HDP'den Yeni Şafak tepkisi
Yeni Şafak gazetesinde bugün Kars Belediyesi hakkında yayınlanan habere tepki gösteren HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Halkın nezdinde güvenilirliğini çoktan yitirmiş basın kuruluşlarının algı operasyonlarına pabuç bırakmayacağız" dedi.
DUVAR - HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada Yeni Şafak gazetesinin Kars Belediyesi hakkında yaptığı haberlere tepki gösterdi. Günay, "belediyemiz hedef alınarak iktidarın salgındaki beceriksizliği örtülmeye çalışılmaktadır" dedi.
Ebru Günay'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
ASIL SORUMLU KAPİTALİST SİSTEM: Korona virüsü salgını insanlığın geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. Aynı zamanda insanlığı eşit, özgür ve güvenli bir gelecekten yoksun bırakan küresel kapitalizmin ürettiği kötülükleri de bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermeye devam ediyor. Bu süreç açık bir şekilde göstermiştir ki küresel düzeyde büyük bir korku ve paniğe neden olan Covid-19 salgınının birincil sorumlusu aşırı kâr hırsıyla doğayı yağmalayan ve ekolojik dengeyi bozan kapitalist sistemin ta kendisidir. Bu nedenle artık toplumun her kesimi toplum karşıtı olan kapitalist sistemi daha fazla sorguluyor. Toplum, güvenliğini sağlamaya gücü olmayan bu rejimlerin alternatifinin ne olacağını tartışıyor. Belli ki bu tartışmalara daha fazla tanık olacağız şu süreçte.
FAŞİST REJİMLER BASKIYI ARTIRIYOR: Küresel salgın bu gerçeği trajik bir şekilde hepimize gösterdi. Eğitim sağlık ve sosyal güvenlik gibi toplumsal hizmet alanlarının ticarileştirilmesinin ve özelleştirilmesinin olumsuz sonuçlarını yıkıcı, acı bir şekilde gösterdi. Mevcut sağlık sisteminin insanları koruyamadığını bir kez daha gördük. Dünyanın yarısından fazlasına sirayet etmiş bu felakette bile faşist rejimler baskıyı arttırmaya, insanların gözetlenmesi, kontrol haline alınmasını derinleştirmeye çalışıyorlar. Bunları yaparken sığındıkları tek gerekçe virüs salgını ve maalesef insanların bu salgın karşısında duydukları yaşam kaygısı. Aslında her zamanki gibi korkudan beslenerek tahakkümlerini artırmaya devam ediyorlar.
VİRÜS KRİZE EKLENDİ: Biliyorsunuz AKP toplumun aleyhine olan durumları fırsata çevirme konusunda mahir bir iktidar. Evet, Türkiye'de AKP-MHP iktidarıyla uzun zamandır ekonomik ve bölgesel düzeyde krizler devam ediyor. Yine savaş politikaları, işgaller yaklaşık ve şimdi iki aydır da devam eden virüs krize eklendi. Saray rejimi salgının halkta yarattığı ölüm korkusu, panik ve karantina ortamını iktidarını sürdürmek ve rejimi tahkim etmek için bir fırsata çevirmeye devam ediyor. Bu ülkede 40 yıldır süren savaşta yaşamlarını yitirenlerin mezarları Ramazan ayında tahrip ediliyor, mezar taşları parçalanıyor. Mezarların tahrip edilmesi taşların kırılması ve bu talimatın verilmesi tam bir vicdansızlık örneği ve utanç vesikası bu iktidar için. Düşmanca duyguları, Kürtlere mezarlarında huzurla yatma hakkını bile çok görüyor. Ramazan ayına girerken mezarlıkların yıkılması bir insanlık suçu ve biz bu insanlık suçunu lanetliyoruz. İnsanlık adına bu vicdansızlığı kabul etmediğimizi buradan bir kez daha söylemek istiyoruz.
BECERİKSİZLİK ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR: Ramazan ayında bile Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı, AKP’nin sözcüleri salgınla mücadele için dayanışmayı değil ötekileştirici ve kutuplaştırıcı bir dil kullanmayı tercih ediyorlar. Bu kutsal ayda kültürel ve inançsal kutuplaştırmayı derinleştirmek temel hedefleri. STK'lara, siyasi partilere, farklı kimlik ve inançlara saldırı ve son olarak Ankara ve Diyarbakır Barolarına açtıkları soruşturmalar aslında bu siyasetlerinin son örneğidir. İktidarın kalemşörlüğünü yapan Yeni Şafak gazetesi bugün yine Kars belediyemizi hedef alan haberler yaptı. Aynı zamanda partimizin Kardeş Aile kampanyasını da hedef gösterdi. Belediyelerimizi ve partimizi hedef göstermeyi kendisine görev bilen bu sözde yayın kuruluşunun bu tür haberleri yapmasının altındaki tek sebep; iktidarın virüs salgınındaki beceriksizliğini örtmektir. Bizim belediyelerimizin virüse karşı çok etkili bir mücadele yürüttüğünü hepimiz gördük. Bizler belediyelerimiz ve örgütlü tüm yapılarımızla birlikte halkımızla dayanışmaya, dayanışma ağlarını örmeye devam edeceğiz. Halkın nezdinde güvenilirliğini çoktan yitirmiş basın kuruluşlarının algı operasyonlarına pabuç bırakmayacağımızı ifade ediyoruz. Bizler, belediyelerimizle bu halkı korumaya, Kardeş Aile kampanyamızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Biz bu haklı mücadelemizin bilincindeyiz.
