Hikmet Kerem Özcan: Hırs, açgözlülük ve umutsuzluk, insanları beklenmedik yollara sürükleyebilir

Hikmet Kerem Özcan ile "Hakkı"yı konuştuk. Özcan, "Bağımsız sinema yapmak zorlu bir yol olsa da, bu yolculuk insana büyük bir tatmin ve öğrenme fırsatı veriyor" dedi.

Abone ol

DUVAR - Kısa film ve belgeselleriyle tanınan genç yönetmen Hikmet Kerem Özcan’ın ilk uzun metraj filmi "Hakkı", Türkiye prömiyerini 31. Adana Altın Koza Film Festivali'nde yaptı. Film festivalden Film Yönetmenleri Derneği En İyi Yönetmen Ödülü, Türkan Şoray Umut Veren Kadın Oyuncu Ödülü ve Adana İzleyici Ödülü ile döndü. 

Başrolünü Bülent Emin Yarar’ın üstlendiği “Hakkı”nın oyuncu kadrosunda aynı zamanda Hülya Gülşen, Cem Zeynel Kılıç, Özgür Emre Yıldırım, Duygu Gökhan, Durukan Çelikkaya, Tuana Almacı ve Ahmet Kaynak rol alıyor. Yönetmen Özcan’ın, bu filmi çekme fikrinin uzun yıllar önce işittiği ve zihnine yerleşen bir define hikayesinden ilham alarak yazdığını söylediği "Hakkı", İzmir Sinema Ofisi desteğiyle Ödemiş’te çekildi. 

Hikmet Kerem Özcan ile "Hakkı"yı konuştuk. 

Hikmet Kerem Özcan

Film ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Bir define hikayesinden ilham aldığınızı belirtiyorsunuz. Bu hikayenin sizi en çok etkileyen yönü neydi ve senaryonun oluşum süreci nasıl gelişti?

Film, çocukken duyduğum gerçek bir hikayeden ilham aldı. Bahçelerinde define bulan ve bu olaydan sonra hayatları altüst olan bir aile vardı. Bu hikayenin beni en çok etkileyen yönü, insanın hayatının bir anda sihirli bir şekilde değişebilme ihtimaline duyduğu tutku ve bunun getirdiği sonuçlardı. Senaryoyu yazarken, bu temayı derinlemesine incelemek ve insan psikolojisinin karanlık yönlerini keşfetmek istedim.

Hakkı karakterinin mülayim ve sevecen kişiliği, büyük bir değişim geçiriyor. Onun içsel yolculuğunu nasıl inşa ettiniz? Bu karakter üzerinden izleyiciye vermek istediğiniz mesaj nedir?

Hakkı'nın içsel yolculuğunu inşa ederken, insanın içinde barındırdığı hırs, açgözlülük ve takıntı gibi duyguları ele aldım. Başlangıçta mülayim ve sevecen olan Hakkı, bulduğu tarihi eserle birlikte büyük bir dönüşüm geçiriyor. Onun bu değişimi, aslında herkesin içinde var olan karanlık tarafların açığa çıkmasını temsil ediyor. İzleyiciye vermek istediğim duygu, insanın kendi arzuları ve hırsları uğruna neleri feda edebileceği ve bu süreçte kendi benliğiyle nasıl çatışabileceğiydi.

'BÜLENT EMİN YARAR, HAKKI KARAKTERİNE DERİNLİK VE GERÇEKÇİLİK KATTI'

Başrol için Bülent Emin Yarar gibi usta bir oyuncu ile çalışıyorsunuz. Oyuncu kadrosunu nasıl belirlediniz? Bülent Emin Yarar’ın Hakkı karakterine kattığı farklılıklar neler oldu?

Başrol için Bülent Emin Yarar, en başından beri aklımdaki isimdi. Oyuncu kadrosunu oluştururken, Hakkı karakterini en iyi şekilde yansıtacak bir oyuncu arayışındaydım ve Bülent Bey'in bu role mükemmel uyacağını düşündüm. Kendisi senaryoyu okuyup beğendikten sonra projeye dahil oldu ve harika bir işbirliği başladı. Bülent Emin Yarar, Hakkı karakterine derinlik ve gerçekçilik kattı. Onun deneyimi ve yeteneği, karakterin içsel dönüşümünü etkileyici bir şekilde yansıtmasına olanak sağladı.

'SEÇİLEN MEKANLAR FİLMİN ATMOSFERİNE BÜYÜK KATKI SAĞLADI'

Çekimlerin çoğu Ödemiş’te gerçekleşti. Mekan seçimi filmdeki anlatıya nasıl katkıda bulundu?

