Hikmet Çetin: HDP'siz çözüm olmaz

Özlem Akarsu Çelik  oakarsucelik@gazeteduvar.com.tr

ANKARA - ABD'nin Afganistan'a, 11 Eylül saldırılarını gerekçe göstererek başlattığı savaşın ardından en kritik dönemde, 2003-2006 yılları arasında NATO'nun Afganistan'daki kıdemli sivil temsilcisi görevinde bulunan Hikmet Çetin, Duvar'a konuştu.

Ortadoğu'yu yakından tanıyan deneyimli siyasetçi Türkiye'nin çok kritik bir dönemden geçtiğini söyledi. Çetin, bu noktaya gelinmesine Türkiye'nin başta Suriye ve Irak politikası olmak üzere dış politikada izlenen yanlış tutumun sebep olduğunu belirtti.

SURUÇ İZLENSE GAZİANTEP OLMAZDI

“Suriye politikası çok yanlıştı. Korkarım, Türkiye-Suriye sınırı Pakistan-Afganistan sınırına dönecek dedim, maalesef öyle oldu” diyen Çetin'in açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle:

İstihbarat örgütlerinin önlemekte en zorlandıkları ve en korkulan saldırılar intihar saldırılarıdır. Bir kişi hayatına son vermeye karar verdikten sonra bunu önlemek zordur. Burada çok yönlü ve kapsamlı bir istihbarat şarttır. 7 Haziran seçimi öncesi HDP'nin mitingine yapılan saldırı ve sonrasında gerçekleşen Suruç katliamı izlenseydi Ankara katliamı olmazdı, Gaziantep saldırısı da olmazdı. Ankara saldırısında, göz göre göre insanlar arabaya biniyor, Ankara'ya gelip garda kendisini patlatabiliyor.

HDP'Yİ DIŞLAYARAK ÇÖZEMEZSİNİZ

Halen germekten vazgeçilmiyor. Şu anda barıştan, demokrasiden yana olan herkese ihtiyaç var. HDP'yi dışlayarak sorunu çözemezsiniz. 6.5 milyon oy almış. Bunları yok sayarak bir yere gidemezsiniz.

Üst akıl deniyor ya, bırakın üst aklı, bize ortak akıl lazım. Türkiye'de eksik olan bu. Belirli konularda aynı dili konuşabilen, ulusal konularda ortak bir akla ihtiyaç var. Yıllardır bundan yoksunuz. O ortak akılla herkesi dışlayamazsınız.

Korutürk: HDP'siz Yenikapı ruhu büyük hata

KÜRT SORUNU UZLAŞARAK ÇÖZÜLECEK

Kürt konusu ve PKK bir gün mutlaka uzlaşarak çözülecek. Bu kadar genç polisin, askerin hayatlarını kaybetmiş olmasına üzülüyorum.

Türkiye-Suriye sınırı Pakistan-Afganistan sınırına benzedi.

Türkiye'nin bugün yaşadığı problemlerin bir bölümü başından beri çok yanlış dış politika uygulamasından kaynaklanıyor. Suriye'yi bir haftada, on günde çözeceğiz diyerek Suriye ile ilişkilerini dünya ülkelerinden önce ilk kesen ülke oldu Türkiye. Bundan önce 'sınırları, vizeleri kaldırdık' diyerek başka ülkelere örnek gösterilen bir ilişkiden 180 derece ters bir noktaya gelindi. O çok tehlikeli bir politikaydı. Ben o zaman da söyledim. Korkarım, Türkiye-Suriye sınırı Pakistan-Afganistan sınırına dönecek dedim, maalesef öyle oldu. Suriye politikasında kimseyi dinlemediler.

ORTADOĞU BATAKLIĞINDAN KURTULMAK ZOR

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bir açıklama yaptı, çok saygı duydum söylediklerine. Suriye politikamız yanlıştı diyor. 5 yıl geçmiş. Şimdi girilen Ortadoğu bataklığından kurtulmak çok zor. Her şerden bir hayır çıkar diye düşünüyorum. Umarım başlamış olan bu diyalog ortamı Türkiye'deki kamplaşmayı sona erdirir.

'Uzlaşalım' deniyor şimdi, tamam uzlaşalım da ne için uzlaşılacak? Benim yaptığım doğrudur, siz de ona katılın derseniz bu uzlaşma olmaz. Mesele şudur, biz mi olacak, ben mi olacak? Benim-senin politikan olmaması lazım. Bugün terörle mücadelede işbirliği milli bir olay haline geldi.

IRAK POLİTİKASI DA YANLIŞTI

Aynı hata Irak politikasında da yapıldı. Tamamen Sünni-İslam ağırlıklı bir politika izlendi. Merkezi hükümetle ilişkiler iyi tutulmadı. Sonuçta Ortadoğu'nun problemlerine bulaştık. Öyle zor bir bölgedir ki bir bulaştığında karşına nerede, ne çıkacağı belli olmaz.

Türkiye karşı karşıya bulunduğu terör olayları nedeniyle en kritik ülkedir. Çok güç bir döneme girdi Türkiye. PKK ile ilgili olay ve barış süreci... Birden silahlı çatışmaya döndü ve son derece talihsiz gelişmeler oldu. Bir yanda FETÖ, bir yanda IŞİD, diğer yanda PKK... Türkiye üç yerden çevrilmiş durumda.

ATATÜRK 'AKIL DAHİ VERMEYİN' DEDİ

Türkiye, Atatürk döneminden başlayarak Ortadoğu'yu iyi tanıyan, bölgenin özelliklerini bilen bir politika izlemiştir. 1930'lu yılların başında Atatürk, Dışişleri Genel Sekreteri ile sohbetinde Sovyetler Birliği'nin İstiklâl Savaşı'nda maddi manevi yardım yaptığını ama oranın rejiminin bizimkiyle ayrı olduğunu ve hiçbir şekilde Sovyetler'i tehdit edecek bir politika yürütmemek gerektiğin söylüyor. Ortadoğu ve İslam dünyası için de kesinlikle iç işlerine karışmayın, sormadıkları sürece akıl vermeye kalkmayın diyor. Tarih 1933...

İÇ SAVAŞI EN İYİ ANLATAN HİKAYE

İç savaşla ilgili meşhur bir İrlanda hikayesi vardır. İrlanda'da iç savaş acı şekilde devam ederken herkes çatılarda silahlarla birbirine ateş ederken iki keskin nişancıdan biri diğerini vurur. Vuran aşağı iner, yüzü koyun yatan vurduğu adamın kim olduğunu görmek için onu çevirir ve vurduğu kişinin kardeşi olduğunu görür. İç savaş böyle bir olaydır. Tersyüz edersiniz ve kardeşiniz çıkar vurduğunuz kişi. Allah korusun bu günleri görmeyelim.