Rusya’nın çatışmaksızın Herson’dan çekilmesi Ukrayna’ya ummadığı
bir zaferi barut kokan bir tepside sundu. Aylardır bu toprakları
savunmak için Rusların nükleer silah bile kullanabileceği
senaryolarıyla yatıp kalkan dünya afalladı.
Kararın askeri gerekçeleri makul gelebilir. 22 Ekim’den itibaren
sivillerin Dinyeper nehrinin batı yakasından doğuya tahliye
edilmesi savaşın yeni çarı General Sergey Surovikin’in güçlü bir
savunmaya hazırlandığı çıkarımına yol açmıştı. 115 bin sivilin
ardından askerler de çekilince herkes ters köşe. Belki de
cesaretiyle namlı Surovikin’in Rus güçlerinin komutanlığına
getirilmesi bu türden bir çekilmeyi yürütmek içindi.
Ukrayna ordusunu 2014’ten beri bugünlere hazırlayan NATO
müttefikleri, Ukraynalıların canı ve malı pahasına müzakereyle
çözüm yolunu mayınlıyordu. Ve yeni ve etkili silahlarla Ukrayna
ordusunu savunmadan saldırıya geçirmeyi başarmışlardı. Ukrayna
ordusu ikmal için hayati önemdeki Antonivka köprüsünü HIMARS
füzeleriyle vurmuştu. Kahovka hidroelektrik santralinin baraj
geçidi de hasarlıydı.
Ukrayna Başkanlık Ofisi Danışmanı Mihail Podolyak köprü vurulunca
"İşgalciler nehir boyunca yüzmeyi öğrenmeli” diyerek dalgasını
geçmişti. Dinyeper nehrinin batı yakasında kalan Rus askerlerini
takviye etmek zorlaşmıştı; bölgede kalmaları giderek bir intihar
misyonuna dönüşmüştü. Ayrıca Ruslar ciddi ciddi barajın Ukrayna
tarafından yıkılması ihtimalini konuşuyordu.
Surovikin bu acı gerçeğin gereğini yapabilecek generaldi. Kararın
önceden Kremlin’de alındığına inananlar da var, Putin’in
nihayetinde sahadaki gerçek durumu aktarabilen bir generale kulak
verdiğini düşünenler de. Batılı mecralarda günlerce çekilmenin
düşmanı kandırıp tuzağa çekme planı olup olmadığı tartışıldı.
Köprünün kalanını da Rusya yıktığına göre bu soru yanıtını bulmuş
sayılabilir.
Halbuki Rus stratejisi Kırım’ı savunmak için cephe hattını
Herson’da kurmayı öngörüyordu. Bütün cepheleri tahkim için kısmi
seferberliğe de gidildi. Nükleer silahlara gönderme yaparak
caydırıcılık inşa etme çabasını da buna eklemek gerekiyor. Herson
bütün bu stratejideki çöküşü temsil ediyor!
PUTİN NE YAPACAK?
Fakat siyaseten bu çekilmenin izahı o kadar kolay olmayabilir.
Eğer savaşı bitirmeye yönelik ABD ile bir pazarlık yoksa Kremlin’in
hesabına küçük düşmekten başka bir pay çıkmıyor. Bir tarafta
şahinler hop oturup hop kalkarken diğer tarafta Çeçen lider Ramzan
Kadirov ve Wagner'in patronu Yevgeni Prigojin gibi isimler
Surovikin’e hak veriyor. Askerlerin hayatını ve ordunun harp
kapasitesini koruduğunu düşünüyorlar. Kremlin’in temel bütün
politikalarına payanda olmuş Komünist Partisi’nden başlamak üzere
Rus siyasi çevrelerinde bunu tartışmak isteyenler de çıkıyor.
Gazeteci Emre Köse’nin aktarımlarından özetlersek çekilmeye dair
tepkiler çift yönlü: Bir tarafta “Acı bir utanç”, “SSCB’nin
dağılmasından bu yana en büyük hezimet”, “Rusya’nın vatansever ve
nükleer sosyal katmanına lezzetli bir tükürük” ve “Stalingrad da
teslim edilebilirdi” diyenler var. Diğer tarafta “Askeri stratejide
çok hata yapıldı, Herson’dan çekilme tek doğru karar”, “Askeri bir
zorunluluk” savunmasını yapanlar.
