Hayaletler: Yaşam içinde ve dışında bir yaşam…

César Aira'nın romanı 'Hayaletler' Can Yayınları tarafından yayımlandı. Flores gibi orta hâlli ve düşük gelirlilerin yaşadığı semtteki lüks daire inşaatı üzerinden sınıfsal çözümlemelere girişen Aira, yapım aşamasındaki apartmanın içinde ve dışında iki farklı yaşam sürdüğünü gösteriyor betimlemeleriyle.

Abone ol

Latin Amerika’daki sosyal, siyasi ve ekonomik çalkantılar, kıta ülkelerinin edebiyatına hep yansıdı; öykülerin ve romanların zeminini oluşturdu çoğunlukla. Uzak ve yakın geçmişteki kriz ve dönüşümlerin sosyal dokuda meydana getirdiği ayrışmalar da edebi anlatımlarda yerini aldı.

Arjantin’in edebi geleneği, hem köklü kültüründen hem de yakın geçmişin çatışmalarından ve sınıfsal ayrımlarından beslendi. Ülke edebiyatının son dönemlerde en çok dikkat çeken isimlerinden biri olan César Aira da romanlarında, söz konusu zorlu yollardan yürüyor.

Aira; yoksulluğu, yoksullar arasındaki hiyerarşiyi, bu kesimin toplumun geri kalanıyla ilişkisini ve sorunlarını romanlarındaki karakterler aracılığıyla anlatıyor. Yazar, yoksul kesimin kendi arasında kurduğu dikey ilişkilerden doğan gerilimi de başarıyla anlatıyor. Fonda, Arjantin’in ve Buenos Aires’in orta ve alt sınıflarına ev sahipliği yapan Flores semtinin daimi krizlerden etkilenişine yer veren Aira, kapitalizm ve neoliberalizmin sert yüzünü çözümlüyor kimi metinlerinde.

Yazarın, hem tanık olduğu hem de bazı kitaplarında işlediği bu durum, yakın tarihte pek çok şeyden yoksun bıraktığı Arjantinlilere, hareket edecek ve alternatif çıkış yolları bulmalarını sağlayacak alanlar da açmıştı. 'Hayaletler'de Aira, bu durumun tam ortasındaki Flores’e götürüyor okuru. Semtteki lüks bir bina inşaatının en üst katında yaşayan Şilili aile ve aynı yerdeki hayaletler; sınıfsal çelişkiyi yansıtırken Aira’nın cinselliği dahil ettiği felsefi anlatımının, zaman zaman öznesi zaman zaman da eşlikçisi hâline geliyor.

ARAFTA BİR AİLE

Apartman inşaatında yaşayan beş çocuklu Viñas ailesi Şili’den Arjantin’e gelmiş. Raúl Viñas, hem inşaatta bekçilik yapıyor hem de duvar ustası olarak çalışıyor. 

31 Aralık günü gelişen olayların diğer kahramanları ise mekânı aileyle paylaşan hayaletlere, Viñas ailesinin ergenlik çağındaki kızı Patri dışında kimse merakla yaklaşmıyor.

Hayaletler, César Aira, Çevirmen: Emrah İmre, 128 syf., Can Yayınları, 2020.

Viñas ailesi, işçiler ve hayaletler dışında, lüks dairelerin kendilerine teslim edilmesini bekleyen ve inşaata gelen mal sahipleri, 31 Aralık’ta bir yoğunluk yaratıyor. Başka bir deyişle o sabah, her kesimden insanın bulunduğu inşaatta tam anlamıyla bir yılbaşı kalabalığı var: “Bu varlıklı insanların da kârlı inşaat işinin de amacı çocukları rahat ettirmekti, çocuklar olmasaydı anne babaları otellerde yaşamayı tercih edebilirdi. Ürkütücü yarı çıplak işçiler kalabalığın arasında gelip gidiyordu. Zenginlerle fakirler, medenilerle kabalar arasındaki sınırı oluşturan çizgi geçiciydi; şu an çizginin bir yanında olanların yerini zamanla öbürleri alacaktı; ayın otuz birinci günü, sembolizmi başka şeyleri işaret etse de bu duruma bariz bir örnek oluşturuyordu.”

