Hekimler yurt çapında iş bıraktı

Sağlık sistemini protesto eden sağlık emekçileri, Türkiye'nin dört bir yanında iş bıraktı. Sağlıkçılar, sistemin toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini aldığını vurguladı.

Abone ol

DUVAR - Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) grev kararı doğrultusunda Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), İstanbul Tabip Odası, Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) ve Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası ülke genelinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Sağlık sistemiyle, ücret politikalarıyla ve çalışma koşullarıyla ilgili sorunlarını olduğunu dile getiren hekimler, yaptıkları basın açıklamalarıyla seslerini duyurmaya çalışıyor. 

TTB'nin çağrısıyla İstanbul'un birçok hastanesinde eylem yapıldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastane'sinde iş bırakan sağlık emekçileri hastane içinde bir araya geldi. İş bırakma eylemine katılımın yoğun olduğu hastanede sağlık emekçilerine hastalar ve hasta yakınları da alkışlarla destek verdi.



'MAĞDUR OLMAYALIM İSTİYORUZ'

İstanbul Tabip Odası'ndan Prof. Dr. Bülent İnal, etrafta toplanan hasta ve hasta yakınlarına “ne sizlerin mağdur olmasını istiyoruz ne de kendimiz mağdur olalım istiyoruz” diye seslendi.

İnan, taleplerini şöyle sıraladı:

- İnsanca yaşayabileceğimiz, insanca geçinebileceğimiz, emekliliğe yansıyan temel ücret, 7 bin 200 ek gösterge ve pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı istiyoruz.

-Performans sisteminin kaldırılmasını, döner sermaye uygulamasına son verilmesini, sabit maaşımızın bunlara muhtaç etmeyecek, emekliliğe yansıyacak şekilde düzenlenmesi istiyoruz.

-Çalışma koşullarımızın iyileştirilmesini ve insanca çalışma süreleri; güvenli, sağlıklı çalışma ortamları; Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası, sağlıkta şiddete karşı etkin ve etkili yasa istiyoruz.

-Mevcut 5 dakikada bir muayene dayatmasına son verilmesini; randevuların hastalarımıza en az 20 dakika ayırabileceğimiz şekilde düzenlenmesini istiyoruz.

-Toplumun geniş kesimlerinin sağlık hizmeti ihtiyacı da hekimlerin özlük hakları da ancak kamusal sağlık politikalarıyla teminat altına alınabilir. İş güvencemiz/gelir güvencemiz/mesleki bağımsızlığımız için kamusal sağlık sistemi istiyoruz.

-Sağlık, piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez! Şehir hastanelerinin kamulaştırılmasını, özel hastanelere değil kamu hastanelerine bütçe ayrılmasını, özel hastanelerde aşırı çalıştırılmaya ve ciro baskısına son verilmesini istiyoruz.

-Tüm asistanların emeklerinin karşılığını aldığı; çekirdek eğitim müfredatına uygun, asistan hekimlerin tüm süreçlerde söz sahibi olduğu nitelikli uzmanlık eğitimi almasını ve eğitim dışı işlerde çalıştırılmamasını istiyoruz.

-Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin geri çekilmesini, topluma dayalı ve bölge/nüfus tabanlı, kamuya ait binalarda kamu çalışanlarından oluşan eksiksiz bir ekiple koruyucu sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlayacak birinci basamak sağlık örgütlenmesi istiyoruz.

-İşyeri hekimliği alanında OSGB ve benzeri özelleştirmeye son verilmesini; işyeri hekimlerinin çalışma saatleri, atama ve ücretlendirmeleri konusunda tabip odalarının yetkili olmasını istiyoruz.

-KHK ve güvenlik soruşturmaları ile hukuksuzca işinden alı konulmuş tüm sağlık çalışanlarının derhal işlerine başlatılmasını istiyoruz.



