Havai Fişek Davası: ‘Parasıyla adalet satın alanlara davamız örnek olsun’

Hendek'teki havai fişek fabrikası patlamasıyla ilgili davanın beşinci duruşması başladı. Patlamada hayatını kaybedenlerin ve yaralıların aileleri duruşma öncesi basın açıklaması yaptı.

Abone ol

DUVAR - Sakarya Hendek’teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'ndaki patlamaya ilişkin açılan davanın beşinci duruşması bugün Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Ferizli ilçesinde bulunan cezaevi kampüsündeki salonda başladı. Sanıklar, Yaşar Coşkun ve Hasan Ali Velioğlu’nun tutuklu bulunduğu duruşma öncesi vefat edenlerin ve yaralıların aileleri “Hendek için Adalet” yazılı pankartla basın açıklaması yaptı.

‘YEDİ İŞÇİYİ DENETİMSİZLİK VE CEZASIZLIK ÖLDÜRDÜ’

Patlamada abisi Halis Yılmaz’ı kaybeden Merve Nur Yılmaz, “Sanıkların, müdafilerin ve yetkililerin 'kaza, kader, fıtrat' diyerek ölümlerinin meşrulaştırdığı, canlarına 3 kuruş değer biçtiği, Hendek’te 7, Türkiye’de yüzlerce işçiden sadece biri. Ben hukukçu değilim. Yasa, mevzuat, yönetmelik bilmem ama emin olduğum tek bir şey var: Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’ndaki yedi işçiyi denetimsizlik ve cezasızlık öldürdü. Bundan sonra denetimsizlik başka canlar almasın, cezasızlık yeni katliamlara davetiye çıkarmasın diye, parayı insan hayatının önüne koyan bu sisteme bir işçiyi daha kurban etmemek için, Hendek için adalet istiyoruz” diye konuştu.

‘PARASIYLA ADALET SATIN ALANLARA DAVAMIZ ÖRNEK OLSUN’

Patlamada vefat eden Sebahattin Tepeçınar'ın ablası Hatun Tepeçınar duruşma öncesi yapılan basın açıklamasında, “Biz gerçek adaletin bir an önce yerini bulmasını istiyoruz. Parasıyla adalet satın alanlara bizim davamızın örnek olmasını istiyoruz. Artık bu ülkede adalete hiçbir şekilde güvenimiz kalmadı. Son umutlarımız belki bize de adalet en kısa zamanda tecelli eder diye bekliyoruz. Acımız hala ilk günkü gibi. Biz her gün bu acıyı yaşıyoruz. Allah bizden başka kimseye bu şekilde acı yaşatmasın” dedi.

‘KAPİTALİZMİN EN UCUZ KALEMİ İŞÇİ CANI OLMASIN DİYEDİR DAVAMIZ’

Davanın avukatlarından Can Atalay ise açıklamasında, “Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu insanların acısı dinmez. Merve kardeşimiz söyledi. Türkiye’de kapitalizmin en ucuz kalemi işçi canı olmasın diyedir davamız. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar adalet istiyorlar. Türkiye’nin en derin krizi, adaletsizlik krizi. O yüzden Hendek’teki yedi işçinin canının hesabı sorulmalı. Sorulması için uğraşıyor bu insanlar” ifadelerini kullandı.

‘ÖNLEMLER NETİCE ÖNGÖRÜLMESİNE RAĞMEN ALINMAMIŞTIR’

Duruşmada Avukat Can Atalay, bilirkişi raporunun eksiklikleri üzerinden dosyanın neden ek rapora gönderilmesi gerektiğini ve mevcut delillerin olası kast ile insan öldürme suçunu açığa çıkardığını söyledi. Avukat İlknur Ebiz Yıldız ise sanıkların savunmalarını yaparken dahi olası kastla, olursa olsun mantığıyla hareket ettiğini belirtti. Kimin asli, kimin tali kusurlu olduğuna dair değerlendirmenin salt bilirkişi raporu üzerinden yapılmaması gerektiğini belirten Yıldız, “İş sağlığı ve güvenliği bakımından alınması gereken önlemler netice öngörülmesine rağmen alınmamıştır” ifadelerini kullandı.