Dinyeper nehrinin batı yakasında tutunmak imkansız hale geldiği
halde neden referanduma gidilerek Herson Rusya toprağı ilan edildi?
Ciddi bir öngörüsüzlük ve değerlendirme hatası yok mu? Sonuçta
“Ukrayna’da özel operasyon yürütüyorum” demek kaçamağı olan bir
yoldu. Bir noktadan sonra çekilmek mutlak bir hezimet sayılmazdı.
İlhaktan sonra mesele boyut değiştirdi: İlhak edilen topraklar
artık Rus toprağı sayıldığına göre ne pahasına olursa olsun
savunulacaktı! Şimdi yeni anayasal çerçeveye göre Herson olbastının
merkezi dahil batı kesimi işgal altına girmiş oldu! Gerçi ilhak
edilen bölgelerin sınırlarına dair belirsiz bir tutum
benimsenmişti. Ukrayna’nın idari sınırları mı esas alınacaktı yoksa
‘kurtarılmış’ alan mı? Bunu bilerek muallakta bırakmışlardı. Fakat
neticede Herson gitti, referanduma katılmış Hersonlular evlerinden
edildi. Nereden baksan tutarsızlık. Eylülde ilhak edilen dört bölge
için “Sonsuza kadar Rusya’ya ait olacak” diyen Rusya lideri
Vladimir Putin şimdi ne yapacak? Dinyeper nehrinin sınır olduğu bir
harita üzerinden pazarlık mı arayacak yoksa nehrin doğu tarafını
iyice tahkim ettikten sonra yeniden cephe mi açacak?
BATI NE YAPACAK?
Bunu belirleyecek olan sadece Rusya değil. Karşı tarafın ne
istediği de önemli. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski sıranın
Donbas ve Kırım’a da geleceğini söyledi. Kısa vadedeki öngörü şu:
Yeni silahlar sayesinde doğu yakasındaki Rus mevzilerini vurmaya
devam edecekler. Rusya’nın bunlara yanıtı da yine Ukrayna’nın
enerji altyapısını çökertmek olacak.
Zelenski şu aşamada “Barışalım” diyemez. Ama Herson’un NATO
içindeki eğilimleri ne yönde etkileyeceğine bakmak
gerekiyor.
Burada tablo karmaşıklaşıyor. Avrupa dayattığı yaptırımlarla
Rusya’dan çok kendini vurdu. Bu yüzden utangaç vaziyette Kiev’e
“barış için topraktan taviz” telkininde bulunanlar artıyor.
Herson’a kadar bu eğilim ivme kazanmıştı. Herson iki yönlü bir etki
bırakabilir: “Ukrayna’nın yenilgisi NATO’nun yenilgisidir”
diyenlerin cesareti şerbetlendi. Beri tarafta Dinyeper’in batısında
olanın doğu yakasında tekranlanmayacağını öngörenlerin kafasında
nehir yeni sınır olarak şekillendi.
Özellikle Avrupa’nın iki büyüğü Fransa ve Almanya, ABD’nin savaşı
kullanarak yaşlı kıtayı pençelemesinden mutsuz. Fransa Dışişleri
Bakanı Catherine Colonna, 12 Kasım’da Le Parisien’e, “Avrupalılar
her Amerikan seçiminde muallakta kalmak istemiyorlarsa daha fazla
özerkliğe giden yolu bulmalıdır” dedi. Stratejik özerklik çağrısı
Fransa’da yükselen dalgayı yansıtıyor.
Almanlar da Çin’i yakın plana alarak Amerikan tasallutundan kaçmaya
çalışıyorlar. Almanya’nın aşağılanmasını sineye çeken Şansölye Olaf
Scholtz, ABD’nin ulusal strateji belgelerinde Rusya’yı “acil
tehdit”, Çin’i “jeopolitik zorluk” olarak belirlediği bir dönemde
Hamburg limanının yüzde 25’ini Çinli Cosco’ya satıp soluğu Pekin’de
aldı. Almanya Kuzey Akım’la Rusya’yla ortaklığı taçlandırırken
Çin’le de ABD’nin istediği türden bir kopuşa yanaşmıyordu. Rus
faslında ABD’ye teslim oldu ama Çin’le ilişkileri feda
edemeyeceğini gösterdi.
