HDP'den 'linç' için özel yasa teklifi
HDP'li Beştaş, linç kültürünün endişe verici boyuta ulaştığını söyledi. Beştaş, 'linç'i müstakil bir suç olarak tanımlayan yasa teklifi verdi.
Hülya Karabağlı hkarabagli@gazeteduvar.com.tr
DUVAR - HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, son dönemde özellikle Kürtlere yönelik linç girişiminin arttığına dikkat çekti. Beştaş, linç girişimlerine ceza verilmesini öngörün kanun teklifi hazırladı.
Beştaş'ın TBMM Başkanlığı'na sunduğu teklifi 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 'linç suçu'nun müstakil bir düzenleme haline getirilmesini öngörüyor. Beştaş, teklifinin gerekçesinde şunları dile getiriyor:
TOPLUM LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ BENİMSEDİ
Son yıllarda siyasi iradenin de söylem ve eylemleri ile galeyana gelen halk kitlelerinin şiddet eylemlerini desteklemesi toplumda linç kültürünün benimsenmesine ve toplumsal şiddet olaylarının artmasına neden olmuştur. Başka bir ifadeyle linç, Türkiye'de şiddetin kurumsallaşması ile ortaya çıkmıştır. Oysa linç girişimine karışan her bireyin hukuk önünde, hukuki yollarla hesap vermesi gerekir. Aksi halde; kişilerin hukuka başvurmaksızın kendi adaletlerini yaratma güdüsü yaygın bir hal alır ve bu da kamu düzeninin bozulmasına yol açar ve hukuk devletine de zarar verir. Bu nedenle, linç girişimlerini haklı gösterir, destekler hatta teşvik eder görünen kişilerin mutlaka soruşturmaya tabii tutulması da gerekir.
İŞYERLERİNE SALDIRI
Siyasi iradenin yaklaşımı da linç eylemlerini artırmış ve halk kitleleri linç ederek öldürme eylemlerinin “haklılığına” dahi inanmış durumdadır. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi partimiz bir çok il ve ilçede linçe maruz kalmış, birçok yerde parti binalarımız yakılmış, taşlanmış, parti çalışanları ile milletvekili adayları darp edilmiş, hakarete maruz kalmıştır. Yine Kürt işçiler batı illerinde halkın şiddet içeren eylemlerine maruz kalmış, yaralanmış, göçe zorlanmıştır. Kürt vatandaşlara ait işyerlerinin yakılması gibi olaylar sıklıkla yaşanmış, bu şiddet eylemlerini gerçekleştiren vatandaşlar yaşananların haklı tepkiler olduğunu ifade etmişlerdir.
DENİZ GEZMİŞ AFİŞİNE KAYMAKAMLIKTAN VERİLEN YANIT
Vatandaşların 155 hattını arayarak komşusunun Kürtçe konuştuğunu ihbar eder hale gelmiş, Kürtçe şarkı söyleyen vatandaş fiziksel şiddetin odağı olabilmiştir. Bilinen bir örnek de şu şekilde gerçekleşmiştir: 7 Mayıs 2010’da, bir siyasi partinin Deniz Gezmiş’in resmi olan bir afişi asma izni almak için kaymakamlığa başvurması üzerine kaymakamlık “Yapacağınız bu olay suç ve suçluyu övme olacaktır… Yayar ve asarsanız linç edilirsiniz, ben bile sizi kurtaramam.” şeklinde cevap vermiştir.
'GEREKLİ VE GÜZEL BİR TEPKİ'
Bir diğer bilinen örnek de 2006 yılında öğRenciler tarafından gerçekleştirilen protesto gösterisi üzerine öğrencilerin linç edilmek istenmesinin, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tarafından “Gerekli ve güzel bir tepki” olarak ifade edilmiş olmasıdır. Kuşkusuz siyasi irade ve onu temsil eden kurumların linç kapsamında gerçekleşen şiddet eylemlerini güzellemeleri bu tür eylemlerin yaygınlaşmasına yol açacaktır.