EROL: MÜTEAHİTLERE DEĞİL SAĞLIK EMEKÇİLERE KAYNAK AYIRIN

SES İşyeri Temsilcisi Aydın Erol, sağlık emekçilerinin yıllardır hastanelerinin bütün eksiklerini ekip olarak kapattıklarını söyledi. Hastanelerdeki eksiklerin artık peçeteye, tuvalet kağıdına ve hatta çöp poşetine kadar vardığını söyledi. Sağlık emekçilerinin bir bütün olarak her türlü olumsuzluğa rağmen nitelikli sağlık hizmeti vermeye devam ettiklerini belirten Erol, sözlerine şöyle devam etti: “Biz diğer meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte son önergenin sağlık emekçilerinin tümünü, yani hekiminden hemşiresine, güvenlik görevlisinden hasta bakıcısına, veri giriş elemanından temizlik elemanı ne kadar herkesi kapsayacak şekilde, insanca yaşanacak bir ücretle Meclis'ten geçmesini istiyorduk. Biz bütün eksikleri tamamlayan sağlık emekçileriyiz. Sağlıkta dönüşüm dediğiniz bu ucube sistemde hastaneleri özelleştiriyorsunuz. Şehir hastanelerine ve onları yapan müteahhitlere sağlık kaynaklarını aktarıyorsunuz. Beşli çete olarak bilinen müteahhitlere kaynakları aktarırken sağlık emekçilerini açlığa, yoksulluğa mahkum ediyorsunuz. Buna itiraz ediyoruz. Bu sağlık emekçilerinin iyileştirilmesi için bu kaynaklarını harcayın. Gerinemiyoruz diyoruz, şiddete maruz bırakılıyoruz. Sağlıkta yaşanan şiddetle ilgili etkili bir yasanın çıkarılmasını istiyoruz ve Meclis'te konuşan, televizyonlara çıkan siyasetçilerin sağlık emekçilerine hedef göstermekten vazgeçmelerini istiyoruz. Yeter artık mobbing bitsin, iş güvenliğimiz sağlansın istiyoruz.”



'SAĞLIK EMEKÇİSİ PERİŞAN'

İstanbul Tabip Odası'ndan Dr. Osman Öztürk, “Bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında g(ö)revdeyiz. Neye karşı, niçin g(ö)revdeyiz? Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza ve halkın sağlık haklarına sahip çıkmak için g(ö)revdeyiz. Bu ülkede 20 yıldır sağlık reformu yaptık diyorlar; hasta perişan, hekim perişan, sağlık çalışanı perişan. Yerin dibine batsın bu sağlık reformunuz. Ama biz buna 20 yıldır boyun eğmedik, bugün de boyun eğmiyoruz. Tüm Türkiye’de sesimizi duyuracağız ve hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz" dedi.

İZMİR: İNSANCA YAŞAYACAK TEMEL ÜCRET İSTİYORUZ

Yeşilyurt Devlet Hastanesi, Ege ve Dokuz Eylül Üniversite Hastaneleri, Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi başta olmak üzere bir çok hastanede bir araya gelen İzmir Sağlık Platformu üyesi sağlık emekçileri hastanelerde basın açıklaması yaparken, Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde toplanan sağlık emekçileri, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yürüyüş düzenledi. "Oyalama değil hakkımızı istiyoruz, yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşayacak temel ücret istiyoruz" yazılı pankart taşınan yürüyüşte sık sık “Sağlık ekip işidir", "Bakan Fahrettin ve bizi kahrettin" ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından açıklama yapan İzmir Tabip Odası Yöneticisi Zeynep Altın, iktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini aldığını ve bu sistemin yürütülmesinin olanaksızlaştığını vurguladı.

'MEVCUT SAĞLIK SİSTEMİ TOPLUM SAĞLIĞINI KORUMAK YERİNE RİSKE ATIYOR'

Korona virüsü salgınının mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde gösterdiğini ifade eden Altın, “Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler” dedi.

