Hedef Gökova: 'Mavi Yolculuk biter'
Muğla Ortakent'te 1 milyon 102 bin 306 metrekarelik alanın imara açılmasının ardından bu kez de Gökova Körfezi, Marmaris, Milas ve Ula ilçeleri Doğal Sit alanlarının statüleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca değiştirilerek yapılaşmanın önü açıldı. Karara tepki gösteren Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün "Mavi yolculuk biter" derken, MUÇEP Eş Sözcüsü Güngör Erçil, Muğla'nın ekolojik anlamda son süreçte en çok saldırıya uğrayan illerden biri olduğunu ifade ederek dayanışma çağrısında bulundu.
Cihan Başakçıoğlu
İZMİR - Geçtiğimiz günlerde verilen karar ile Muğla’nın Bodrum ilçesinde bulunan Ortakent Mahallesi’nde toplam 1 milyon 102 bin 306 metrekarelik alanın imara açılmasına yönelik tepkiler sürerken, bu kez de doğal güzellikleri ve koyları ile ön plana çıkan Gökova Körfezi, Marmaris, Milas ve Ula ilçeleri doğal sit alanlarının statüleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca değiştirilerek, marina ve yapılaşmanın önü açıldı. Kararla birlikte 24 bin 171 hektarlık alanın yapılaşmaya açılabileceği belirtiliyor.
Konu ile ilgili ilk açıklama Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'den geldi. Karara tepki gösteren Gürün, sit alanlarının imara açılması ile birlikte Gökova Körfezi'nin 'parsel parsel satılacağını' belirterek, belediye olarak devre dışı bırakıldıklarını söyledi. Bir çok hukuki girişimde bulunduklarını da ifade eden Gürün, "Bize gelip öneri aldılar ama verdiğimiz önerilere hiçbir kıymeti verilmedi" dedi. Körfeze 60-70 tane marina ve oteller yapılabileceğini ifade eden Gürün, "Gökova Körfezi diye bir şey kalmaz. Mavi Yolculuk biter. Kural tanımıyorlar. Zaten yıllardır niyetleri buydu. Net olarak 'biz burayı rant kapısı yapıp dirhem dirhem satacağız' kararının önemli adımları bunlar. Kıyı dışında denizin içini de tarif ediyor. İskele yapacaksın deyip denizi de planın içine alıyorlar. Böyle bir şeyi hayal bile etmek istemiyorum. Gökova Körfezi biter ve tamamen başka bir şekil olur” ifadelerini kullandı.
KISA VADELİ ÇIKARLAR İÇİN...
Söz konusu kararla ilgili Gazete Duvar'a konuşan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Eş Sözcüsü Güngör Erçil de kısa vadeli çıkarlar için geri dönülemez kararlara imza atıldığını ifade etti. Erçil, "Genel olarak Muğla’nın tamamını, özel olarak da Bodrum’u dahil ederek söylüyorum, Gökova Körfezi çevresinin doğasını tümüyle altüst etmeye, kısa vadeli çıkarlar için geri döndürülemez doğal tahribata yol açacak bir sürecin yaşandığını söylemeliyiz. Bu süreç o tarihte başlamadı elbette ama, Gökova Körfezi ile ilgili olumsuz gelişmelerin 2016 yılından beri yaşanan sürecini, ana hatlarıyla şöyle özetlemek mümkün. Gökova Körfezi Türkiye’deki Özel Çevre Koruma (ÖÇK) bölgelerinden biridir ve Datça-Bozburun ÖÇK bölgesi ile bitişiktir. ÖÇK bölgeleri koruma amaçlı imar planları ile korunur. Gökova ÖÇK bölgesi çevre planında 2016, 2018 ve 2020 yıllarında korumayı azaltan, doğal yapıyı, ekolojik dengeyi bozup, biyoçeşitliliğe zarar veren, kısa vadeli kullanım amaçlarına uygun değişiklikler yapıldı. Bunun daha da kötü olan yanı bu değişikliklerin Çevre Kanunu’nda ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde çevre konusunda karar alınırken katılım ilkesinin benimsenmiş olmasına rağmen, belediyelerin, meslek örgütlerinin ve halkın katılımının sağlanmaması, görüşleri sorulsa bile dikkate alınmaması, hatta bu kararların gizlilik içinde alınıyor olması" dedi.
KİME TAHSİS EDİLECEK?