ÖCALAN'IN KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ: Biliyorsunuz, Sayın Öcalan’la bu hafta, 21 yıldan sonra ilk defa, ailesi bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kuşkusuz bu önemli bir gelişme. Ancak uzun aralıklarla, toplumun tepkisi üzerine tamamen keyfi ve hukuki dayanaklardan yoksun bir şekilde aile görüşmesi gerçekleşse de Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit devam ettirilmekte. Sayın Öcalan’ın tüm barışçıl çağrılarına ve bu amaçla yıllar içinde aldığı sorumluluğa rağmen iktidarın kendisine uyguladığı mutlak tecrit kabul edilemezdir. İktidar, bu salgın sürecinde Sayın Öcalan’ın sağlık koşullarının sağlandığına dair düzenli ve ikna edici bir şekilde kamuoyuna bilgi vermek zorunda. Acilen mutlak tecrit koşulları kaldırılmalı, aile ve avukat görüşleri düzenli bir şekilde gerçekleştirilmeli. Sayın Öcalan'ın Türkiye ve Ortadoğu halklarının her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu toplumsal barışı tesis ettiği tarihsel rolünü oynayabilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bunun da koşulları çok açık ve belli. Sayın Öcalan'ın sağlık, özgürlük ve güvenlik koşulları bir an önce gerçekleştirilmeli.
1 MAYIS'I BİRLİKTE KUTLAYACAĞIZ: Yarın 1 Mayıs. İşçi ve emekçilerin ulusal birlik, dayanışma ve mücadele gününü kutlayacağız yarın. Halkın birikimlerinin daha fazla sermayeye peşkeş çekildiği, iş cinayetlerinin arttığı, emeğin sömürüldüğü, işçilerin sigortasız çalıştırıldığı, grevlerin yasaklandığı bir dönemde 1 Mayıs'ı karşılıyoruz. Newroz kutlamalarını salgın nedeniyle ertelerken ‘Newroz coşkusuyla 1 Mayıs'ı karşılayacağımızı’ söylemiştik ama maalesef salgın tehdidi hala toplum için büyük bir tehlike. Bu nedenle geçmiş yıllardaki gibi kitlesel kutlamalar yapamıyoruz. Ama her şeye rağmen ezilenler olarak işçi, emekçi, işsiz bırakılanlar neredeyse biz de 1 Mayıs’ı onlarla beraber karşılayıp kutlayacağız. İşçilerin ölümcül koşullarda çalışmasına ses çıkarmayanlar, 1 Mayıs’ı akıl dışı gerekçelerle yasakladılar. Böylesi bir günün arefesinde işçilerin ne halde olduğunu anlatmak istiyorum. İyi şeyler söylemek isterdim ama maalesef hakikat bunun tam tersi. İşçiler, emekçiler açlıktan ölmekle salgından ölmek arasında bir tercihe zorlanmış durumdalar. Yani bir seçeneksizliğe mahkum edilmişler. Bu süreçte çok sayıda işçi güvenli koşullarının sağlanmadığı ve ücretli izin hakkından yararlanamadığı için hayatını kaybetmiştir. Bu aslında bir kıyımdır. Salgının İstanbul, Kocaeli, Antep, Bursa gibi sanayi ve üretim merkezlerinde bu kadar yaygın olması tesadüf değildir. Çarkların durmamasından kaynaklı, işçiler bu feci duruma rağmen çalışmaya zorlandığı için bu salgın oralarda daha yaygın. Bizler yarın ‘Emek, Barış, Sağlık ve Dayanışmayla yeni bir dünya kuralım’ perspektifiyle 1 Mayıs'ta her yerdeyiz. Evlerde, balkonlarda, sokaklarda, hastane bahçelerinde, fabrikalarda; zılgıtlarla, marşlarla mücadeleyi yükseltiyor ve hayatı durdurup 1 Mayıs’ı kutluyor olacağız. 1 Mayıs akşamı saat 21.00’de zılgıtlarımızla, marşlarımızla, evlerimizde, balkonlarımızda, camlarımızda 1 Mayıs'ı kutlayacağız ve hep beraber ‘Yaşasın 1 Mayıs’ diyeceğiz. (HABER MERKEZİ)