HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutuklandıktan tam 246
gün sonra, aynı adliyede 3 gün önce ilk kez hâkim karşısına çıkan
Figen Yüksekdağ’ın ifadesiyle “En kalabalık açık görüşünü” yapacak.
HDP, 7 Temmuz Cuma saat 10 00’da Ankara 35’inci Asliye Ceza
Mahkemesi’nde görülecek duruşmaya hazırlanıyor.
Ankara Adliyesi, HDP’nin, kendi deyimiyle “tutuklu Eşbaşkanı”
Figen Yüksekdağ’ın ardından bu kez de Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş’ı ağırlayacak. Figen Yüksekdağ’ın yaptığı siyasi
savunmanın partiye verdiği moral tazeliğini korurken bugüne kadar
hakkında açılan davalara sadece SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim
Sistemi) yani kameralar aracılığıyla katılabilen Selahattin
Demirtaş’ın duruşmalara ‘fiziki katılım’ talebi kabul edildi ve
sürpriz bir kararla Demirtaş ilk kez Ankara’da görülecek duruşmaya
çıkarılacak.
'ÇAĞRI YAPTIK, HERKESİ DURUŞMAYA DAVET
ETTİK'
HDP, kendisi için de sürpriz olan bu kararın ardından bir dizi
hazırlık yaptı. 7 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da Ankara 35’inci
Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmaya tüm milletvekilleri
ve Genel Merkez yöneticileri izleyici olarak katılacak. ‘Sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri ve diplomatik misyonlara da bir
çağrı metni gönderdiklerini’ ifade eden Parti Sözcüsü Osman
Baydemir, “Bir çağrı yaptık ve herkesi duruşmaya davet
ettik. Aileler de orada olacak. 8 ay sonra ilk kez Selahattin
Bey’le yüz yüze geleceğiz” dedi ve ekledi,
“Ben yine herkesi kapıda karşılayacağım.”
Karşılıklı güldük.
'BUYRUN, MAHKEMEMİZE HOŞ GELDİNİZ!'
Osman Baydemir’in bu sözleri üzerine güldük çünkü Figen
Yüksekdağ’ın duruşması sırasında 2 saat 45 dakika süren ve 40
derece sıcakta bunalmış kalabalığın bekleyişinde izleyicileri
duruşma salonunun kapısında karşılayan Osman Baydemir
tokalaştığımızda her zamanki esprili üslubuyla “Buyrun,
mahkememize hoş geldiniz. Çok güzel bir dava olacak, içeri
girin” demişti. HDP’de ruh hali tam da bu. Hem
yaşadıkları hukuksuzluklarla dalga geçiyorlar hem de Figen
Yüksekdağ’ın duruşmasında ifade ettiği şu cümlelere istisnasız imza
atıyorlar, “Ben mahkeme salonlarıyla ilk defa karşı
karşıya gelmiyorum. Ben ensesi kalınlarla ilk defa karşılaşmıyorum.
Ben bu ülkede bir kadın olarak hep mücadele ettim ve zulmün her
türlüsünü gördüm. Daha fazlasını da görebilirim, sorun değil. 100
yıl ceza isteniyor. Emin olun birkaç ömrüm daha olsa aynı şeyleri
yeniden yaparım, yeter ki, bir asra değecek bir davamız olsun.
Bizim bir asra değecek davamız var, o da barış ve demokrasi
davası.”
DEVLETTE DEVAMLILIK: DEP’LİLERLE AYNI SALONDA
YARGILANDI
Figen Yüksekdağ’ın 8 ay sonra tutuklandığı dosyadan hâkim
karşısına ilk kez çıkarıldığı mahkeme salonu Ankara 13’üncü Ağır
Ceza, eski 1 No’lu DGM idi. HDP’nin hukukçu eski milletvekili Hasip
Kaplan’la kapıda beklerken DGM’nin eski Başkanı Orhan Karadeniz’in
kulaklarını epey çınlattık. DGM’de duruşma izleyenler hatırlar;
astığı astık, kestiği kestik bir yargıçtı Karadeniz. Sakız çiğniyor
diye bir izleyiciyi duruşmadan attığını da hatırlıyorum, duruşma
devam ederken dışarı çıkmak zorunda kalan birini bağıra çağıra
azarladığını da. O makama oturanlar kendinde böyle bir hak görüyor
olmalı ki, Yüksekdağ’ın duruşmasına bakan heyetin Başkanı da
‘burada benim dediğim olur’ diye bağırdı duruşma sırasında. Ve
elbette müdafi avukatların itirazlarıyla karşılaştı.