Elbette giderek artan ve toplumda gerilime yol açan bu eylemler toplumsal kırılmayı derinleştirmektedir. Esasında bu tür şiddet eylemleri kamu düzenini bozmakta, toplumsal olayların şiddetinin dozunu giderek artırmaktadır. Kamu düzeninin bozulmasına yol açan ve hatta ülke halkları arasında derin uçurumlar yaratan bu eylemlerin bir ceza yaptırımına bağlanması elzemdir.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE SUÇ
Gelişmiş ülkelerde linç ayrı bir suç olarak düzenlenirken, Türkiye’de ise mahkemelerde linç kapsamındaki şiddet eylemleri müessir fiil olarak ya da ölüm var ise cinayet olarak değerlendirilmektedir. Kuşkusuz bu bakış açısı ve sadece gerçekleşen eylem bazında cezalandırma yöntemi tehlikelidir. Linç suçunda suçun oluşumuna ilişkin saikin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu şekilde toplumsal barış sağlanabilir ve hukuk devletinden söz edilebilir.
KANUN SUÇ OLARAK TANIMLAMIYOR
Dikkate değer bir diğer nokta da; linç kapsamındaki şiddet eylemlerinin kanunlar tarafından suç olarak tanınmadığında devletin, linçin meşruiyetini tanıdığını varsaymak durumunda kalınmasıdır. Bu durumda şüphesiz devletin şiddet kullanma ve cezalandırma yetkisini kişilere devrettiğini varsayabiliriz. Burada ortaya çıkan netice ise modern devletin kendini reddetmesi ya da modern hukuk devleti ilkesinden vazgeçilmesi noktasında tezahür etmektedir. Yani kişilerin kendince benimsemediği başka bir durumu kendi yöntemleri ile cezalandırması olan linç eylemi hukuk kurallarının da tanınmaması anlamına gelmektedir.
SUÇ TANIMI YAPILMALI
Buradan hareketle şunu da ifade etmek gerekir ki; ceza mevzuatı ihkak-ı hakkı yani bir grubun başka bir grubu kendi saiklerine göre cezalandırma yöntemlerini suç olarak kabul etmektedir. Bütün hukuk sistemleri hakkın yetkili makamlara başvurulmaksızın doğrudan doğruya alınmasını suç saymış olup; bu bahisle bir grup insanın kendi siyasal, felsefî, etnik, cinsel veya dinsel saiklerine göre bir kişi veya grubu cezalandırmaya kalkması da bir suç tanımına kavuşmalıdır.
CİNAYETLER AZALACAK
Linç eylemlerinin suç tanımına kavuşması bu yolla meydana gelen cinayetlerin azalmasına ve caydırıcılığın sağlanmasına sunacağı katkı açısından da önemli olacaktır kuşkusuz. Nitekim geçtiğimiz hafta sadece Diyarbakırlı olduğu için yakılarak öldürülen Mehmet Aytaç vakıası toplumda derin bir kaygı yaratmıştır. 3. Havalimanı inşaatında çalışan 36 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Mehmet Aytaç’ın oda arkadaşı tarafından yakılarak öldürüldüğü kamuoyuna yansımış olup, olay; Mehmet Aytaç’a yönelik muameleler ile birlikte ele alındığında ırkçı bir saldırı niteliğindedir.
Nitekim olay öncesinde Mehmet Aytaç yakınlarına bizzat , “Yeni şantiyede rahat edemiyorum. Benim doğulu olmamı hazmedemiyorlar, dışlıyorlar. Burada rahat değilim” demiştir. Ardından da odada uyuduğu sırada kapı üzerine kilitlenmiş ve 6 litre benzin ile yakılmıştır. Bu ve benzeri olayların linç suçu kapsamında ele alınması bu tür olayların yaygınlaşmasına engel olması açısından da önem arz etmektedir.
'ADALET MEKANİZMASI ÇÖKER'
Bir hukuk devletinde bir grubun kendi kendine hukuk yaratması ve bunu kişi ya da kişilere zarar vererek uygulamaya kalkması; adalet mekanizmasının çöküşüne neden olmaktadır. Bunun önlenmesi ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla “linç” ceza mevzuatında tanımlanmalıdır.