Flores gibi orta hâlli ve düşük gelirlilerin yaşadığı semtteki lüks daire inşaatı üzerinden sınıfsal çözümlemelere girişen Aira, yapım aşamasındaki apartmanın içinde ve dışında iki farklı yaşam sürdüğünü gösteriyor betimlemeleriyle. Viñas ailesi ise arafta.

Lüks dairelerin yer aldığı orta sınıf ve düşük gelir grubundan insanların yaşadığı Flores semtindeki inşaatı, mülk sahiplerini ve Viñas ailesini anlatan Aira’nın sınıfsal çözümlemeleri, yılbaşı esprisiyle birleşiyor: Daire sahipleri ve işçiler yeni yıla girmek üzere dağıldığında, geriye Flores ve yılbaşı yemeği hazırlıkları yapan Viñas ailesi kalıyor. Tabii bir de hayaletler…

SIRADANLAŞAN SIRA DIŞILIKLAR

Herkesi ve her şeyi gören, her yere girebilen tozla kaplı ve çıplak hayaletleri bütün ayrıntılarıyla fark edip onlarla iletişim kuran tek kişi Patri: Rüyalar görüyor, rüyalarında dünyanın çeşitli noktalarına gidiyor, hiç rastlamadığı insanlarla konuşuyor ve yeryüzünün dört bir yanındaki sistemlerin içine dalıyor. Bazen de bir çizgi film evreninde buluyor kendisini. Diğer tarafta dört kardeşi, annesi, alkole düşkün babasının bekçilik yaparken usta olarak çalıştığı inşaatta girecekleri yeni yıl bulunuyor.

Hayata bakışıyla, zihninden geçirdikleri ve düşleriyle “dipsiz bir kuyu” Patri; “unlu şaklabanlar” dediği hayaletleri, hayaletler de onu izlerken aklında sorular dolanıyor: “Artık günün yirmi dört saati belirecekler miydi, yoksa bugün yılın son günü olduğundan özel bir durum mu söz konusuydu? Belki de yuvarlak gözlerini fal taşı gibi açmış, bön bön kendisini izlemelerinin sebebi buydu. Ona bir şey söylemek, bir teklifte bulunmak istiyorlardı sanki. Garip bir durumdu çünkü normalde hayaletler, görmekten ziyade görülmeye odaklıydı.”

Yılbaşı yemeği için hazırlıklar sürerken hayaletler Patri’ye yeni yıla birlikte girmeyi teklif ediyor. Bunun gerçekleşmesi için onun da hayalet olması gerekiyor. Genç kızın düştüğü bu ikilem, Aira’nın gerçek ve gerçek-dışı arasında kurduğu bir bağlantı. Tıpkı mülk sahipleri, Viñas ailesi, diğer işçiler ve hayaletler arasındaki ilinti gibi…

Hayaletlerin teklifi, zamanın içindeki ve dışındaki zaman, yaşamın içindeki ve dışındaki yaşam çelişkisine ya da gerilimine denk geliyor. İnşaat ise eksik veya tamamlanmamış yaşamı temsil ediyor âdeta.
Patri’nin aldığı karardan bağımsız olarak Aira’nın, gerek açıktan anlattığı gerek satır aralarında hissettirdiği yaşam içinde ve dışındaki yaşam meselesi, romanın ana yolu hâline geliyor. Bu ikilem, hem Patri’nin hem de Viñas ailesinin diğer fertlerinin hâl ve hareketlerinin belirleyicisine dönüşüyor; sıra dışılıklar sıradanlaşıyor ve dolayısıyla romanın sonu, şaşırtıcı ya da sürpriz olmuyor. Neredeyse sıradanlaşan yılbaşı coşkusu ve Viñas ailesinin yeni yıl hazırlıkları, Patri’nin seçimiyle dengeleniyor; yaşam içinde bir yaşam sürerken yaşam dışında bir başka yaşam oluşuyor.