DEP DAVASINI İZLEYEN AVRUPALI GÖZLEMCİLERE 14 YIL SONRA
İZİN VERİLMEDİ
Tarih: 25 Nisan 2003, yer: Ankara 1 No’lu DGM… DEP eski
milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim
Sadak’ın 15’er yıl ağır hapis cezasına mahkûm edildikleri dava
yeniden görülüyordu. Kamuoyunda “2’inci Uyum Paketi” olarak
bilinen kanun çıkar çıkmaz DEP milletvekillerinin avukatları
‘yeniden yargılanma talebinde’ bulunmuştu. DEP’liler 9 yıldır
tutukluydu. Mahkeme talebi kabul etmiş ve yeniden yargılama
başlamıştı.
Adına 2’inci Uyum Paketi denilen Kanundaki şu ifade yeniden
yargılamanın önünü açmıştı: “ceza hükmünün, İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki
protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş
olması”… DEP’liler 1996 yılında AİHM’e başvurmuş ve
Mahkeme, 2001 yılında DGM’nin tarafsız ve bağımsız olmadığı
gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm etmişti. Yeniden yargılama sonucu
DEP’liler 10 yıl tutukluluktan sonra serbest kaldı.
AVRUPA’YA 'TÜRKİYE ERDOĞAN DEĞİLDİR'
HATIRLATMASI
Figen Yüksekdağ konuşmasına duruşma salonuna alınmayan 15
kişilik Avrupalı gözlemci heyetiyle başladığında ve bunun ‘siyasi
iktidarın yargıya müdahalesinin açık bir örneği’ olduğunu söylerken
aklıma 14 yıl önce DEP’lilerin yeniden yargılandığı o dava geldi.
Avrupa Karma Parlamenterler Komisyonu'ndan Joost Lagendijk ile
Alman Yeşiller Partisi’nden Claudia Roth’un da aralarında bulunduğu
bir heyet o gün duruşma salonunda, izleyiciler arasındaydı. Roth’un
Leyla Zana’ya vermek üzere getirdiği çiçek mahkeme salonuna
sokulmadı diye haber yapmıştık. 4 Temmuz 2017 Salı günü,
Yüksekdağ’ın duruşmasının görüldüğü, ‘antidemokratik’ diye
kapatılan DGM’lerin yerine oluşturulan ‘demokratik(!) Ağır Ceza
Mahkemesine bırakın çiçeği heyetin kendisi bile sokulmadı.
Ve bugün… Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile AB arasındaki
üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yaptı. Şaşırdık mı?
Hayır. 12 Haziran’da, OHAL KHK’sı ile işinden olan bir öğretmenin
açtığı davaya bakan ve ‘OHAL Komisyonu’nu adres gösteren Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin kararı, Avrupa’nın Türkiye’ye
bakışını özetliyordu aslında. Aylardır AİHM’in bulunduğu
Strazburg’u su yolu yapan HDP’lilerin ısrarlı çağrıları ve
başvuruları bile ancak geçtiğimiz hafta (30 Haziran’da) ses buldu
ve AİHM tutuklu HDP’li vekillerin başvurusu üzerine Türkiye’den
savunma istedi. Yüksekdağ ile Demirtaş’ın 8 ay sonra duruşmalara
getirilmelerinin sebebi bu mu acaba diye düşünmeden edemiyor
insan.
Velhasılıkelam sadece DEP’lilerin yeniden yargılanması sürecini
bile AP’ye, AB’ye ve AİHM’in bugünkü yargıçlarına birilerinin
hatırlatması gerekiyor, Türkiye Erdoğan’dan ibaret değildir diyerek
hem de.