Hepimiz için hak, hukuk ve adalet!
Artık işkence ve kötü muamelenin son bulduğu, sorumluların cezasızlık zırhından yararlanamadığı yıllar gelsin. Bugün Berke ve Perit’in ailelerine, okullarına, arkadaşlarına kavuştuğu bir gün olsun.
Zafer Kıraç*
Kazanılmış hakların kayıplarıyla dolu bir yılı daha arkamızda bıraktık. Benim daha çok çalışma yaptığım kapalı kurumlarda ve özelikle hapishanelerde kötü muamele ve işkence boyutuna varan uygulamalar artık hepimizin bildiği bir gerçeklik. Ruh sağlığı hastanelerindeyse çok fazla bir iyileşme yok. Bağımsız izleme yapamadığımız için çok fazla bir şey söyleme şansımız da yok. Ama hizmet alanlardan aldığımız geri dönüşler hiç sağlıklı değil.
Gazete Duvar iyi bir çalışma yaparak, "2021'e veda ederken: İnsan hakları gündeminde yaşananlar" başlığı altında 2021'de yaşanan hak ihlalleri ve bu ihlallere karşı verilen mücadelelerle dolu insan hakları gündemini burada önümüze koydu. Her biri mutlaka gündem olması, takip edilmesi ve mücadele edilmesi gereken önemli başlıklar.
Yılın son günü bir başlık daha eklendi. 2021 Yılı Baskı ve Tehdit Yöntemleriyle İfade Alma, Mülakat Yapma, Ajanlaştırma ve Kaçırma Olaylarıyla İlgili Özel Rapor yayınlandı. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi yaptığı açıklamayla, 2021 yılının ilk on bir ayı içerisinde toplamda en az 144 kişinin kaçırma, ajanlaştırma ve tehdide maruz kaldığını belirtti. Haber olarak medyada pek yer almaması üzücü ama oldukça önemli bir açıklama. Otoriterleşen yönetimlerin çokça başvurdukları bir yöntem ve bedeli çok ağır olan bir insan hakları ihlali. Bir suç bu.
Buraya raporun basın açıklamasından bir bölümü aldım. İHD’ye başvuru yapanların ifadeleri, özelikle cezaevlerindeki mahpusların ve mültecilerin baskı ve tehdit yöntemleriyle korkutulmaya çalışıldığının ifade edildiği bölümler çok çarpıcı. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
"İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi Dokümantasyon Birimi’nin verileri, 2021 yılı Ocak-Kasım ayları içerisinde en az 13 kişinin kaçılarak ajanlık teklifine ya da tehdide maruz bırakıldığını ve bu kişilerin herhangi bir işlem yapılmadan serbest bırakıldığını belirlemiştir. Yine aynı şekilde, en az 66 kişinin ise gözaltı yerlerinde (bir kısmı hapishanelerde) veya gözaltı yerleri dışındaki alanlarda ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını ortaya koymuştur. Benzer şekilde, büyük bölümü kolluk kuvvetleri tarafından olmak üzere en az 65 kişinin tehdit edildikleri belirlenmiştir. Tehdit edilen kişilerden 12’si sosyal medya üzerinden tehdit edildiğini belirtmiştir. Sosyal medya yoluyla yapılan tehditlerin çoğunlukla siyasi parti çalışanlarına, üniversite öğrencilerine ve medya emekçilerine yönelik olduğu görülmektedir. Azınlık grup üyeleri de azınlık kimlikleri sebebiyle bu tehditlerin çok sık olarak yaşamaktadırlar. Maalesef bazı durumlarda 18 yaşından küçük çocukların da kolluk kuvvetleri tarafından tehdit edildiklerine dair veriler bulunmaktadır. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi Dokümantasyon Birimi’nin verileri, 2021 yılının ilk on bir ayı içerisinde toplamda en az 144 kişinin kaçırma, ajanlaştırma ve tehdide maruz kaldığını belirlemektedir."
İnsan Hakları Derneği’nin rapora emek veren çalışanları, hem mağdurların savcılığa ve insan hak ve özgürlükleri konusunda faaliyet yürüten kurumlara başvuru yapmaktan çekinmeleri hem de yapacakları başvuruların sonuçsuz kalacağına ilişkin algılarından dolayı gerçek sayılara ulaşmakta güçlük çektiklerini söylüyorlar.
