14 Mayıs seçimlerinden yaklaşık bir yıl önce “Çözüm Bizde”
sloganıyla yapılan HDP kongresinde “Demokrasi İttifakı ile Üçüncü
Yol” tarif edilmiş, “En güçlü alternatif biziz”, “Ana muhalefet
potansiyeli taşıyoruz” sözleri eşliğinde yaklaşan seçimler için oy
çıtası yüzde 15’e konulmuştu. Ancak kurulan Emek ve Özgürlük
İttifakı istenen sonucu getirmedi. “Yüzde 15’in altı bizim için
başarısızlık” denilirken 2018 seçimlerinde alınan yüzde 11.7 oyun 3
puan gerisine düşüldü. Yeşil Sol Parti yüzde 8.8 oyla 61
milletvekili çıkardı.
İsmini Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak
değiştiren Yeşil Sol Parti’nin dünkü kongresi bu açıdan bir
“değişim” kongresiydi. Seçimlerin ardından aylarca süren bir iç
tartışma sürecine giren partinin adı da tüzüğü de eş başkanları da
yönetimi de değiştirildi.
Uzun bir tartışma sürecinin ardından bu kongrenin
gerçekleştiğini söyleyen partinin önde gelen bir yöneticisi,
yaşanan değişim için, “Eleştiriler üzerine harekete geçip bu ölçüde
değişen başka parti var mı? Özümüze dönelim. Oy sahipleri karar
sahibi olduklarını hatırlattı. Kongreye katılan kalabalık partili
grubu da denetim ekibimiz” değerlendirmesi yaptı.
Kapsamlı bir değişikliğe giden partinin yeni dönem
politikalarının ilk ipuçları da yeni eş genel başkanların
konuşmalarında yer aldı. İki eş genel başkan da ekonomik sosyal
birçok soruna değindikleri konuşmalarında Kürt sorunuyla ilgili
tonu daha farklı bir dil kullandı.
Seçim öncesi yapılan kongrede Eş Genel Başkan Pervin Buldan,
Kürt sorunuyla ilgili çözüm iradesi ve adresi olarak HDP ve
Meclis’i göstermiş, Eş Genel Başkan Mithat Sancar da “Kürt sorununa
karşı Meclis’in merkezinde yer aldığı bir mekanizma ve düzen”
önermişti. Sancar tecritle ilgili de “Öcalan’ın ne düşündüğünü
kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak imkanları sağlayın” derken Buldan
da “Tecritte ısrar, İmralı sistemiyle Türkiye’yi siyasi ve ekonomik
olarak her yönüyle kontrol altında tutan uluslararası çözümsüzlük
ve komplo aklına hizmet etmektedir. Bu yanlış yoldan bir an önce
dönülmeli ve tecrit sonlandırılmalıdır” çağrısı yapmıştı.
Yeni eş başkanların konuşmasında ise Kürt sorunuyla ilgili
Meclis’e yönelik hiçbir gönderme yer almadı, hatta konuşmalarda
Meclis sözü hiç geçmedi. İki konuşmada çözüm açısından HEDEP’e de
özel bir vurgu yapılmadı. HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan
“Kürt sorununun demokratik bir çözüm yolu var. Bu sorunun bir çözüm
muhatabı var. O da Sayın Abdullah Öcalan’dır” dedi. Bakırhan
tecritle ilgili çağrısını parti yöneticilerinin geçmiş
açıklamalarına kıyasla daha ileri bir noktaya taşıdı, “Tecrit
rejimi sonlanmadan Türkiye’nin gerçek anlamda bir demokrasiye
kavuşması mümkün değildir. Bunun için Sayın Öcalan’ın rolünü
oynayacağı koşulların yaratılması gerekmektedir. Çözüm sürecinin
başlatılması ve ilerlemesinde gösterdiği çabaya ve aldığı yapıcı
role tüm toplum şâhittir. Buradan tüm kamuoyuna sesleniyoruz:
Tecrit ile Türkiye halklarının barış hakkı gasp edilmektedir. Artık
buna dur diyoruz! “Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır!”
dedi.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Kürt sorununun
çözümü önündeki en büyük engellerden birinin tecrit olduğunu
söyledi, Öcalan’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini
ifade etti.
