'Hayyani' olan soyadı 'Hayvani' yazıldı, sınır dışı işlemi başlatıldı
Muhammed Hayyani, adres tespiti için gittiği göç idaresinde soyadı 'Hayvani' diye yazıldığı için gözaltına alındı. Suriye'ye gönderilmek üzere Hatay'a sevk edildi. 5 çocuğu ve eşi İstanbul'da kaldı.
DUVAR - Sığınmacılar Platformu, son aylarda yoğunlaşan kimlik ve adres kontrolleri sonrasında yapılan geri gönderme uygulamalarına ilişkin İstanbul'da açıklama yaptı. Düzenlenen toplantıya deport edilmek üzere Hatay'daki kamplara yerleştirilenlerin yakınları da katıldı.
'SURİYE'DE ÖLDÜRECEKLER'
Fatih'te bulunan İmran Derneği'nde düzenlenen açıklama Türkçe ve Arapça yapıldı. Toplantıda ailelerin kendilerini ifade etmeleri için bir tercüman da hazır bulundu. Yaklaşık 10 yıldır Türkiye'de yaşayan Muhammed Hayyani'nin adres tespiti için gittiği Kumkapı Göç İdaresi'nden gözaltına alınarak Hatay'a gönderilmesi de çarpıcı bir örnek olarak anlatıldı.
İstanbul'da eşi ve beş çocuğuyla yaşayan Muhammed Hayyani adres tespitiyle ilgili işlemleri yapmak için Kumkapı Göç İdare'ne gitti. Hayyani, buradan soyadının 'Hayvani' olarak yanlış kaydedildiği gerekçesiyle düzeltilmesi için Çağlayan Adliyesi'ne götürüldü. Mahkemede soyadı düzeltildikten sonra ise gözaltına alınarak Tuzla Geri Gönderme Merkezi'ne sevk edildi. Hayyani, buradaki işlemleri tamamlandıktan sonra çok sayıda Suriyeliyle birlikte Hatay Göç Müdürlüğü'ne bağlı Apaydın Geçici Barınma Merkezi'ne gönderildi.
Hayyani'nin beş çocuğu ve eşi ise İstanbul'da kaldı. Yetkililere seslenen Gülsüm Bekir, eşinin serbest bırakılmasını isteyerek "Evde çalışan kimsemiz yok. Faturasını ödeyemediğimiz için elektrik kesildi. Karanlıkta ve soğukta yaşıyoruz. Evde doğru doğru düzgün yiyecek bir şey yok. Çocuklarım perişan oldu. Eşim için endişeliyim. Suriye'de kimsemiz kalmadı. Eşimi Suriye'de öldürebilirler" dedi.
'ADRES TESPİT İÇİN GİTTİM, BENİ KAMPA GÖTÜRDÜLER'
20 gündür kampta tutulan Muhammed Hayyani ile de konuştuk. Hayyani, başına gelenleri şöyle anlattı: "Adres tespit için Göç İdaresi'ne gittik. Bana yalan söylediğimi söylediler. 'Soyadınla ilgili yalan söylemişsin' dediler. Soyadım Hayyani ama onlar Hayvani diye kaydetmişler. Bir harften dolayı beni mahkemeye götürdüler. Mahkemeden çıktıktan sonra Çağlayan Adliyesi'nde polis beni gözaltına aldı. Tuzla Geri Gönderme Merkezi'ne götürdüler. Oradan da Hatay'a gönderdiler. Evraklarda ne olduğunu göstermediler. Parmak basıp imza atacağımızı söylediler. Kağıtta hakkımızda deport yazdığını öğrendik. Bizi Suriye'ye gönderecekler. Her gün kampa gelip 'Suriye'ye gitmek isteyen var mı?' diye soruyorlar. Suriye'de kalacak yerimiz yok."