‘RAPORDA OLURSA OLSUN MANTIĞIYLA HAREKET EDİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ’

Teknik tespitler açısından ilk bilirkişi raporu ile ikinci rapor arasında fark görünmediğini söyleyen Avukat Gülşen Uzuner, ikinci bilirkişi raporunda risk değerlendirme ve önlem alma meselesine ilişkin “olursa olsun” mantığıyla hareket edildiğini söyleyerek, “Bu ölümleri-yaralanmaları yaratan; bu şekilde üretim biçimi, üretimin örgütlenmesi ve sürdürülmesi meselesidir.’ diyen Avukat Gülşen Uzuner, “Bizce asli, tali kusur değerlendirmesi özel hukuk alanına girmektedir. Teknik uzmanlık gerektiren hususlarda dosyada yeterli değerlendirme yoktur” dedi.

Bilirkişilerin teknik saptamaları yaptıklarını ancak kusura ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğunu belirten Avukat Ahmet Elgin ise, “Mevcut organizasyonun üretim açısından sakıncaları her kademede açığa çıkmışken sadece iki sanık yönünden kusur değerlendirmesi yapılması hatalıdır” diye konuştu.

‘BUNLAR ÜLKENİN KALKINMASINI İSTEMEYENLER’

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Hasan Ali Velioğlu, “Ben suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum” derken, diğer tutuklu sanık Yaşar Coşkun ise beyanı öncesi mahkeme başkanı tarafından mağdur aileler ve avukatlarını tahrik etmemesi yönünde uyarıldı. Coşkun daha sonrasında müşteki ailelere yönelik “Siz burada şov yapıyorsunuz” dedi. Coşkun, bilirkişi raporuna dair ise “Bilmeyen insanların hazırladığı rapor bu kadar olur. Kitap açmış okuyor. Hayatında misket görmemiş adam gelmiş misketle ilgili yorum yapıyor. Bunlar sermaye düşmanı, işveren düşmanı, ülkenin kalkınmasını istemeyenler. Hesabını sorun" dedi.

Patlamaya ilişkin “Ateşin Çocukları” isimli grubun sabotaj yaptığı iddiasını tekrarlayan Coşkun konuşmasında, “Bizim fabrikamız havai fişek üretim fabrikası, salça fabrikası vb. değil. Patlayıcı Madde Fabrikalarını kurmak için ilgili makamlardan görüş istenir. Böyle bir tesisin kurulması için 200 dönüm arazi lazımdır. Fabrika 2 bölümden oluşur biri üretim merkezi diğeri patlayıcı madde deposudur. Fabrika kurulumu işlemi valiliğin gözetiminde yapılır. Genelkurmay başkanlığı izin vermezse yapamazsınız. Bu bilirkişi raporu sipariş üzerine hazırlanmıştır. 128 sayfalık raporun 116 sayfası bir önceki bilirkişi raporunun kopyasıdır. Ben 16 aydır tutukluyum 6 aydır bu raporu bekliyorum. Öbür dünya da var. İş Güvenliği Uzmanı Aslı gelip bana kendisine MÜSİAD'dan iş bağlamamı istedi. Ben de bunu yapmam için ‘MÜSİAD'a üye olman gerekir’ dedim” ifadelerini kaydetti.

NE OLMUŞTU?

Büyük Coşkunlar Havai Fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de büyük bir patlama meydana gelmişti. Patlamada fabrika çalışanı yedi kişi ölmüş, 127 kişi yaralanmıştı. Patlama elli kilometre çapında bir alanda duyulmuş, şehirde birçok evin camları kırılmıştı. Açılan soruşturmada aralarında fabrika sahibinde olduğu beş kişi tutuklanmıştı. Tutuklulardan bir kişi daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Patlamanın ardından fabrika alanında bulunan diğer patlayıcılar toplanarak Adapazarı’na bağı Taş kısığı mevkiine kontrollü imha amacıyla getirildiği sırada bir patlama daha gerçekleşmiş burada da 3 asker ölmüş, 8 jandarma ve bir kamyon şoförü yaralanmıştı.