HEDEP Eş Genel Başkanlarının konuşmalarında öne çıkan bu
sözlerin partiyi nasıl etkileyeceği önümüzdeki süreçte ortaya
çıkacak. HEDEP’li yöneticiler öncelikle verilen mesajların, alınan
kararların çok sayıda toplantının ardından ortaya çıktığına dikkat
çekiyor. On binlerce kişinin katılımı ile 600’den fazla toplantı
yapıldığını anlatan bir parti yöneticisi, toplantılarda özellikle
Öcalan’a tecriti yeterince gündeme getirmemekle suçlandıklarını
söylüyor. Aynı partiliye göre HEDEP’in yol ve yönteminde değişiklik
olabilir ama yeni dönem siyasetinde bir farklılaşma olmayacak.
Siyasal, ideolojik bir tartışma içinde olmadıklarını söyleyen
yöneticiye göre partinin tutumu şöyle olacak:
“Bizi itmek istedikleri iki çizgi var. Biri Kürt illerine hapsolmuş
bir Kürt partisi yapmak, diğeri Kürtlerden tamamen koparıp Türk
partisi yapmak. HEDEP iki çizgiyi de reddediyor. 7 Haziran’da tek
başımıza seçime girerek AKP’nin tek başına iktidar olmasını
engelledik. 31 Mart seçimlerindeki tutumumuzla AKP-MHP’nin
büyükşehirleri kaybetmesini sağladık. Muhalefetle, Türkiye’deki
demokrasi güçleriyle hareket etme tutumunda yeni dönemde de bir
değişiklik yok. Ama CHP’ye, Altılı Masa’ya angaje olmakla çok
suçlandık, eleştirildik. Seçmenimizin eleştirilerini bir kenara
koyup siyaset yürütemeyiz. Sonuç olarak ne sadece Kürtlerin partisi
olacağız ne de Türkiye partisi olma siyasetinden geri adım
atacağız.”
Yöneticiler HEDEP’in özünün HDP fikriyatı olduğunun altını
çiziyor. Ancak yapılan konuşmalardan HEDEP’in bundan sonraki
süreçte tecrit başta olmak üzere Kürt sorunu merkezli konuları daha
sık gündeme taşıyacağı görülüyor. Bir parti yöneticisi “Rojava,
tecrit gibi gündem başlıklarımızı yeterince söylemediğimiz için
geleneksel tabanı kaybetmeye başladık” sözleriyle bunu doğrularken
bir başka partili bu tutumda AK Parti’nin 2023 seçimlerinde
Meclis’e taşıdığı HÜDA-PAR’ın büyüme potansiyelinin yarattığı
endişenin de etkili olduğunu söylüyor.
HEDEP’in yeni dönem siyasetinde ilk sınav 5.5 ay sonra yapılacak
yerel seçimler olacak. HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan
konuşmasında, “Kayyım atanan tüm belediyeleri geri alma ve
Türkiye’nin her bölgesinden belediye kazanma” hedefi koydu. Parti
yönetiminden bazı isimler ise bu hedefe AK Parti’nin son yerel
seçimlerde kazandığı Şırnak, Muş, Ağrı ve Bitlis belediye
başkanlıkları ile yine AK Parti’deki 30 kadar belde, ilçe
belediyesini kazanma” iddiasını ekledi. Ancak başta İstanbul ve
Ankara olmak üzere batı illerindeki tutumla ilgili henüz karar
verilmiş değil.
Edinilen bilgiye göre HEDEP kasım ayı içinde geniş bir yerel
seçim konferansı yapılacak. Bu konferansta değerlendirmeler
alındıktan sonra uygulanacak politikaya yeni
MYK karar verecek.