilçesine bağlı Hüyük Mahallesi'nde projeyle ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı yapılacağını duyurulmuş. Yazıda Arsuz-Belen tarafında krom madeni aranacağı söyleniyor. Bu resmi yazı da insanları 'maden için mi?' sorusuna götürüyor.
Başka bir iddia da sabotaj olduğu. Yerel kaynaktan gelen bilgiye göre yangını çıkaranlarla jandarma arasında şu an çatışmalar yaşandığı iddia ediliyor.
Geçtiğimiz ay Samandağ, Batıayaz, Yayladağı, Kisecik tarafında orman yangını çıkmış bir haftada zor kontrol altına alınmıştı. Bu yangınlardan iki gün sonra Hatay’da 9 bölge maden aramaya açılmıştı.
Yangınların yerleşim alanına, evlere neden bu kadar etkilediğini de Mimar Ercüment Kimyon şöyle açıklıyor: “Kentleşme adına talan edilen 2-B arazisi olarak orman dışına çıkartılan bu yerlerin yapılaşmaya açılması bu tür tehditlerin yaşanmasına ve yangınların çıkmasına sebep olmaktadır. Her yere yayla evi yaptılar. Altyapısı sağlam mı elektrik uygun mu düşünmediler. Turizm merkezi yapacağız diye tarım arazileri imara açıldı. Yanlış kentleşme politikası yangını körükleyen bir noktada duruyor.”
'YABANİ ÇAM YANGININ YAYILMASINI SAĞLIYOR'
Yine hem Ercüment Kimyon’un hem de Hatay’da yaşayan doğa yürüyüşçüsü doktor Nihat Erslan’ın dikkat çektiği bir konu var: “1960’lı yıllarda Amanoslar'da çınar, sedir ceviz, badem, zeytin ağaçları çok fazlaydı. Ormanları gençleştirme çalışması adı altında buradaki ağaçlar derdest edildi yerine yabani çam ağacı dikildi. Yabani çamlar bir yemiş vermiyor. Kökleri derin olmadığı için toprağı tutup erozyonu engellemiyor. Yani ne köylüye ne de çevreye faydası var. Aksine yangın olduğunda bu ağaçların kozalakları 100-150 metre fırlayarak yangının da yayılmasını sağlıyor.”
Ortak kanı ise ilk ateşin nereden ve nasıl çıktığı bilinmese de yangınların biri tarafından çıkarıldığı. İşin boyutu nereye gider bilinmiyor ama UNESCO Dünya Koruması'nda yer alan bir doğa yanıp kül oldu diyebiliriz…
İKİ KİŞİ GÖZALTINDA
Bu arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yangınla ilgili 2 kişinin gözaltına alındığını ve soruşturmanın sürdüğünü söyledi. Soylu şu ifadeleri kullandı:
"Yangının çıkış nedenleriyle ilgili tahkikat devam ediyor. Tabi dünden itibaren Türkiye genelinde yangının terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği hususunda bir yaygın kanat söz konusu. Tabi bizim bu konudaki tahkikatımız devam ediyor."