Hayatın rengi

Nedim Gürsel'in otobiyografik anlatı unsurlarıyla kurmacayı harmanladığı kitabı "Bak Baba Deniz" Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Gürsel, kitapta küçük kızı Dilay’ın kimi zaman sevinçli, kimi zaman da buruk dünyasını anlatırken baba olmanın anlamı üzerine de düşünüyor.

Abone ol

Zeynep Yalçın

Bak Baba Deniz, Nedim Gürsel’in kırkıncı kitabı. İlk bakışta bir baba kızın öyküsü olarak görülen fakat okudukça iç dökümüne, sohbete, öyküye, otobiyografik unsurlara rastlanılan farklı türlerin birleşiminden oluşmuş okunması gereken bir anlatı kitabı.

Nedim Gürsel’e “Bak baba deniz!” diyen ve kitap kapağında yer alan, kızı Dilay Alin. Dilay, 2013 yılında, Gürsel altmış iki yaşında iken doğar. Kız ile baba arasındaki büyük yaş farkı ve aynı evde birlikte yaşamamaları, aralarındaki ilişkiyi etkileyen en önemli iki etken. Anlatı bu iki etken ekseninde gelişir.

Diğer yapıtlarından farklı olarak, yetmişine merdiven dayayan fakat olgunlaşamayan bir Nedim Gürsel’dir karşımızdaki. Bir zamanlar hayatının tanımını oluşturan kitaplar ve kadınlardan sonra çocuklara, “çocukluğa” sığınır bu anlatı kitabında. Bütün muzırlığı ile yazmış da önümüze koymuş gibidir. İlk kitabı Uzun Sürmüş Bir Yaz’dan itibaren yapıtlarında sıklıkla kullandığı deyimler ve tekerlemeler iş başındadır yine. El ele gezmeye giden baba kızın ardı sıra gelmekteler hep.

'KIZIMIN BÜYÜMESİNİ VİDEOLARDA SEYREDİYORUM'

Nedim Gürsel, Bak Baba Deniz’de en çok babalık sorumluluğunu sorgular, kız babası olmanın ne anlama geldiğini de. Kendisi Batı’da, Paris’te, dünya yorgunu bir babadır; kızı ise annesiyle birlikte Doğu’da, İstanbul’da yaşamaktadır. Nazım Hikmet’in Bursa Hapishanesi'nde yatarken yazmış olduğu bir şiirde söylediği “Oğlum fotoğraflarda büyüyor” dizesini, günümüze uyarlayarak “Kızımın büyümesini videolarda seyrediyorum” diye kullanır. Uzaktan çocuk sevmeyi, özlemi öğrenir, öğrendikçe anlatır.

Babalar ve Kızları-Baba Bak Deniz, Nedim Gürsel, 216 syf., Doğan Kitap, 2020.

Gürsel, kızına koyduğu ve sadece kendisinin kullandığı “Dilay” isminin nasıl verildiğini anlatmakla başlar kitabına; hayatına giren kadınlarda bulamadığı iç ferahlığını da katarak. Babanın, kızı ile arasındaki mesafeyi oluşturan yılları ve sıradağları yok etme çabasına tanık olur okur. Sorbonne Üniversitesi'ndeki işi, yazarlık eylemleri ve seyahatlerine karşın zaman yaratmak ister kızıyla birlikte olmak için. Ama “Şimdilik dönüyorum, dönmeyeceğim günün fazla uzak olmadığını bilerek” der ve her buluşmanın içinde saklı olan ayrılığın varlığını unutmadığını belli eder.

Bir kız babası olarak günümüzü de değerlendirir, geçmişe dönüp kendi çocukluğu ile de hesaplaşır. “Dilay ile dünyanın tüm güzelliklerini paylaşmak dururken her şey kötülükleri, acıları, akan kanı, ille de savaşı çağrıştırıyor” diyerek serzenişte bulunur günümüz Türkiye'sinde yaşananlar üzerine ve “Kimseye boyun eğme kızım” diye tembihler, isyanın erdemini unutmayan her birey gibi. “Baba konuşmaları”nda yer alan olmazsa olmaz öğütler kadar yinelenen belli cümleler vardır. “Ben senin yaşındayken” en çok duyulanlar arasındadır. Sahip olduğu tüm sıfatları bir tarafa bırakıp bir baba olarak Nedim Gürsel’in de bu cümleyi kullanması şaşırtıcı değil Bak Baba Deniz adlı eserde. “Dilay’ın yaşındayken” diye başlayan geri dönüşlere rastlarız sık sık. “Ben onun yaşındayken toplama çıkarmayı da beceremezdim. Bölmeyiyse hiç. Daha sonra bölücülükle suçlanmış olsam da. Dilay da şimdilik toplamayı yeğliyor. Sevdiklerini topluyor çevresinde. Kimseyi hayatından çıkardığı yok” bu geri dönüşlerden yalnızca bir tanesi.

KAPKARA İLE PESPEMBENİN BİRLEŞİMİ

Kitapta gelecek kaygısı ile geçmişin hüzünlü anıları arasında kızıyla geçirdiği eğlenceli anları da anlatır Gürsel. Kızına, giydiği beyaz üzerine renkli puantiyelerin bulunduğu elbisesini kullanarak renkleri öğrettiği an, bu neşeli anlardan biridir. Baba kız gökkuşağı renklerini keşfederken küçük kızın tesadüfen bulduğu yeni renk kappembe; kapkara ile pespembenin birleşimi, hayatlarının rengi olur. Yine Sorbonne Üniversitesi'nde, Aragon üzerine doktora yapmış olan Nedim Gürsel’in kızının en sevdiği kahraman olan Elsa ile tanışması, “Buzlar Kraliçesi” çizgi filminin başkarakteri olan “Elsa”yı, yıllardır bildiği Elsa Triolet ile bir türlü yan yana getiremeyişi de gülümseme eşliğinde okunacak bölümlerden.

Bak Baba Deniz adlı yapıta hakim olan temel duygunun hüzün olduğu söylenirse yanlış olmaz. “Menzile ulaşması mümkün olmayan bir yolda daha yol bitmeden, karanlık çöker çökmez, alacakaranlıkta az ötedeki varlığı” hissetmektedir yazar. Hayatı sözcüklerden, anılardan ve acılardan ibarettir. Fakat bu acıları kızının yaşamasını istemez, henüz altı yaşında ‘Her istediğim olacak!’ diyen kızına “Tüm isteklerin gerçekleşsin” dileğinde bulunmayı ihmal etmez.

Nedim Gürsel, ölüm düşüncesinden soyunup, iyimserliğin sıcağını giyinerek yazdığı bu kitapta sözcüklerle yakalamaya, sımsıkı tutmaya çalışır geçen zamanı. Günün birinde kızının, yazdığı satırları okuyup kendisine verdiği iç huzuru bilmesini dileyerek. Bak Baba Deniz, bir babanın denize bakarken geçmişe, geleceğe, kızına ve yarına dair samimi düşüncelerinin yer aldığı bir anlatı kitabı. Ve bu samimi düşünceleri paylaşmak için okurunu beklemekte…