HDP Danışma Kurulu’ndan açıklama: Seçim sürecine hançer sokuldu

HDP Danışma Kurulu, kapatma davası ve hazine yardımı hesabının bloke edilmesine ilişkin yaptığı açıklamada, “Adeta seçim sürecine hançer sokuldu” denildi.

Abone ol

DUVAR - HDP Danışma Kurulu, bugün İstanbul Taksim’de düzenledikleri basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi’nde HDP’nin kapatma davası sürerken, hazine yardımı hesabının bloke edilmesine tepki gösterdi.

Kurul toplantısında "hazine yardımının AYM kararıyla bloke edilmesi, sadece milyonlarca seçmenin vergileriyle ve iradeleriyle HDP’nin demokratik siyaset yapması için verilen yardım engellemediğini, adil, demokratik ve eşit koşullarda yapılması gereken seçim sürecine hançer sokulduğuna dikkat" çekti.

Kurul adına açıklama yapan Prof. Dr. Ayşe Erzan, şunları söyledi: “AYM kararı, kamuoyuna 'geçici' bir 'tedbir' gibi sunulmaktadır. Oysa Anayasa’da ve kanunlarda böyle bir tedbirin yeri yoktur. Aksine, hukukla bağdaşmayan bu karar son ve kesin hükmün sonucu olan yaptırımı, peşinen bir tedbir diye uygulamaktadır. Karar, baştan itibaren siyasi etki altında yürüyen bu yargılama sürecinde, yine siyasî etki altında verilmiştir. Hukukla ve adaletle ilgisi bulunmamaktadır. Karar, doğrudan doğruya HDP’nin seçim süreçlerindeki varlığını ve etkililiğini sınırlamayı amaçlayan bir siyasi girişim niteliğindedir."

‘HUKUKLA BAĞDAŞMAZ’

 Anayasa’nın 69’uncu maddesine değinen Prof. Erzan, şöyle devam etti:

"Anayasa’nın 69. maddesine göre, bir siyasi partinin ‘hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması’ kararı, yargılamanın sonucunda verilebilecek bir karardır. Bir diğer deyişle, hazine yardımından mahrum bırakılma bir yaptırımdır, yargılama süreci sonunda karar verilmesi gereken yaptırımın yargılama devam ederken tedbir olarak uygulanması hukukla bağdaşmaz.

Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 52. maddesine göre, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 'Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle' sonuçlandırılır.

Oysa CMK’nda böyle bir ‘tedbir’ den söz edilmemektedir. CMK’nun 'arama ve el koyma’ başlıklı dördüncü bölümünde, 128. Maddede düzenlenen ‘Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma’ başlıklı hususun burada işletilebileceği, bu blokaj kararının verilmesinde göz önüne alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Bununla birlikte, CMK’daki düzenleme, suç işlenmesi sonucunda elde edilmiş olan varlıklara el konulmasından söz etmektedir. HDP’nin “hazine yardımı” alması, yasal dayanağı olmanın ötesinde, HDP’yi Türkiye siyasetinin en güçlü üçüncü partisi yapacak ölçüde kararlı bir irade ortaya koyan milyonlarca seçmenin tercihine dayanmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 52. maddesine göre, kapatma veya “Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğu ile karar” verilebilir. AYM kararı, 15 kişilik heyet tarafından üçte ikiden az (eksik) oy çokluğu ile verilmiştir. Bu yönüyle hukuk dışıdır."

‘KARAR SİYASİ BİR TAVIRDIR’

“Blokaj kararına evet oyu veren yargıçlar, HDP’nin yargılama süreciyle ilgili olarak aslında bir 'İHSAS-I REY'de bulunmuş durumdadırlar” diyen Erzan, “Ancak sayı, kapatma kararı için yetmemektedir. Buna rağmen, böyle hukuksuz bir blokaj kararının verilebilmiş olması, HDP’nin seçim sürecindeki etkililiğini sınırlandırmaya yönelik bir siyasî tavır niteliğine bürünmektedir. Nitekim, kapatma davasının açılması ve yürütülmesi sürecinde, AYM’ye yönelik olarak, iktidar tarafından gelen saldırgan tutum ve tehditler, kapatma davasının tümüyle siyasî saiklerle yürütülmekte olduğunun işaretleridir. AYM’nin bloke etme kararı, siyasî saiklerin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha ve çok açık olarak ortaya koymaktadır. Hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmayan bu kararı kabul etmediğimizi açıklıyoruz. HDP ye yapılan hukuk dışı operasyonlar, kapatma davası ve hazine yardımının bloke edilmesiyle ilgili karar, yalnız HDP’yi ve ona oy veren milyonları değil, bütün muhalif siyasi parti ve seçmenleri birinci derecede ilgilendirmektedir. Demokratik, adil, eşit, özgür bir ülkede barış içinde yaşama umudu taşıyan herkesi, kurum ve siyasi partileri, iktidarın, seçim güvenliğiyle, geleceğimizle, hayatımızla birebir ilgili olan bu hamlelerine karşı uyanık olmaya ve ortak tutum almaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)