Yıldırım Demirören o dönem Beşiktaş'ın başkanlığını yapıyordu.
Serdal Adalı sağ koluydu. Beşiktaş'ın kadrosunu yıldızlarla
doldurma sözünü tutan Demirören Portekiz'in Sporting Lizbon,
Barcelona, Porto ve Inter'de forma giymiş olan müthiş yetenekli
Ricardo Quaresma'yı getirmişti. 25 yaşındaydı o zaman Quaresma. Tam
da ikinci sıçramasını yapabileceği bir yaştaydı. Bu yaşta böyle bir
oyuncunun Türkiye'ye gelmesi gerçekten büyük bir olaydı.
Karşılanması ise İnönü Stadı'nda dopdolu tribünlere karşı
gerçekleşmişti. Daha önce Türkiye böyle bir futbolcu karşılaması
görmemişti. Ancak Beşiktaş'taki ilk iki sezonu öyle çok da parlak
geçmemişti. Hâlâ savruk hâlâ oyun içinde de kopuktu. Katkısı vardı
ama şampiyonluklara yetmemişti. 2011/2012 sezonu sonunda giden
Quaresma, 15/16'da geri geldi.
YİNE FEDA...
Portekizli yıldız dün Beşiktaş'taki kariyerine bir kez daha veda
etti. Bu kararında ailevi nedenler olduğu kadar Beşiktaş'ın içinden
çıkmakta zorlandığı ekonomik darboğaz da var. Beşiktaş'ın bugün
içine düştüğü darboğaz biraz gerilere dönersek Quaresma'nın
transfer edildiği ve kulüp borçlarının arttığı döneme denk geliyor.
Bugünkü Başkan Fikret Orman, Yıldırım Demirören'in kulübü 'borca
soktuğunu' açıklamış, Demirören de bundan iki sene önce verdiği bir
röportajda siyah beyazlı kulüpten 100 milyon TL alacağı olduğunu
söylemişti. Gelişi kulübün ekonomik krize girmesine dolayısıyla
'FEDA' sezonlarının başlamasına neden olan Quaresma ne tesadüftür
ki kulübün ikinci kez yaşadığı ancak dile getirmekten çekindiği
ikinci FEDA döneminin de bir parçası oldu.
Tek başına Quaresma transferinin bu hikayesi bile bir kulübün
aslında yaptığı hatalardan nasıl da ders almadığını gösteren bir
örnek. Quaresma Beşiktaş'tan ikinci kez alacaklarını alamadığı için
ayrılıyor. Daha önce de sözleşmesini fesh ederek kulüpten
ayrılmıştı. Yine aynısı oluyor. Tarih tekerrürden ibaret olabilir
ama hep aynı şeyi yaparak doğru şeye ulaşacağını sanmanın akıllıca
olmadığını söyleyen kişiyi de bu kadar hafife almamak lazımdı.
Siyah beyazlı yönetimin ileride olası muhtemel kötü gidişata
göre plan yapmamış olduğunu gördük. İki sene şampiyon olduktan
sonra bunun sürekli olacağı düşünülerek yapılan harcamalar takımın
bugün gelmiş olduğu durumu başlattı. Bugün takımın düştüğü durumdan
memnun olmayan taraftar da bunun bir parçası. Yönetimin taraftardan
daha da büyük bir sorumluluğu olduğunu söylemek lazım bu duruma
gelinirken.
#COMETOBEŞİKTAŞ
Diego Costa'nın Beşiktaş'a transferi konuşulurken taraftar
'#cometoBeşiktaş' etiketiyle farklı bir akım başlatmıştı. Yönetim
bir yandan 2 senede tekrar 'Dünya Takımı' olduğunu hissetmiş, diğer
yandan da getiremediği Diego Costa'nın üzüntüsünü unutturmak üzere
getirebildiği Pepe'yi taraftar hareketi olan '#cometoBeşiktaş'
etiketiyle taraftara şirin gözüküp yıllık verilen milyon euro'ların
fazlalığının göz ardı edilmesini sağladı. Bu etiket olsa da olmasa
da yönetim bu transferi yapacaktı belki de ve hatta yüksek
ihtimalle. Ancak taraftarın sevimli sosyal medya hamlesi olmasa
maddi açıdan sevimsizlik yaratabilecek bu transfer zamanında
gereken tepkiyi görecek ve Beşiktaş son 2 sezondur maddi ve manevi
bunalım yaşamayacaktı büyük ihtimalle.
YİNE DENE...
Yönetimlerin taraftarların taleplerini dinlemesi elbette ki
önemli ancak taraftara şirin gözükme girişimleri her zaman hüsranla
sonuç verdi vermeye de devam edecektir. Bu hem 2010'daki Quaresma
transferinin sonrasında hem de 2015'teki Quaresma transferinin
sonrasında yaşandı. Neyse ki Quaresma 35 yaşına girdi de hâlâ ders
alınamadıysa bir kez daha transfer edip yine deneyin diyeceğim ama
Türkiye'ye bu yaşlarda transfer olunuyor artık değil mi? Çok geç
değil. Yine dene yine yanıl be Beşiktaş!