HDP: Korona günlerinde kanal ihalesi topluma karşı suçtur

"Evde kalın" çağrısının doğru olduğunu ancak devletin bu durumda ihtiyaçları karşılaması gerekirken Kanal İstanbul ihalesi yaptığını belirten HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Bu topluma karşı bir suçtur” dedi. Oluç, "Yani bütün dünyada iktidarlar yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayacak önlem paketleriyle meşgulken bizdeki iktidar Kanal İstanbul İhalesi’ne çıkıyor" diye tepki gösterdi.

Abone ol

DUVAR - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “evde kalın” çağrısının toplumda karşılık bulması için siyasi iktidarı şeffaf bir süreç yönetmeye ve yurttaşların ihtiyaçlarını gidermeye çağırdı. Oluç böyle bir süreçte Kanal İstanbul ihalesinin yapılmasına sert tepki gösterdi.

TBMM'de basın toplantısı düzenleyen HDP'li Oluç, yaşlılarla ilgili tutumu eleştirerek, "Yaşlıların virüsü erken kaptığı ve yaydığı gibi bir algı yaratılmıştır, bu doğru değildir. Dolayısıyla toplumda yaşlılara yönelik oluşturulan olumsuz hava çok yanlıştır, asla kabul edilebilir değildir. Bunun sadece değer kırılması olduğunu söylemekle yetinmeyiz. Bunun bir sonraki adımı ırkçı anlayışın tezahürüdür, ağır bir suçtur" dedi.

‘AÇIKLANAN VERİLER ÇELİŞİYOR’

Şeffaflığın önemli olduğunu vurgulayan Oluç, şunları söyledi: “Yaş dağılımı, cinsiyet dağılımı nedir? Bakın bizim şeffaflık istememizin birçok nedeni var. Evde kalın çağrısının ciddiye alınmasını, uygulanmasını istiyorsak verilerin şeffaflıkla açıklanması gerekir. İnsanlar konunun ciddiyetinin daha fazla farkına ancak bu sayede varırlar. Bakın dün iki farklı saatte iki farklı rakamla karşılaştık. Cumhurbaşkanı dedi ki; 8 bin 554, Sağlık Bakanı yine 25 Mart’ta yine 2 bin 433 dedi. Yani buradaki farklı rakamlar bile şeffaflık meselesinin ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.”

‘KAYNAKLARI TOPLUMA SUNMAK LÜTUF DEĞİL’

Sağlık Bakanı’nın son 24 saatte 5 bin 35 test yapıldığı yönündeki açıklamalarına anımsatan Oluç, bu rakamın yeterli olmadığını belirtti. En hızlı biçimde günde en az 20 bin test hedefine acilen ulaşılması gerektiğini söyleyen Oluç, “Ne kadar test yapılırsa o kadar gerçekle karşılaşırız. Test düşükse gerçek durum asla anlaşılamaz” dedi.

Oluç, şöyle devam etti: “Evet, evde kalın çağrısı doğrudur. Bugüne kadar biz de bunu destekledik, parti olarak da belediyelerimizle de bunu destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Ama önemli olan başka bir şey var. Evde kalın demekle olmuyor. Evde kalın dedikten sonra bunun imkanlarını yaratmamak, bunun imkanlarını topluma sunmamak, bunun imkanlarını tek tek yurttaşlara iletmemek büyük bir adaletsizlik ve tutarsızlıktır. Siz bu ülkenin kaynaklarını imkanlarını böyle bir virüs salgını zamanında topluma yayacaksınız, insanların faydalanmasını sağlayacaksınız, bu bir lütuf değil. Bu bir görevdir.”

‘İŞSİZLİK SİGORTASI KOLAYLAŞTIRILMALI’

İşsizlik sigortasından yararlanmanın kolaylaştırılması gerektiğini ifade eden Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle asgari ücretliler başta olmak üzere şu anca işsiz kalmış olanların güvencesi mutlaka sağlanmalıdır. Üstelik bunu bütçe açısından büyük bir yıkım yaratmayacağını da hesapladık iktidarın önüne koyduk. Özellikle faturalar konusunda ve kredi borçlarıyla ilgili en azından bir yapılandırmayla ertelenmesi, bunların işsiz kalmış olanlar ve asgari ücretliler için iktidar tarafından karşılanması gibi adımların mutlaka karşılanması gerekiyor.”

Oluç, aksi takdirde yapılacak her şeyin güvensizliğini arttıracağına işaret ederek, “Şimdi iktidara bunları yapın diyoruz ya, evde kalın dediğiniz yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayın diyoruz ya, onlar ne yapıyor?” diye sordu. Korona virüsü günlerinde Kanal İstanbul ihalesinin gündeme gelmesini eleştiren Oluç, “Bu topluma karşı bir suçtur” dedi ve ekledi: “Yani bütün dünyada iktidarlar yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayacak önlem paketleriyle meşgulken bizdeki iktidar Kanal İstanbul İhalesi’ne çıkıyor.”

Kanal İstanbul için ilk ihale yapıldı

'SİYASİ TUTUKLULAR KAPSAM DIŞI BIRAKILAMAZ'

Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Oluç, infaz düzenlemesiyle ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Korona virüsü salgını nedeniyle tartışıldığı için cezaevlerinde var olan bütün insanların sağlık ve yaşam hakkı vardır. Bütün insanların sağlık ve yaşam hakkı devletin güvencesindedir. Yani devlet iktidar sorumludur. Dolayısıyla biz infaz düzenlemesindeki yaklaşımımızı esas itibariyle korona salgını süresince eşitlik ilkesine dayandırıyoruz. İnfaz yasasında çok büyük eşitsizlikler var. Farklı suçlarla ilgili farklı ceza oranları var. İnfaz yasasında değişiklik yapılması gerektiğini eskiden beri söylemekteyiz. Düşüncelerinden, sosyal medya konuşmalarından, açıklamalarından dolayı ceza almış olan, yargılanan insanların, tutuklu olarak bulunan insanların herhangi bir şekilde dışlanıyor olması kesinlikle kabul edilebilir değildir. Bu görüşümüzü net olarak ifade ettik. Biz bunların, siyasi tutuklu ve hükümlülerin kapsam dışı bırakılması kesinlikle kabul edilemez olduğunu çok net ifade ettik.” (Kaynak: MA)