'50 SURİYELİ AİLE GÖZALTINA ALINDI'
Dernek adına açıklama yapan Yıldız Önen, son aylarda sığınmacılara yönelik hak ihlallerinin artarak devam ettiğini, ihlallerin başında da zorla geri göndermelerin geldiğini söyledi. "Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin zorla geri gönderilmesi konusu giderek korkunç bir hal almaya başladı" diyen Önen, "Yaşananların ne kadar acı verici olduğunu anlamak için, son iki ayda yaşadığımız iki örnek şöyle: 8 Aralık 2022 tarihinde, Ankara iline bağlı Kahramankazan ilçesinde ikamet eden ve geçici koruma kimlikleri olan 15 Suriyeli sığınmacı aile, Göç İdaresi Başkanlığı tarafından gözetim altına aldırılıp sınır dışı edildiler (Gaziantep Karkamış sınır kapısından). Aileler 6 Aralık Salı günü sabah namazı saatlerinde emniyet ekipleri tarafından gözaltına alındılar. Ankara Akyurt Geri Gönderme Merkezi'nde 2 gün kaldılar, sonra sınır dışı edildiler. Sınır dışı edilen ailelerin içerisinde kadınlar, çocuklar, 2 aylık bebekler de vardı. Aileler sınır dışı edilmeden önce herhangi bir adli makama ya da mahkemeye götürülmediler. Ayrıca sınır dışı edilen kişiler Suriye'nin kuzeyine gönderildiklerinden; kişilerin Türkiye'deki iş yerleri, dükkânları, arabaları, malları kimsesiz ve belirsiz bir durumda kaldı. 22 Aralık 2022 tarihinde, Ankara iline bağlı Çubuk ilçesinde ikamet eden ve geçici korumak kimlikleri olan 50 Suriyeli aile gözaltına alındı. O tarihten bugüne kadar ailelerin bir kısmı Ankara Akyurt Geri Gönderme Merkezi'nde, bir kısmı da Gaziantep iline bağlı Oğuzeli Geri Gönderme Merkezi'nde tutuluyorlar. Gözaltına alınan ailelerin içinde kadınlar, çocuklar, öğrenciler var. Bu ailelerin neden gözetim altına alındığı konusunda Göç İdaresi tarafından bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmadı."
SURİYE'DE SALDIRIDA ÖLEN ELALİ, İKİ AY ÖNCE TÜRKİYE'DEN GÖNDERİLMİŞ
Suriye'de rejim güçleri tarafından düzenlenen saldırıda ölenlerden Amîr Elali'nin saldırıdan 2 ay önce Türkiye'den sınır dışı edildiğini belirten Önen, şunları söyledi: "Türkiye’nin geri göndermelere devam etmesi uluslararası anlaşmalara aykırıdır. Suriye savaş bölgesi olduğu için oraya Suriyeliler sınır dışı edilemezler. Ancak yetkililer bunun da bir formülünü bulmuşlar: 'Gönüllü geri gönderiyoruz' diyorlar. Oysa pek çok durumda, rıza belgelerinin baskıyla imzalatıldığı biliniyor. Elleri kelepçeli bir şekilde parmak izi alınanlar veya uzun idare gözetimde tutma tehdidiyle imza atmaya zorlanan insanlar var. 23 Ocak 2023 tarihinde, Hatay il Göç Müdürlüğü'ne bağlı Apaydın Geçici Barınma Merkezi'nde bulunan 600 civarı Suriyeli sığınmacının içerisinden 50 kişilik bir grup sınır dışı edildi. Sınır dışı edilen kişilerin çoğu geçici koruma kimliğine sahiplerdi. Kimisinin aileleri, çocukları Türkiye'de farklı illerde ikamet etmekteydiler. Ancak şimdi bu aileler ve çocuklar yalnız kaldılar."
'SINIR MUTLAKA AŞILIR'
Son zamanlarda uluslararası öğrenciler de 'belgelerindeki eksiklikler' nedeniyle polis tarafından gözaltına alınıp sınır dışı edilmek üzere Göç İdaresine bağlı Geri Gönderme Merkezleri'ne gönderiliyor. 'Süpürme' adı verilen toplama ve geri gönderme amaçlı kontrollerin oluşturduğu mağduriyet, ailelerinin izniyle ve devletlerinin onayıyla ve kendi paralarıyla ülkelerinden Türkiye’ye üniversite öğrenimi için gelen uluslararası öğrencileri de içine alacak ölçüde genişlemiş durumda. Acil önlem alınmadığı takdirde, uluslararası öğrencilerle ilgili olarak bugüne kadar sarf edilen tüm çabalar, telafisi güç biçimde zarar görecek. Zorla geri gönderme hiçbir işe yaramaz. Sınır, mutlaka aşılır. Sadece daha fazla acı ve hak ihlalleri yaşanır. Seçim sürecine doğru, daha fazla telafisi imkânsız zararların ortaya çıkmaması ve gündelik hayatın anlama ve adalet temelinde dönüştürülmesi için, Türkiyeli ve Suriyeli STK’lar olarak bizlere ağır bir sorumluluk düşüyor."