Çekimleri Ödemiş Bozdağ ve Birgi Köyü'nde gerçekleştirdik. Bu mekanlar, filmin atmosferine ve anlatısına büyük katkı sağladı. Tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle bu bölgeler, Hakkı'nın hikayesini daha otantik ve etkileyici bir hale getirdi. Mekan seçimi, karakterin iç dünyasını ve yaşadığı dönüşümü yansıtmak için önemliydi.

Filmde tarihi miras ve onun ticari değeri üzerine önemli bir vurgu var. Sizce bu tema günümüz dünyasında nasıl bir anlam taşıyor?

Bu vurgu, günümüzde hâlâ güncelliğini koruyan bir mesele. Tarihi eserlerin kaçakçılığı, define avcılığı ve bu süreçte yaşanan etik ihlaller ne yazık ki ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Bu tema, insanın maddi kazanç uğruna kültürel mirasını ve etik değerlerini nasıl göz ardı edebildiğini gösteriyor. Bu nedenle, filmde bu konuya dikkat çekmek istedim.

'FİLMDEKİ İKİLEM İZLEYİCİLERE KENDİ DEĞER YARGILARINI SORGULATMAYI AMAÇLIYOR'

Hakkı karakterinin bulduğu tarihi eseri satma kararı, etik bir ikilem oluşturuyor. Sizce karakterin bu kararı, günümüz toplumunda karşılaşılan ahlaki sorulara nasıl bir yansıma?

Bu durum onun içinde bulunduğu maddi ve duygusal durumun bir yansıması. Bu karar, günümüz toplumunda insanların hızlı ve kolay yoldan kazanç elde etme arzusuyla etik değerleri nasıl göz ardı edebildiğini gösteriyor. Bu ahlaki ikilem, izleyicilere kendi değer yargılarını sorgulatmayı amaçlıyor.

Filmde, sıradan bir insanın hırs ve umutsuzluk gibi duygularla karşılaştığı ahlaki bir dönüşüm var. Bu hikayeyi günümüz toplumuna nasıl yansıtmayı hedeflediniz?

Hakkı'nın yaşadığı ahlaki dönüşüm, aslında günümüz toplumunda birçok insanın karşılaşabileceği bir durum. Hırs, açgözlülük ve umutsuzluk gibi duygular, insanları beklenmedik yollara sürükleyebilir. Bu hikaye aracılığıyla, izleyicilerin kendi hayatlarında bu duygularla nasıl başa çıktıklarını ve hangi seçimleri yaptıklarını sorgulamalarını hedefledim.

Filmin hikayesindeki karanlık ve gerilim dolu atmosferi nasıl yarattınız? İzleyici üzerinde bu gerilimi oluşturmak için hangi teknikleri kullandınız?

Filmin karanlık ve gerilim dolu atmosferini yaratmak için görüntü yönetimi, ışıklandırma ve müzik gibi sinematik unsurları dikkatli bir şekilde kullandık. Karanlık tonlar, gölgeler ve dar mekanlar kullanarak Hakkı'nın içsel sıkışmışlığını yansıtmaya çalıştık. Ses tasarımı ve müzikle gerilimi artırarak izleyicinin karakterle empati kurmasını ve onun yaşadığı duygusal gerilimi hissetmesini amaçladık.

'SİNEMA SERÜVENİNDE BUGÜNE KADAR KOLAY BİR KISIMLA KARŞILAŞMADIM'

Kısa film ve belgesellerden sonra uzun metraj sinemaya geçişiniz nasıl oldu? Bağımsız bir yönetmen olarak, sinema endüstrisinde karşılaştığınız zorluklar neler?

Bağımsız filmcilerin karşılaştıkları en büyük zorluk elbette finansman bulmak oluyor. Ayrıca filminizi istediğiniz kalite ve vizyonda gerçekleştirebilmek için doğru ekibi bir araya getirmek de bir diğer zorlayıcı durum. Daha sonra festivallerde yer almak konusu geliyor sanırım, o konu da bir hayli zor. Açık konuşmak gerekirse sinema serüveninde bugüne kadar kolay bir kısım ile karşılaşmadım. Ancak tüm bu zorluklar, tutku ve hikayelere olan inançla aşılabilir hale geliyor. Bağımsız sinema yapmak zorlu bir yol olsa da, bu yolculuk insana büyük bir tatmin ve öğrenme fırsatı veriyor.