Hindistan'ın kaybolan halkı: Parsiler
Hindistan'daki Parsi cemaati kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Parsiler, 10'uncu yüzyıldan beri Hindistan'da yaşıyor.
DUVAR - Hindistan'ın küçük Parsi cemaatinin giderek azaldığı bir gerçek; ancak son nüfus sayımı rakamları yok olmakla yüz yüze olan bir etnik grubun göstergesidir.
Parsiler, dünyanın en eski dinlerinden biri olan Zerdüşt'lüğe inanırlar, bu din, İslam’ın Perslere gelişine dek yüzyıllar boyu resmi din olarak hüküm sürmüştür. Dindeki değişim nedeniyle yaşadıkları baskılar, onları yaklaşık bin yıl önce Hindistan sahillerine göç etmeye zorlamıştı. Bugün ise, iş dünyasındaki olağanüstü başarıları sayesinde her zaman sayılarının üstünde bir ağırlığa sahip olarak Hindistan’daki hayata büyük bir katkı sağladılar. Her zaman küçük bir topluluk olsalar da sayıları 1950'li yıllardan beri her on yılda yüzde 10 oranında acımasızca azalıyor. 2001 nüfus sayımında, çoğunlukla Bombay’da 69 bin Parsi vardı. 2011 yılında yapılmış olan son nüfus sayımı sonuçlarına göre, düşüş alarm verici boyutlara ulaştı; 2001-2011 yılları arasındaki on yılda, Parsi nufusuna yüzde 18'lik bir düşüş damgasını vurdu.
BİN YILLIK GÖÇMENLİK
Parsiler, dünyanın en eski dinlerinden olan Zerdüşt dininin takipçisidir. Parsiler, 7. yüz yıldan itibaren İran’da maruz kaldıkları Arap zulmünden kaçmak için, 10. yüz yıl dolaylarında topluca Hindistan’a göç ettiler. Pers tarihinde Peşdinal krallarının “gerçek kanun yapıcılar” olarak bilinen ve yalnızca “Bilgelerin Efendisi” olan Ahuramazda'ya ibadet ettiği tarih öncesi çağlardan beri kayıtlıdır. Peşdanların Kayan Hanedanlığı’ndan sonraki dönemde, kutsanmış peygamber Zarathushtra (Zerdüşt) dünyaya geldi.
Bilginler arasında Zerdüşt’ün doğumunun kesin tarihi ve yeri konusunda hala karmaşa var. Çeşitli Yunan kaynaklarından yararlanan bazı bilim adamları tarafından, Zarathushtra’nın doğum tarihi milattan önce 7'inci yüzyıl olarak belirlenir; sözlü Zerdüştlük tarihine göreyse ise milattan sonra 1500 ile 1800 yılları arasında bir tarih verilmektedir.
İran’ın ilk kaydedilen tarihi, güçlü Akhemenyan imparatorluğunun temelini atan Büyük Kiros’la başlar. Kiros (doğumu M.S. 599), akademisyenler ve tarihçiler tarafından “antik dünyanın en göze çarpan kişisi” ve ilk “dünya imparatorluğu” nun mimarı olarak anılmaktadır.
Kiros, imparatorluğunu akıllıca ve hakkaniyetle yönetti. “Med ve Pers Yasaları” (Daniel VI, 8), yani değiştirilemez kanunlar çıkmasına öncülük ettiği bilinmektedir.
Kiros, Babil’i fethetmek suretiyle Yahudileri özgürleştirdi ve onlara Fars para birimlerinden gelen fonlarla Süleyman tapınağını yeniden inşa etmelerinde yardımcı oldu. Kiros’un ardından Daryus tahta yükseldi. İmparatorluğu, Avrupa’daki Tuna Nehri’nden Hindistan’a, Orta Asya’dan Afrika’nın kuzeydoğu bölgelerine dek, antik dünyanın 23 önemli ulusundan oluşuyordu.
Zarathushtra, düşüncenin harika olduğunu ancak eylemin daha büyük olduğunu vaaz etmişti. Zerdüştlük, öncelikle bir eylem biçimidir. Eylem, dinin anahtar kelimesidir ve buna en üst düzeyde önem verilmektedir.
MÜBAREK NEVRUZ
Parsilerde kutlanan Nevruz’un kökeni, Pers kralı Jamshed yaklaşık 3000 yıl önce, günün geceye eşit olduğu 21 Mart günü tahta çıkışına dayanır.
Suratlı (Hindistan’da bir kent) Parsi topluluğu festival süresince ateş tapınaklarında toplanır. Dini saygınlık protokolünde, en saygın ateş tapınağına Atash Behram denmektedir. İkinci basamakta bir Agyari ateş tapınağı, üçüncüde ise Daadgah bulunur. Surat’taki dört geleneksel Parsi semtinden biri olan Atay Behram’da -Shahpur, Nanpura ve Rustampura- parlak yeni kıyafetler giyerek neşeli bir ruh haliyle, gün boyu birlikte dualar edilir.
Yeni Delhi'de bir yatırım danışmanı olan Navjote Desai, “yok oluşu önlemek için bir mucize gerek ve bunun gerçekleşeceğini sanmıyorum; yakında sonsuza dek yok olacağız ve bunu düşünmek acı verici.” diyor.
Parsi topluluğunun dergisi Parsiana’nın editörü Jehangir Patel, “dönem dönem yapılan araştırmalar nedeniyle” son verilerin kendisini şaşırtmadığını söylüyor.
