HDP Milletvekili Yıldırım: YPG'linin annesi babası da Kürt
HDP Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada iktidarın, "Kürtlere bir şey verilecekse, eğer Kürtlere ana dilde eğitim hakkı verilecekse veya üniter yapı içerisinde bir statü hakkı verilecekse biz vereceğiz" demesini bir vatandaş olarak beklediğini söyledi. Yıldırım, "DAİŞ'in sepetlere ve daha başka kafeslere tıkadıkları Alevi, Ezidi kadınları olduğu gibi bugün ÖSO'nun da aynı şeyleri yapmamasının hiçbir garantisi yoktur" dedi.
DUVAR - HDP Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Afrin harekatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın ABD ve Rusya'ya “siz aradan çekilin eğer Kürtlere bir şey verilecekse, eğer Kürtlere ana dilde eğitim hakkı verilecekse veya üniter yapı içerisinde bir statü hakkı verilecekse biz vereceğiz" demesini beklediğini belirten Yıldırım, "Şurayı unutmayalım: YPG ve YPJ'nin de anneleri, babaları, aileleri, aşiretleri Kürt'tür, önemli olan, bu Kürt aileleri, Kürt anneleri, Kürt babaları Türkiye Cumhuriyeti devletine güven duyabilecekleri bir seviyeye getirmek" şeklinde konuştu.
Yıldırım'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
AFRİN KÜRT DAĞI OLARAK GEÇİYOR: Afrin'in kelime anlamı sabun köpüğüdür, adını Afrin nehrinden alıyor. Osmanlı arşivlerinde Afrin bölgesi Kürt dağı olarak geçiyor. Dolayısıyla atalarımız orada meskûn olanın, oranın yerlileri olanın kimler olduğunu zaten kendi arşivlerinde açık ve net olarak söylemişler. Şunu öncelikle ifade edeyim ki bugün Afrin ve çevresinde cirit atan, at oynatan Amerika ve Rusya 1946 yılında Mahabad Kürt Cumhuriyeti üzerinde oynadıkları oyunun bir benzerini bugün Afrin üzerinde Kürt ve Türk kardeşliğini baltalamak üzere yapıyorlar. 1946 yılında Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ni kurduran Sovyet Rusya, İran Şah'ıyla yapmış olduğu gizli pazarlıklar neticesinde, daha bir yılı dolmadan bu cumhuriyeti çok rahat bir şekilde satabildi ve Amerika Birleşik Devletleri de yine Hazar petrolleri üzerinden elde etmeye çalıştığı rantla yine Kürtleri satarak ve bu cumhuriyeti satarak yapacağını yaptı. Demek istediğim şu ki: Bugün aynı Amerika Birleşik Devletleri ve aynı Rusya kimi zaman Kürtlere ödün vererek kimi zaman Türkiye Cumhuriyeti devletine bir şeyler söyleyerek bu iki halkı karşı karşıya yine getiriyorlar. Ve maalesef bundan Kürt ve Türk kardeşliği olabildiğince zarar görüyor ve görmeye de Allah korusun, sanki devam edecek.
ANLAMIŞ DEĞİLİM: Oysa normalde iktidardan beklenen şuydu, benim bir vatandaş olarak beklentim şuydu -bir HDP'li olarak konuşmuyorum, bir vatandaş olarak konuşuyorum- diyecekti ki iktidar: "Ey Amerika ve ey Rusya, 'Binlerce kilometreden öteye gelip burada ne işiniz var?' Diyorlar ya bazen “siz aradan çekilin eğer Kürtlere bir şey verilecekse, eğer Kürtlere ana dilde eğitim hakkı verilecekse veya üniter yapı içerisinde bir statü hakkı verilecekse bizim atalarımız olan Selçuklular bunun âlâsını verdi, bizim atalarımız olan Osmanlılar bunun âlâsını verdi, eyaletler verdi, medreseler yoluyla ana dille eğitimin yolunu açtılar, siz aradan çekilin eğer bir şey verilecekse biz vereceğiz." Fakat bunu niye yapmadılar, hâlâ anlamış değilim ve milyonlar da anlamış değildir. Bunu söylemek varken ve bunun üzerinden kardeşliği pekiştirmek varken bugün maalesef onların oyunlarına hep birlikte düşmüşüz.
YPG VE YPJ'NİN DE AİLELERİ KÜRT: Ha, diyeceksiniz ki veya deniliyor ki: "Orada yapılan kavga, orada verilen savaş Kürtlere değil, YPG'ye ve YPJ'yedir. YPG'ye ve YPJ'ye karşı olabilir ki öyledir. Ancak şurayı unutmayalım: YPG ve YPJ'nin de anneleri, babaları, aileleri, aşiretleri Kürt'tür, önemli olan, bu Kürt aileleri, Kürt anneleri, Kürt babaları Türkiye Cumhuriyeti devletine güven duyabilecekleri bir seviyeye getirmek, eğer yanlışlar varsa karşılıklı bu anlayışları gidermektir. Aksi takdirde hiçbir şekilde, Amerika'nın da, Rusya'nın da gelmemizi istedikleri oyuna gelmekten kurtulamayacağız, düşmekten kurtulamayacağız.
ÖSO'NUN DAİŞ'İN YAPTIĞINI YAPMAYACAĞININ GARANTİSİNİ VEREMEZSİNİZ: Bu bakımdan bugün Afrin'de Müslüman Kürtlerden başka veya Müslüman Sünnilerden başka başta Mabeta olmak üzere birçok yerde Aleviler var, birçok yerde Ezidiler var, birçok yerde Mesihiler var, Hıristiyanlar var. Daha evvel DAİŞ'in sepetlere ve daha başka kafeslere tıkadıkları Alevi, Ezidi kadınları olduğu gibi bugün ÖSO'nun da aynı şeyleri yapmamasının hiçbir garantisi yoktur. Siz Türk Silahlı Kuvvetleri adına bu garantiyi verebilirsiniz ama ÖSO adına bu garantiyi veremezsiniz. Yarın öbür gün ÖSO da Alevilerin, Ezidilerin, Hristiyanların, Mesihilerin kadınlarını aynı kafeslere koyup dışarıda ve pazarlarda gezdirirlerse bu asla ve asla bizim ecdadımızın bize miras bıraktığı bir devlet anlayışıyla hiçbir zaman ama hiçbir zaman uyuşmayacak. Bu, bize de yakışmayacak ama bundan istifade edecek olan sadece ve sadece Amerika ve Rusya olacaktır. O yüzden bu kardeşliğin, bu beraberliğin, atalarımızdan bize miras kalan bu kardeşliğin yitirilmemesi için hepimiz aklımızı başımıza alalım ve her türlü siyasi mülahazayı bir tarafa bırakalım diyorum.