* Bayram trafiğinden kurtulmak için erkenden yola çıkanların oluşturduğu pre-trafikten mustarip olanlar birleşirse, memleketimizde yepyeni bir sinerji meydana gelebilir. Tembellik etmek için tembellik etmemeye karar veren insanların eşsiz sinerjisi de denebilir.
* Herkes aynı yere tatile gidiyor diye alternatif yer arayan, bu alternatif yeri kendi mikro medyasında öven ve ardından orası “da” moda oldu diye serzenen insanlar da yan yana gelmeli. Salda gölü diyorlar, çok güzelmiş. Burdur civarında.
* Uzun süre oyun izlemedikten sonra, üç gün üst üste tiyatroya gittim. Aşırı kişisel izlenimlerim: Kadıköy izleyicisi, oyunun içinde tesadüfen geçen “Her şey çok güz…” duyduğu anda, metnin bağlamını asla ciddiye almadan ve oyunu bölmek pahasına alkışa duruyor. Hemen, ivedilikle. Kürklü Venüs müthiş oyun. Ersin Umut Güler ve Pervin Bağdat müthiş oyuncular. Berkay Ateş çok iyi bir oyun yazarı. Zorlu isimli dev AVM oldukça sıkıcı. Seyircinin de dahil edildiği oyunlar benim için hâlâ çok ürkütücü. Cenk Dost Verdi, 17 Ağustos 2018 tarihinden bu yana Kandıra F Tipi Cezaevi’nde.
* Cenk Dost Verdi, 1984 Mersin doğumlu. Anadolu Üniversitesi konservatuvarından mezun, okullu bir oyuncu. Yolcu Tiyatro’nun Kapıların Dışında’sı (Borchert) ile en iyi erkek oyuncu adaylığı var – ve iki de ödülü. En son Joko’nun Doğum Günü’nde oynadı ve yönetmen yardımcılığı yaptı. 2017 yılında, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek hakkında iki dava açıldı ve 18 Haziran 2018’de cezası onandı. Aralık 2019’da cezası bitecek ve Joko’nun Doğum Günü 76. defa oynanabilecek.
* Bayramda memleketine giden herkes dehşet içinde gördü: Arka Sokaklar devam ediyor. Rıza Baba adalet dağıtmaya devam ediyor hareketli kamera görüntülerinin bünyede (ve midede) yarattığı tahribata asla aldırmadan. İnanılmaz bir istikrar.
* Erdal Erzincan, hocalığa devam ediyor. Üstelik artık “Gezici Bağlama Atölyesi” ile. Şöyle denilmiş, çok da güzel ve haklı denilmiş: “Bağlama eğitimini Anadolu’da bulunan mahrum kalan öğrencilere götürmek amacıyla yola çıkan Gezici Bağlama Atölyesi, zaman içerisinde bu toprakların çocuk oyunlarını, manilerini, muhabbetlerini, icralarını, türkülerini, deyişlerini, âşıklarını ve yemeklerini de öğreten, kısaca çocuklarımızı Anadolu’nun kültürel belleğine doğru yolculuğa çıkaran bir kültür atölyesine dönüştü.” Ata Demirer’in tek kişilik gösterisinin adıydı, artık Erdal Erzincan’ın sebatı ve hocalığı için de rahatlıkla söylenebilir: Tek kişilik dev kadro.
* Bayram öncesinin, arife gecesinin tuhaf akvaryumu: Berberler. Saatlerce sıra bekleyen, beklerken sıkılmamış gibi yapan ve evet, kimi eve bulmaca için, kimi eve “Dostlar gazete alırken görsün,” diye giren, berberlerin vazgeçilmez gazetesi. O da bir tür Arka Sokaklar estetiği. Başından sonuna bakmak (“okumak” değil), 15 dakika sürüyor ve mürekkebi halen ele bulaşıyor. Türkiye’nin magazini bile sıkıcılaşmış.
* Cezaevine mektup yazdığın zaman, ertelemeden APS ile yollamalısın. Yollayamamak döngüsüne girmek işten bile değil; öğlenleri PTT kapalı, iş çıkışında yetişmek mümkün değil, ne hikmetse zarfın üzerinde cezaevi adresi varsa, etrafındaki insanlar bile yollamaya çok gönüllü olmuyor. Rica edemiyorsun. Ve cezaevleri kargoyla mektup kabul etmiyor.
* Yol boyu defalarca başa alınan şarkı: “Seyranî me”. Nizamettin Ariç, Delîl Dilanar, Ganî Nar ve Xêro Abbas bir bahçede oturmuş söylüyorlar. Ariç çalıyor bağlamayı. “Dilê min, emrê min” kısmına bir ağızdan eşlik etmek şartı var. Olmazsa olmaz. “Ez heyrana vî zendî”.
* Pontus, antik Yunancada “deniz” manasına geliyor.
* Haktan Pak, bu dünyada 50 yıl yaşadı ve davudi sesiyle “Eyvallahın” diyerek gitti. Yattığı yer gül olsun. Haziran’ı çok severdi. En çok da 1 Haziran 2013’ü.