'Hayır, nefret edemeyeceksiniz!'
Antoine Leiris’in Nefretimi Alamayacaksınız kitabı tamamen nefret etmeme hakkı ve mücadelesi üzerine kuruluyor. Leiris, sinmeyen bir eser ortaya koyuyor.
Merve Akıncı Almaz merveakincialmaz@gmail.com
“Melvil henüz on yedi aylık, her gün olduğu gibi yemeğini yiyecek, her gün olduğu gibi oyun oynayacağız ve bu çocuk hayatı boyunca mutlu ve özgür olarak size hakaret edecek. Çünkü hayır, onun da nefretini alamayacaksınız.”
Yukarıda alıntıladığım bu cümleler, Antoine Leiris’in Nefretimi Alamayacaksınız kitabının en çarpıcı kısmı. Zira bu anlatı, tamamen, nefret etmeme hakkı ve mücadelesi üzerine kurulmuş.
13 Kasım 2015’te Paris’in farklı bölgelerinde silahlı ve bombalı terör saldırısı gerçekleşti. Bunlardan biri de Bataclan tiyatro salonuydu. Eagles of The Death Metal grubunun konseri sırasında gerçekleşen saldırıda 100’ü aşkın insan öldürüldü. Gazeteci Antoine Leiris’in eşi Hélène de bu saldırıda hayatını kaybedenlerden.
Nefretimi Alamayacaksınız, işte tam bu noktada belirmeye başlıyor. Antoine Leiris, eşinin ölümü ardından sosyal medyada bir mektup paylaşıyor: Eşinin, ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan katillerine hitaben açık bir mektup. Daha sonra aldığı dönüşlerle gitgide cesaret kazanıyor, bu ve benzeri olaylar karşısında sinmeyeceğini, nefret etmeyeceğini, hayatını onların cahilliklerinin ardına saklamayacağı kararını alıyor.
Fakat bir nokta var ki, Leiris’in bu dirayetini kimi zaman yıkıyor kimi zamansa daha da güçlü kılıyor: Hélène’in, kendisiyle birlikte ardında bıraktığı on yedi aylık bebeği Melvil. Anlatı esasen Leiris ile oğlu Melvil’in tecrübeleri doğrultusunda şekilleniyor.
'SİNMEYEN ESER'
Leiris ne zaman yıkılacak ya da isyan edecek olsa, Melvil’e bakıp yaşama tutunuyor. Bir yandan annesinin artık gelmeyeceğini Melvil’e anlatma telaşı, bir yandansa hayatlarını nasıl idame ettireceklerine dair düşünceleri… Leiris’i oldukça zor günler beklese de, hem sosyal medyada yazdığı mektup sonrası aldığı dönüşler hem de çevresindeki insanlar sayesinde hayatın devam ettiğini kabulleniyor. Elektrik tesisatçısının geleceğini unuttuğu gün, zilin çalmasıyla özellikle idrak edecek bunu en çok ve şöyle diyecek Leiris: "Adamın bir suçu yok. Dünya da elektrik sayaçları da dönmeye devam ediyor." Bu farkındalıkla beraber, katillerin kendilerini bu hale getiren cahilliklerine aynı şekilde cevap vermemek adına nefret etmeme hakkını bile kullanıyor Leiris. Oğluna da bunu öğreterek…
KARMAŞA VE NAİFLİK İÇ İÇE
Bugün aslında hepimizin aşina olduğu duygu yoğunluğunu ve karmaşasını daha naif, daha sakin bir şekilde yaşıyor Leiris. Derler ya derisi kalınlaşmış diye; bizim için öyle meşrulaştırmaya, öyle sıradanlaştırmaya çalışıyorlar ki terörü, cinayeti; Leiris’in sükûneti ve sabrı, ve hatta nefret etmeme hakkını kullanma çabası tüylerinizi diken diken ediyor. Bir zaman, bir yerde, bir şekilde kaybettiğimiz o sağduyuyu gösteriyor aslında okurlarına. Bunca nefretle, hırsla, kardeşi kardeşi kırdırmaktan beter günlerin ardında öyle tüketmişiz ki içimizde insancıl ne varsa, umuda dair ne varsa; Leiris’in duygu ve düşünceleri kimi zaman irkiltiyor, sarsıyor bile.
Yer yer samimi olmadığı bahanesine bile sığınıyorsunuz hatta. Çünkü acı çekiliyorsa bu kadar umutla bakılmayacağını düşünecek, kendini tartacak, çevrenizdekileri gözlemleyecek ve her yerde ayyuka çıkan o nefreti, şiddeti göreceksiniz. Oysa evet, Leiris haklı: Hayat devam ediyor, edecek. Korkmadan, sinmeden, güveni kaybetmeden ilerlenecek. Oyun, Leiris ve bizler bitti demeden bitmeyecek. Elektrik sayaçları, ne yaparsanız yapın, dönmeye devam edecek.