Herkes görünmek ister

Merve Göntem'in ilk romanı Kurumuş Yeşil Bitkiler, Yitik Ülke Yayınları tarafından yayımlandı. Göntem, gözlem gücü, görünme ihtiyacı, aralara serpiştirilmiş zekâ parıltıları, kara mizaha olan yatkınlık, potansiyel bir yetenek ve bolca öfkeyle dolu, sık sık yol ve yöntem değiştiren bir metin olan Kurumuş Yeşil Bitkiler'de yolunu arıyor.

Abone ol

Giray Kemer giraykemer@gmail.com

Merve Göntem genç, hevesli ve çok yetenekli bir yazar. Sinema televizyon eğitimi aldığı, setlerde çok erken yaşlarından itibaren çalışmaya başladığı için keskin bir gözü ve tespit yeteneği var. İnanıyorum ki bu yetenekleri onu, özellikle dijital platformların yaygınlaşmasıyla dizi ve film sektörlerinde daha da başarılı kılacak. Tecrübe kazandıkça keskinleştireceği yeteneğiyle birçok başarılı işin altında imzasını göreceğiz.

SİX FEET UNDER ÇAĞRIŞIMI

İlk kitabı Kurumuş Yeşil Bitkiler’e sık sık rotasını değiştiren biraz kafası karışık bir yol hikâyesi diyebiliriz. Metin bir ölüm sahnesiyle açıldığından olsa gerek, okurda Six Feet Under çağrışımı yaratıyor. Merve Göntem bazı popüler yazarlar gibi diziden bir aforizmayı kendisi yazmış gibi lanse etmediği için doğrudan kullandığı epigraf da pekala bize bunu çağrıştırmış olabilir. Ayrıca dizinin başrolü Nate’in beş sezon boyunca sık sık gördüğümüz sabah koşularını anımsatan ve metin boyunca sıklaşıp seyrekleşse de bir şekilde hep etrafımızda dolanan koşu sahneleri bu benzerliği daha da arttırıyor.

Metin, bu Six Feet Undervari ölüm girizgâhının ardından gerçekten başlıyor ve bize klasik bir orta sınıf Türk ailesinin 'aşırı acıklı hikâyesi'ni anlatıyor. Buz gibi bir anne, sorumsuz ama sevimli alkolik bir baba, civardaki bir takım zararı yalnızca kendine olan müptezeller, şimdilik masum bir kardeş, zikirmatik bağımlısı bir anneanne… Edebiyatın sevdiği türden, 'görünmez olmak isteyenlere büyük saygı duyulan' bir ev bu.

Bu noktada Merve Göntem’in en başta bahsettiğim eğitim ve iş tecrübelerinden gelen gözlem yeteneğinin üzerinde durmak gerektiği kanısındayım. Özellikle televizyon ve sosyal medyaya dair metin boyunca da devam eden eleştirel tespitleri son derece başarılı. Odanın boyasını çiğköfteci dükkânına yahut gidilen bir yazlığın mutfağını dizi karakterinin odasına benzetmesi bir yandan gülümsetirken bir yandan takdir uyandırıyor.

Kurumuş Yeşil Bitkiler, Merve Göntem, 76 syf., Yitik Ülke Yayınları, 2019.

İLK KİTAP ÜRKEKLİĞİ VE KIVRAK ZEKA 

Yol üzerindeki duraklardan bir diğeri de başkarakteri Defne’ye yaptırdığı yarı amatör meslekler. Bilardoculuğu izleyen korsan kitapçılık Defne’nin hayatının rotasını oluştururken Kurumuş Yeşil Bitkiler’e de yeni yollar açıyor. İlk kitaplarda pek de yabancısı olmadığımız metin içinde metin, yazma ve yazarlıkla hesaplaşma halleri karşımıza çıkıyor. Göntem’in birinci tekille yazan her yazarın kaderi olan “o gerçekten sen misin”lerden kaçmak için peşin bölümler eklediğini görüyoruz metnine. Okuru bu kadar düşünmek belli noktalarda metnin geneline bir ilk kitap ürkekliği verse de kıvrak zekâsı ve kara mizah anlayışıyla üstesinden geliyor bu durumun.

İNTİKAM İÇİN Mİ YAZILIR? 

Edebiyat dünyasının en eski tartışma konularından birini sorup kendince cevaplar arıyor Göntem. İntikam için mi yazılır? 17 yaşında intihar ettirdiği karakteri aracılığıyla da bir nevi cevap veriyor. Metnin genelinde intikam duygusunun sessiz çığlığını, yoğun öfkesini görüyoruz. Görünmez bir ailenin ardına gizlese de herkesin görünmek istediği gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

Kurumuş Yeşil Bitkiler’de göze çarpan bir diğer husus özellikle Gezi kuşağı gençliğinde vicdanlı, hakkaniyetli kim varsa yazdıklarının bir yerinde illa ki lafın öldürülen çocuklara, patlamalara, hak ihlallerine, kentsel dönüşüme, sürüp giden değişime ve bu değişimin hiç de iyi olmadığına gelmesi. Bunu bir vicdan yoklaması olarak alıp tarafını belli etme ihtiyacı olarak okumak pekâlâ mümkün ama gencecik bir yazara dahi eski ne güzeldi hissini uyandırmak yaşadığımız genel pesimizmi gösteriyor diye düşünüyorum.

'BABA BEN KRAL OLMAK İSTEMİYORUM'

Hülasa Merve Göntem; gözlem gücü, görünme ihtiyacı, aralara serpiştirilmiş zekâ parıltıları, kara mizaha olan yatkınlık, potansiyel bir yetenek ve bolca öfkeyle dolu, sık sık yol ve yöntem değiştiren, Serdar abili, Ayselli ve Güllülü kısımlarla acı bir tebessüm ettirip “Baba ben kral olmak istemiyorum” diyerek yürek burkan, kafasından öpülmek isteyen bir genç kadını anlatırken romantizmin doruklarına ulaştırıp, kendine yakalanmayı sağlayan, bel altı vuran bir kardeş kavgasıyla yerin dibine sokan, elefonun en olmadık yerde çaldığı, mailin en usturupsuz yerde okunduğu; sürekli kafamızı meşgul eden yan etkenler yüzünden katıksız acı çekmeye bile vaktimizin olmadığını anlatan, hayat hiçbir yerde saf değil, diyen bazen yavaş bazen hızla koşan bir metin olan Kurumuş Yeşil Bitkiler’de yolunu arıyor.