ABD’DE ASKERLER BARIŞ, SİVİLLER SAVAŞ DİYOR
Peki Washington’ın aynasında Herson nasıl gözüküyor? Orada da
savaşa mesafeli duran askerlerle savaşı körükleyen siviller
arasındaki klasik kavga nüksediyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik
Danışmanı Jake Sullivan’ın Kiev’e gidip Zelenski’nin nabzını
yoklaması “Acaba Herson’un çatışmadan bırakılması halinde Rusya’ya
fiili ateşkes sözü mü verildi” sorusunu akla getiriyor. Bu,
Rusya’ya mutlak bir hezimet vaat eden çizginin terk edileceği
anlamına geliyor.
New York Times ve CNN’e göre Genelkurmay Başkanı General Mark A.
Milley, Ukrayna’ya savaşa diplomatik yolla son verilmesi yönünde
baskı yapılmasını öneriyor. Milley’in iç görüşmelerde paylaştığı
görüş özetle şöyle: Ukraynalılar sahada elde edebileceği tüm
başarılara ulaştı, zamanın ne getireceği bilinmez, kıştan önce
kazançlarını pazarlık masasında sağlamlaştırmayı
denemeli.
Milley geçen Çarşamba New York Ekonomi Kulübü'ndeki konuşmasında
"Müzakere için bir fırsat doğduğunda, barış erişilebilir olduğunda,
bunu değerlendirin. Anı yakalayın" sözleriyle sivil kanadı ayazda
bıraktı. Milley Rusların işgal altındaki toprakların çoğunda sağlam
hatlar kurduğunu gösteren uydu görüntülerinden bahsedip Herson'dan
çekilmeyi “Daha savunulabilir bir pozisyon oluşturma” amacına
bağladı. Bu şekilde savaşın kazanılamayacağına işaret etmiş
oldu.
Buna karşın Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ulusal Güvenlik
Danışmanı Jake Sullivan müzakere için koşulların olgunlaşmadığını
savunuyor.
Milley’in sözleri üzerine Başkan Joe Biden da kafa karıştırdı. Bir
taraftan “Ukrayna’nın anlaşmaya hazır olup olmadığı konusunda bir
karar çıkar mı göreceğiz” derken diğer taraftan toprak tavizi
konusunda “Bu Ukrayna’ya kalmış. Ukrayna olmadan hiçbir şey olmaz.
Onlara ne yapacaklarını söylemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Sullivan da diplomatik çözüm için Kiev’e baskı yapmadıklarını
savundu.
Bütün bu tartışmalar “Rus Vietnamı” için Amerikan senaryosunda
duraksama yaşatmıyor. Pentagon’un Ukrayna’ya son yardım paketinde
HAWK hava savunma füzeleri, Avenger hava savunma sistemleri,
Stinger füzeleri ve HIMARS mühimmatı var. Yeni paket Kiev’in çok
istediği uzun menzilli MQ-1C Gray Eagle dronlarını içermiyor. ABD
ayrıca Ukrayna için Güney Kore’den 100 bin adet 155 mm’lik obüs
mühimmatı almayı planlıyor. Bu akış masa kurulsa da devam
edebilir.
CNN'e göre üst düzey diplomatik ve ulusal güvenlik yetkililerinin
çoğu Putin'e masada koz vermekten çekiniyor. O yüzden kararı Kiev’e
bırakma eğilimi öne çıkıyor. Aynı zamanda savaşın daha ne kadar
sürdürülebileceği konusunda kaygılar artıyor. Oluşan tabloyu
özetlemeyi Obama döneminin Beyaz Saray danışmanlarından Prof. Dr.
Charles A. Kupchan’a bırakalım:
"Yönetim diplomasi olasılığına ayak parmağını daldırdı. İğneye
iplik geçirmeye çalışıyor. Ukraynalılara ne yapmaları gerektiğini
söylüyor gibi görünmeden diplomasi olasılığını ortaya koymak
istiyorlar. Masayı kuruyorlar ama masaya oturmuyorlar."
Herson’dan çekilme bu tartışmanın neresinde? Kıştan önce bir bahar
havası eser mi? Kim bilir...