'TALEPLER YERİNE GETİRİLİNCEYE KADAR EYLEMLER SÜRECEK'

Sağlık emekçilerinin salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakıldığını belirten Altın, “Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir” diye konuştu.

Ekonominin de sağlık gibi iflas ettiğini ve maaşlarının açlık sınırının dahi altında olduğunu söyleyen Altın, sağlıkta özelleştirmeci, hastaneleri satan politikalara karşı bu uyarı grevinin nedenlerini ise şu maddelerle dile getirdi:

- Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir.

- Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir.

- Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir.

- Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir.

- Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir.

- Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.

Sağlık emekçileri son olarak talepleri yerine getirilinceye kadar eylemlerinin süreceğini de belirtti.

DENİZLİ: TALEPLERİMİZ KABUL EDİLMEDİĞİ SÜRECE EYLEMLERİMİZ DEVAM EDECEK

Denizli Tabip Odası, iş bırakma eylemi yaparak kentte bulunan üç ayrı hastaneden iktidara seslendi. Denizli Tabip Odası Başkanı Hakan Rıza Erbay “Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir” dedi.

Basın açıklamasına Denizli Tabip Odası, Denizli Eczacı Odası, Denizli Diş Hekimleri Odası, Denizli Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Denizli Aile Hekimleri Derneği, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası katıldı. Denizli Tabip Odası Başkanı Hakan Rıza Erbay, hekimlerle Denizli Devlet Hastanesi’nde basın açıklaması yaparak taleplerinin kabul edilmesini istedi.

Denizli Tabip Odası Başkanı Hakan Rıza Erbay, taleplerinin kabul edilmesini istedi.

‘BAKANLIK SALGINI DEĞİL, ALGIYI YÖNETTİ’

İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin toplum sağlığı için artık önemli bir risk olduğunu belirten Erbay, sağlık emekçilerinin salgın döneminde işsizlik, işten atılma ve yoksullukla karşı karşıya kaldığını söyledi. Sağlık çalışanlarının istifa etmesine, emekli olmasına ve yurtdışına göç etmesine dikkat çeken Erbay, Sağlık Bakanlığı’nın pandemide salgını değil, algıyı yönettiğini vurguladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sağlık çalışanlarının sorunlarına kulak tıkadığını vurgulayan Erbay, artık Bakan Koca’nın vereceği en iyi cevabın istifa etmek olacağını vurguladı. Yapılan grevin emeğe, geleceğe, halkın sağlık hakkına sahip çıkıldığını gösteren bir uyarı olduğunu söyleyen Erbay “Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir” şeklinde konuştu.

KOCAELİ’DE HEKİMLER YAĞMUR ALTINDA İSYAN ETTİ

Kocaeli’deki hekimler, Kocaeli Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı doktorlar adına Kocaeli Tabip Odası Başkanı Ömer Ardaman gerçekleştirdi. Ardaman, iktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini aldığını belirterek, “Korona virüsü salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur” dedi.

Kocaeli’deki hekimler, Kocaeli Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Halkın sağlığını tehlikeye atan sağlık sisteminin yürütücülerinin, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımadığını ifade eden Ardaman, “Salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir” diye konuştu. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının altına düştüğünü söyleyen Ardaman, “Bunun örneği, gelirler ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir” dedi. Ardaman ekonominin de sağlık gibi istifa ettiğini vurguladı.