"Buna karşın, elimizdeki kısıtlı veriler bile bu alandaki ihlallerin günbegün arttığını ve şikayetlerin etkili bir şekilde soruşturulup nihayete erdirilmemesi sebebiyle bu alandaki hak ihlallerinin durmadan devam ettiğini açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Buna karşın, 2021 yılının ocak ayında Gökhan Güneş’in İstanbul’da kaçırılıp işkence edildikten beş gün sonra serbest bırakılması kamuoyu baskısının sonuç verdiğini göstermiştir. Ayrıca 29 Aralık 2020 günü Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit‘in kızının, derneğimizin ve Cumartesi Anneleri’nin çabaları sonucu oluşan kamuoyu baskısı sonuç vermiş, 13 Eylül 2021 günü Küçüközyiğit’in Ankara Sincan Cezaevi’nde olduğu öğrenilmiştir. Küçüközyiğit’in yaklaşık sekiz buçuk aylık işkenceden sonra serbest bırakılması bu alandaki çabaların boşa gitmediğini göstermiştir. Her iki vaka ile ilgili İHD’nin uluslararası başvuruları da olmuştur. Ancak Ağustos 2019’dan beri kaçırılarak kaybedilen Yusuf Bilge Tunç’un akıbeti halen bilinmemektedir."
Baskı yöntemlerinin genelde öğrencilere, siyasi parti üyelerine/aktivistlerine, basın emekçilerine, mahpuslara veya mahpus ailelerine karşı uygulandığı görülüyor.
"Bu baskılar çoğunlukla kendini istihbaratçı olarak tanıtan kolluk kuvvetlerince veya infaz koruma memurları ve güvenlik korucuları (geçici köy korucusu) tarafından gerçekleştirilmektedir. Neredeyse tamamı resmi görevli olan bu kişiler, ellerindeki devlet gücü vasıtasıyla bireylerin özel hayatına ilişkin bilgilere ulaşmakta ve bu bilgileri kullanarak kişilerin hassasiyetlerini istismar etmektedirler. Aşağıda örneklerini göreceğiniz üzere, mağdurlar özel hayatlarındaki bilgiler de kullanılarak ve yardım edilecekleri vaadiyle ikna edilmeye çalışılmakta, çoğu durumda da tehdit yoluyla ajanlaştırılmaya (muhbirleştirilmeye) çalışılmakta ve kişilere psikolojik işkence yapılmaktadırlar. Kişileri tutuklanmakla, kaçırılmakla, ölümle veya işkenceyle tehdit edilmekte ve yasa dışı ajanlığa zorlamaktadırlar. Bazı durumlarda kişiler aile üyeleri, çevreleri ya da tutuklu bulunan yakınları ile tehdit edilmektedir. Tehditler çoğunlukla defalarca tekrar edilmekte; kişilerin sosyal ve psikolojik iyi oluşları olumsuz yönde etkilenmeye çalışılmaktadır."
Raporda yer alan iki örnek vakaya yer vermemde yarar var:
“25 Mart 2021’de Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan K.H.’nın infaz koruma memurları tarafından cezaevi müdürü ile görüşme gerçekleştirileceği beyanıyla, bulunduğu koğuştan alınarak götürüldüğü odada kendini istihbaratçı olarak tanıtan üç kişi tarafından ajanlık dayatmasına maruz kaldığı iddia edildi. Tutuklu ailelerinden edinilen bilgilere göre, Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan K.H. müdürle görüşüleceği gerekçesiyle infaz koruma memurları tarafından bir odaya götürülerek, kendini istihbaratçı olarak tanıtan 3 kişi tarafından ajanlık dayatmasına maruz bırakıldı. Söz konusu 3 kişinin, kendilerine yardım etmesi halinde tutuklu K. H.’ye “Bizde sana yardımcı oluruz” şeklinde beyanlarda bulunduğu ifade edildi. Ajanlık dayatmasını kabul etmeyen tutuklu K. H.’nin, odayı terk ettiği ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi.”
"28 Ocak 2021’de basında yer alan haberlerden, A. R. isimli Suriye vatandaşı bir mültecinin eksik evrak gerekçesiyle çağrıldığı Mardin İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nde kendilerini istihbaratçı olarak tanıtan 2 kişi tarafından ajan olmaya zorlandığı öğrenildi. Haberde bunu kabul etmemesine rağmen A. R.’nin daha sonra tekrar arandığı ve sınır dışı edilmekle tehdit edildiği belirtildi.”