Patel, "Bununla birlikte, yok oluşun düşündüğümüzden daha hızlı olduğunu görmek çok üzücü" diye ekliyor. Rakamları yükseltme çabaları da ne yazık ki sonuç vermiyor. Çeşitli Parsi dernekleri, gençleri bir araya gelmeye ve evlilik yaşındaki çiftler için konut yardımı gibi mali destekler sunuyor.
Bombay Parsi Derneği, (çiftlerin başka bir bebeği varsa) aylık 3 bin rupi ödeyerek ikinci bir çocuk sahibi olmaya ikna etmeye çalışıyor. Üçüncü bir bebek için nakit ödeneği ayda 5 bin rupi olarak belirlenmiş.
Hükümet bile, sübvansiyonlu IVF (yapay döllenme) tedavisi vermek için 2013 yılında “Jiyo Parsi” (Yaşa Parsi) adlı bir özel projeyle toplumu canlandırmak için adım attı. Bununla birlikte, hiçbir şey doğum oranını arttırmayı başaramıyor.
Mumbai merkezli Zerdeastrian Gelecek Nesiller İçin Gençlik (ZYNG) derneğinden olan gençler, Parsi erkek ve kızlarının birbirlerini tanımaları amacıyla buluşuyorlar. Programlar, cinsiyetler arasındaki buzu eritmek amacıyla tasarlandı; bu sayede insanlar önlerine çıkan fırsatı değerlendirerek yeni aileler kurabiliyorlar.
Eleştirenler ise, bu tür programların ciddi olmayan bir ilişki egzersizine dönüştüğünü söylüyorlar.
Son zamanlarda, Jiyo Parsi kampanyası için tasarlanan bir dizi provokatif reklam, toplum üyelerinin “hayatta kalma stratejisi yaratması gereken zayıf bir tür olarak tasvir edilmesi” nedeniyle yoğun bir biçimde eleştiriye maruz kaldı. Reklamlardaki bazı spotlarda şu mesajlar veriliyor: “Çocuklarınızın olması mı, yoksa elit olmak mı konusundaki kibir ne işe yarar?" Ve “Sorumlu davranın, bu gece prezervatif kullanmayın.”
Bir Parsi olan Yezdi Karanjia, yaşadıkları ikilemi çarpıcı biçimde özetliyor: “Geçmişimizi nasıl unutabiliriz? Büyüklerimiz, geleneklerimizle olan bağlantıyı canlı tutmamızı sağladılar. Parsiler dışındakilerle evlenmeye devam edersek, topluluğumuz soyu tükenecek.”
TAZE KAN GEREKİYOR
Parsi nüfusu, her nüfus sayımında yüzde 12 oranında azalıyor; buna karşın, Hindistan nüfusu yüzde 21 oranında artmakta. Yakın gelecekte Parsi nüfusu sadece 23 bin kişiye düşecek ve bu kendine has, gösterişli topluluk artık küçük bir “kabileye” dönüşecek. Hal böyleyken, topluluğa yeni kan katılmasına çaresizce ihtiyaç var. Kuzen evlilikleri kelimenin tam anlamıyla yaygın olduğu için, akraba genlerden gelen hastalıklar da yaygın.
Bombay Yüksek Mahkemesi'nde alınan 1908 tarihli bir karar, “Parsilerin”, Pers mültecilerinin torunlarıyla sınırlanmış etnik bir varlık olduğu yinelenmekle birlikte, bin yıl boyunca sürdürülen ırksal saflık yaklaşımı artık bir soruna tekabül etmektedir, deniyordu. Yargıçlar, melez bir evlilikten doğan çocuğun, yalnızca babası Parsi olduğu zaman bu tanımın içine dahil edilebileceğini de karara eklemişlerdi. (Bir kişi Parsi olarak doğabilir, ancak “navyot” töreninden sonra bir Zerdüşt haline gelir.) Akademisyenler, liberaller -ve evlilik yaşamış kadınlar- bu tür bir ayrımcılığa itiraz ettiler ve bunu yok saymaları, nüfusu artıracak ve gen havuzunu yenileyecek çözüm olabilirdi. Fakat argüman tutuculuk nedeniyle değil, bir paranoya nedeniyle çöktü. Yüzyıllarca süren kırsal yaşamın ardından, Parsiler İngiliz yönetimi altında hızla geliştiler. Hayırseverlikleri, afyon üreticisi “Çin” ile “ticaret” yapmaları nedeniyle büyüyen servetleri kadar efsanevi bir hale geldi. Karşılıksız sundukları geniş topluluk konutlarının yanı sıra, zengin aileler öğrenci bursları, hastaneler ve tapınaklarla halkın gönlünde taht kurdular.
İyi eğitim alan kadınlar, çoğu erkeği kendi statülerinden düşük görmeleri nedeniyle evlenmek istemiyorlar. Yaklaşık her beş kadından biri 50 yaşına kadar bekar olarak yaşamakta. Bu nedenle, doğum oranları toplumu devam ettirecek seviyelerin altına düştü; şu an, dokuz (tamamen) Parsi aileden yalnızca birinde on yaşın altında bir çocuk var.
2013 yılındaki yıllık ölüm sayısı 735, doğum sayısı ise sadece 174 idi. 2012’de nüfus yüzde 13,43 oranında azaldı.
Tanınmış bir aktör olan Boman İrani de Udvada Utsav’daki bir konuşmasında, liderleri bu durumu değiştirmeye yardım etmeye çağırıyordu.
Yararlanılan Kaynaklar:
http://www.zawa.asn.au/history2.shtml
http://www.bbc.com/news/world-asia-india-35219331
http://www.smh.com.au/world/indias-vanishing-people-20160728-gqgb0m.html