ÇORUM: ARTIK BIÇAK KEMİKTE

Çorum’da Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), üyesi sağlık çalışanları greve giderek basın açıklaması gerçekleştirdi. Türkiye Kamu Sen Çorum İl Temsilciliği’ne bağlı memurlar ise bodro yaktı. Çorum Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, başta ağır çalışma şartları, giderek artan bir şekilde sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını, mesleklerinin ve meslektaşlarının itibarının bilinçsiz uygulamalarla zedelendiği belirtilerek, “Yapılan yerli yersiz şikayetlerle ve açılan davalarla yıpratılmamız, çalışmamız karşılığında hak ettiğimiz geliri kazanmamız ve emeklilik dönemindeki yüksek ücret kayıpları; yarınlara güvenle bakmamıza engel olmaktadır” dendi. KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), tarafından yapılan basın açıklamasında ise, “Uyarıyoruz: Oyalama Değil Hakkımız Olanı İstiyoruz. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri bu çalışma rejimini kabul etmiyoruz, artık bıçak kemikte” ifadeleri kullanıldı. 

Türkiye Kamu Sen Çorum İl Temsilciliği, bordrolarını yaktı. 

Türkiye Kamu Sen Çorum İl Temsilciliği tarafından "ek zam , refah payının alınması, 3600 ek gösterge, seyyanen zam ve kamu çalışanlarının ekonomik kayıplarının telafi edilmesi" taleplerini içeren kitlesel basın açıklaması yapıldı. Kamu Sen’e bağlı memurlar, Saat Kulesi PTT önünde gerçekleştirilen açıklamada bordrolarını yaktı.

DİYARBAKIR: HAKLARIMIZI İSTİYORUZ

Diyarbakır’da TTB ve SES üyeleri özlük haklarının düzenlenmesi için greve gitti. Acil, onkoloji, çocuk ve diyaliz dışındaki polikliniklerde hizmet verilmedi. Dağkapı Meydanı'nda toplanan hekimler ve sağlık çalışanları basın açıklaması yaparak taleplerini dile getirdi. Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, bugünkü grevin uyarı grevi olduğuna dikkat çekti. Çalışma koşullarına, maaşlarına ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek istediklerini belirten Yerlikaya, “Ebe, hemşire, çalışan, hekimleri ayrıştırmaya çalışanlara karşı hep beraberiz, omuz omuza mücadele ediyoruz. Ekonomik krizin bize de yansıttığı koşullarda, biz sağlık emekçileri de geçinemiyoruz. Haklarımızı istiyoruz” dedi. 

Dağkapı Meydanı'nda toplanan hekimler ve sağlık çalışanları basın açıklaması yaparak taleplerini dile getirdi. 

DTO Başkanı Elif Turan, “Bugün gelinen aşamada tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması nedeniyle zor durumdadır. Genç hekimler başta olmak üzere sağlık emekçileri ülkeyi terk etmekte çareyi arıyor. Kamuoyuna yansıdığı gibi ağır çalışma koşulları ve mobbing etkisi ile intiharlar yaşanıyor. Uzun nöbetler sonrası uykusuz kalanlar trafik kazalarında yaşamlarını yitiriyor. Yüzlercemiz pandemi ile mücadelede yaşamını yitirdi. Yüz binlercemiz enfekte oldu. Bu da yetmezmiş gibi yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırının biraz üzerinde kalan düşük aylık gelirler ile hepimiz birden ‘geçinemiyoruz’ demeye başladık. Evet artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Onun için iş bırakarak bu gün alanlara çıkarak uyarıyoruz” diye konuştu. 

İş bırakan hekimler, Köroğlu Devlet Hastanesi önünde bir araya geldi.
BOLU: İKTİDAR SAĞLIK ÇALIŞANLARINA KULAK VERMELİ

Yaklaşık 100 sağlık emekçisi, Köroğlu Devlet Hastanesi önünde bir araya geldi. TTB ve SES adına açıklamayı Serdar Koçyiğit okudu. Sağlık sisteminde soruların köklü çözümü elde edilinceye kadar mücadelenin devam edeceğini belirten Koçyiğit, "Bu eylem ve açıklamalarımız emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. İktidar artık topluma, sağlık çalışanlarına kulak vermelidir. İktidar bilmelidir ki, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin söyleyecek sözü, bu sistemi değiştirecek gücü vardır" dedi. (İZMİR/YURT HABERLER)