İnsan Hakları Derneği devletin cezasızlık politikasının son bulması ve bu tür vakalarda sorumluluğu bulunan faillerin cezalandırılması amacıyla birçok girişimde bulunuyor. Fakat altını çizdikleri bir problemi şöyle dile getiriyorlar ‘Derneğimize yapılan başvurular derneğimiz tarafından İçişleri Bakanlığı’na, Kolluk Gözetim Komisyonu’na ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na bildirilmekte buna karşın etkili bir soruşturmanın halen yapılmadığı görülmektedir.’
İnsan haklarında her gelen yıl geçmiş suçları, işkenceleri, kötü muamele uygulamalarını da beraberinde taşır. Çünkü işkence ve kötü muamele unutulmaz, affedilmez bir insanlık suçudur. İşkence ve kötü muamele yapanlar cezalandırılmadığı sürece yenilerini yaşamamız kaçınılmazdır.
Daha iki gün önce Kandıra Cezaevi'nde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in, aynı hapishanedeki tecavüz ve sistematik işkence dosyasına ilişkin takipsizlik kararı verildi. Yani yine bir cezasızlıkla karşı karşıyayız.
Avukat Eren Keskin “Bu dosyada kararı veren savcı hem hukuk tekniğinden hem kendi vicdanından hem de insan olarak vicdandan yoksundur. O kadar çok delil var ki bu dosyada. Garibe’nin erkek kardeşiyle yaptığı Kürtçe konuşma tercümesi yapılmış burada. Garibe isyan etmiş ağabeyine. Ama buna rağmen Garibe ısrarla anlatıyor yaşadıklarını. Buna rağmen bunlar değerlendirilmiyor, yok sayılıyor. Bizden gizlenen kamera görüntülerinde Garibe'nin yerlerde sürüklendiği yazılmamış” diyor.
İşkence ve kötü muamele yapan devletin personelidir ve bu ülkenin en büyük sorunu cezasızlıktır. Devlet görevlileri büyük oranda cezalandırılmazlar, hatta ve ne yazık ki kimi zamanda ödüllendirilirler. Bu söylediklerimin örnekleri çok fazladır, aklımızda ve vicdanımızda yerlerini alırlar. Unutulmayacaktır ve mutlaka adalet yerine gelecek ve hukuk önünde hesap sorulacaktır.
Bugün önemli bir gün ve aklımız mahkemede olacak. Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve hocalarının ve tüm bileşenlerinin direnişinde ikisi tutuklu 14 öğrenciye açılan davanın ilk duruşması 7 Ocak 2022 saat 09.30’da İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Berke Gök ve Perit Özen için açıklama yapan hak örgütleri açıklama yaptılar:
"Berke ve Perit’in acilen serbest bırakılmasını ve yargılanan tüm öğrencilerin siyasi baskıdan azade bir şekilde adil yargılanmasını talep ediyoruz.
Bu keyfi tutuklamaların öğrenci hareketini bastırmak, öğrencileri yıldırmak ve korkutmak için bir araç olarak kullanıldığının farkındayız. Uluslararası sözleşmelerle ve anayasayla güvence altına alınan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak suç değildir.
Özerk, özgür, demokratik ve eşit koşullarda bir kampüs hayatı için mücadele eden öğrencilerden Berke ve Perit’in acilen serbest bırakılmasını ve yargılanan tüm öğrencilerin siyasi baskıdan azade bir şekilde adil yargılanmasını talep ediyoruz."
Artık işkence ve kötü muamelenin son bulduğu, sorumluların cezasızlık zırhından yararlanamadığı yıllar gelsin.
Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün hasta mahpuslara, sağlıklı yaşam hakları onlardan esirgenmeyerek tahliye yolunun açıldığı bir yıl olsun.
Sevgili Osman Kavala ve bütün siyasi düşünceleri nedeniyle haksızlığa uğrayan mahpusların özgür olduğu bir yıl olsun.
Bugün Berke ve Perit’in ailelerine, okullarına, arkadaşlarına kavuştuğu bir gün olsun.
*İnsan Hakları Çalışanı