Erçil, söz konusu alanda önümüzdeki süreçte kime veya kimlere tahsis-irtifak-kiralamasının yapılacağı konusunda da soru işaretleri oluşacağını vurgulayarak, şunları anlattı: "2020 Şubat ayı içinde Gökova-Okluk bölgesinde yazlık sarayın bulunduğu, 2018 yılında en alt kategoriye, Sürdürülebilir Koruma doğal sit kategorisine konulan alanın hemen arkasındaki, sit statüsü daha 2 yıl önce 'Nitelikli Koruma' olarak belirlenmiş 27,48 hektarlık bir alanın statüsü 'Sürdürülebilir Koruma’ya düşürüldü. 2 yıl önceye göre ne değişti ki sit statüsü düşürüldü? Muğla Büyükşehir Belediyesi ve MUÇEP'in katkısıyla, Mimarlar Odası Muğla Şubesi 2018 yılındaki ilk kararın iptali için ayrı ayrı dava açtılar ama, her iki dava da usule ilişkin gerekçelerle reddedildi. Bu statü değişikliğine paralel olarak, haziran ayında Gökova Koruma Amaçlı planda da değişiklik yapıldı. Söz konusu alan, plan değişikliği ile hem kamu hizmet alanı olarak tanımlanıyor, hem plan hükümlerinde kamu hizmet alanlarındaki orman alanları, tahsis kiralama ve irtifak hakkı kurulmasına konu olabilir. Plandaki bu hükmün, açık olarak orman alanlarının orman amacı dışında kullanılacağını gösterdiği gibi, bu alanların önümüzdeki süreçte kime tahsis-irtifak-kiralamasının yapılacağı da önemli bir soru işareti."
MUÇEP, MUÇEV'E DİKKAT ÇEKTİ
MUÇEV ve sahillerin özelleştirilmesine de değinen Erçil, "Datça Yarımadası’ndaki ilk doğal sit statüsü değişikliği yapılan ve Gökova Körfezi'nin güney kıyısında bulunan Datça-Alavara bölgesine ilişkin sit kararlarından da bahsetmek gerekir. Datça Yarımadası'nın tümünü göz önüne aldığımızda çok küçük ama yarımadanın bütününü etkileyecek kritik bir alandaki bir bölümün statüsü önceki 1. Derece’den Sürdürülebilir Koruma’ya düşürüldü. Sürdürülebilir Koruma statüsüne sahip yerlerde maden işletmeciliğinin bile yapılmasının mümkün olduğunu göz önüne aldığımızda, yapılanın, doğal yaşam alanlarının sürekliliği ve ekoloji açısından ne anlama geldiği daha iyi anlaşılabilecektir. Sizin gazetenizde de haber olan Gökova-Akbük’te, Akyaka’da; Datça’da ve Muğla’nın diğer bölgelerinde hatta, Saros Körfezi’nden Antalya’ya Türkiye’nin tüm kıyılarında Anayasa’ya ve Kıyı Kanunu’na aykırı olarak kıyıların, mesire alanları ve benzer korunan/korunması gereken alanların MUÇEV Ltd. Şti.'ye kiralanarak ticarileştirilmesi ve bunun gizlilik içinde yapılıyor olması da vurgulanması gereken başka bir konu" şeklinde konuştu.
Bodrum'da 1 milyon metrekarelik alanın kısa bir süre önce özelleştirilmesine değinen Erçil, "Bodrum’daki Özelleştirme İdaresi eliyle yapılan imar planı, eşzamanlı olarak ilan edilen Bodrum Dağbelen doğal sit alanı kararları ve bunlarla ilişkili olduğu açık olan Bodrum Çevre Yolu projesi, belediyeler ve kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin görüşleri dikkate alınmayıp, katılımı engellenerek alınan ve yaşadığımız çevrede doğal hayat kıyımı denebilecek sonuçlar yaratacak kararlardır" ifadelerini kullandı.
'MUĞLA EN ÇOK SALDIRIYA UĞRAYAN İLLERDEN BİRİ'
MUÇEP olarak bölgenin talan edilmesi noktasında meslek örgütleri belediyeler ve yurttaşlar ile birlikte dayanışma ile karşı çıkılması gerektiğini ifade eden Erçil son olarak şunları söyledi;
"MUÇEP olarak, madencilik ve inşaat faaliyetlerinin de unutulmaması gereken, önemli doğa talanı uygulamaları olduğuna, ilgili herkes gibi biz de, burada kısaca, dikkat çekiyoruz. Ülkenin her yerinde doğanın acımasızca tüketilmesi, talan edilmesi süreci yaşanmakla birlikte, özellikle turizm açısından en değerli yerlerden biri olan Muğla’nın, bu süreçte en çok saldırıya uğrayan illerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Şehrin artık belediyeleri, meslek örgütleri, halkıyla bir savunma pozisyonunda olduğunu, bunun hep birlikte, dayanışma ve yardımlaşmayla yapılmasının zorunlu hale geldiği düşüncesindeyiz. Bu anlayış çerçevesinde, 2016 yılında görüşü sorulduğunda Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne dahi tamamı gönderilmeyen, onlarca yurttaşın bilgi edinme başvurusuyla talep etmesine rağmen açıklanmayan, Muğla’daki doğal sit alanlarının tespitine esas olan 'Muğla Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi'nin sonucu olan raporu MUÇEP olarak yasal yollardan elde ettik. Yazılanları da kamuoyu ile paylaşmaya başladık. Bu raporların, ekolojiye ilişkin kararların katılım olmaksızın hazırlanmasını da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz."