Hırvatistan yeşil solunun yükselişi Avrupa’ya umut veriyor

Hırvatistan’daki ‘Mozemo!’, yani ‘Yapabiliriz!’ hareketi, Avrupa’daki popülist zorbaları devirmek için yeni nesil solcu politikacıların en büyük umut olabileceğini gösterdi.

Abone ol

Hamdi Fırat Büyük & A. Sencer Gözübenli

Geçtiğimiz temmuz ayında yapılan Hırvatistan genel seçimlerinde ve Mayıs 2021 yerel seçimlerinde yaşanan ‘öngörülebilir’ sürpriz, ‘Mozemo!’ hareketinin başarısıydı. 

Mozemo, kendi kendini tanımlayan bir siyasi platforma dayalı bir ittifak kuran bir grup sol partiden oluşuyor. Şaşırtıcı bir şekilde, 2020 parlamento seçimlerinden sadece bir buçuk yıl önce bir araya gelen sol grup, parlamentoda yedi sandalye kazandı ve modern Hırvat tarihinde 151 sandalyeli parlamentoya giren ilk yeşil sol parti oldu.

TOMASEVİÇ’İN ZAFERİ NASIL GERÇEKLEŞTİ?

İki hafta önce Mozemo’nun önde gelen isimlerinden, tabandan gelen bir aktivist ve ‘Zagreb bizimdir' girişiminin lideri olan Tomislav Tomaseviç, Zagreb Belediye Başkanlığı seçimlerinin ilk turunda oyların yüzde 45.15’ini kazandı ve ikinci turu da 30 Mayıs’ta yüzde 62.5 oy oranıyla kazandı. Bu, bir belediye başkan adayının Zagreb tarihinde aldığı en yüksek oy oranıydı.

Tomaseviç, 31 Mayıs’taki seçim zaferinin ardından yaptığı konuşmada, “Güveniniz, umudunuz ve gerçek değişimin mümkün olması doğrultusunda gösterdiğiniz ısrar için teşekkür ederiz” dedi.

İkinci turdaki rakibinin sağcı popülist Miroslav Skoro olması, kaderin adil bir cilvesiydi. Aşırı sağ ile yakın ilişkilere sahip olan Skoro, Sırplara, Romanlara, LGBT topluluğuna ve temel olarak ‘baştan ayağa Hırvat’ olmayan herkese karşı, neo-Nazi ideolojisini ve onun sloganlarını Avrupa Birliği (AB) üyesi olan ülkesinde yeniden kullanarak, nefreti körüklemesiyle tanınıyor.

Skoro, geçen yıl ülkenin cumhurbaşkanlığı için aday olsa da toplam oyların sadece yüzde 24.5’ini alarak seçimi kaybetmişti. Skoro, yerel seçimin ilk tur sonuçlarının açıklanmasından sonra, Tomaseviç’in yakaladığı başarıyı kınıyor ve Mozemo hakkında “Onlar ne yeşil ne de sol, yalnızca aşırı sol ve ikinci turda durdurulacaklar; tanrım bunun için bana yardım et!” diyordu.

MOZEMO KOALİSYONU KİMLERDEN OLUŞUYOR?

Skoro’nun, seçimi kazanmak için tanrının yardımına ihtiyaç duyduğu doğru olsa da, Mozemo’nun 'aşırı sol' olduğu iddiası daha az doğrudur. Hırvatistan’ın sağcı popülist hareketlerinden farklı olarak Mozemo, başlangıç aşamasında grupta yer alan aşırı unsurlardan kendisini kurtaran heterojen bir siyasi platform. Bu durum, Mozemo’nun çeşitli siyasi görüşleri savunan seçmenlerin ilgisini çekmekteki başarısının anahtarıydı.

Buna karşın, Mozemo’yu alışılmış bir yeşiller partisi biçiminde sınıflandırmak da hata olur. Mozemo, aslında otokratların ve popülist siyasetin yönetimi altında acı çeken Güneydoğu Avrupa’da, alternatif ve yenilikçi bir sola duyulan ihtiyacı karşılayan bir güç birliği. Bölgedeki değişim isteği göz önünde bulundurulduğunda, yeşiller ve demokratik sosyalistler de dahil olmak üzere, yeni nesil sol grupların bu karışıma dahil olması, Balkanların genel politik ortamına yeni bir soluk getirebilir.

Hırvatistan’da uzun zamandan beridir ‘sol’ kelimesiyle eşanlamlı olan ana akım merkez sol, muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SDP) idi; fakat son seçimlerde mecliste 15 sandalye kaybettiği düşünüldüğünde, SDP, Hırvat siyaset sahnesinde yavaş yavaş yerini Mozemo’ya bırakıyor olabilir. Avrupa’nın birçok yerinde görülen ana akım siyasetinin yerini, kuşak siyasetinin aldığı durum işte böyledir.

AVRUPA’DA POPÜLİST SAĞA KARŞI BİR UYANIŞ VAR

Moldova’daki genel seçimlerde ve Budapeşte, Saraybosna ve İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde gördüğümüz üzere, ana akım siyaset ve onunla bağlantılı yüzler, genç, enerjik ve vizyoner politikacılar sahneye çıktıkça koltuklarını tek tek kaybediyorlar.

Bu politikacıların büyük kısmı, ülkelerinin diktatörlerinin karşısına ana rakipler olarak çıktı. Liberal olmakla birlikte, sol akım gruplar tarafından desteklenen Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karacsony, gelecek yıl gerçekleştirilecek seçimlerde Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a meydan okuyacağını duyurdu. Daha güneyde, Balkan Yarımadası’nın en büyük şehrinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu tahmin eden anketlere göre önde gidiyor.

Son yıllarda ana akım sol, iki cephede zemin kaybetmeye başladı: Bir yanda popülistlere, diğer yanda ise daha derin reform taleplerine odaklanan solcular, devrimci Marksistler, yeşiller, demokratik sosyalistler ve sosyal demokratlardan oluşan geniş koalisyonlar kuran ve yükselen çağdaş sol partilere.

Ana akım sol bu yolla sağcı siyasete alan bırakırken, alternatif sol imdada yetişiyor olabilir. Bu anlamda, Mozemo, sosyal hakları tek bir platformda önceleyerek ve sağın kullandığı güvenlik odaklı söylemin yükselişine meydan okuyarak, toplumsal muhalefeti birleştirmek doğrultusunda bu yeni solu somut hale getiriyor.

Hırvatistan’da ana muhalefette bulunan SDP’nin adayı olan ve bu kurtarma görevinin temellerini kavrayan Josko Klisoviç, destekçilerini Tomaseviç’e oy vermeye çağırdı.

Sağcı ve aşırı sağcı partiler, son on yıl içerisinde Avrupa ve Güneydoğu Avrupa siyasetine egemen oldu ve geleneksel merkez sol ve sosyal demokrat partiler, sağcı diktatörlerin yükselişine karşı koyamadı.

Bununla birlikte, Zagrebli Tomaseviç, İstanbullu İmamoğlu ve Budapeşteli Karacsony gibi sahneye çıkan yeni nesil (veya yeni sol koalisyonlar tarafından desteklenen) solcu politikacılar, artık var olan yöneticilere ve baskı biçimlerine karşı en büyük tehdidi oluşturmaya geliyorlar. Özgürlük, hukukun üstünlüğü ve eşitlik erdemlerini vurgulayan bu yeni liderler, Avrupa’daki günümüzün siyasi seçkinlerinin egemenliği altında onlarca yıldır süren kutuplaşmada boğulan insanlar için umut vaat ediyorlar.

*Abdullah Sencer Gözübenli, Finlandiya’da bulunan Abo Akademi Üniversitesi’nde Zagreb merkezli bir doktora Araştırma Görevlisi ve Adriyatik Raporu’nun baş editörüdür. Gözübenli, Balkanlar, azınlıklar ve ulusötesi kimlik siyasetine odaklanmıştır. Twitter adresi: @sencereu.

*Hamdi Fırat Büyük, Saraybosna merkezli bir siyasi analist ve Balkanlar, Türkiye ve Avrupa üzerine çalışan bir gazetecidir. Aynı zamanda FeniksPolitik web sitesinin Genel Yayın Yönetmeni’dir. Twitter’da, @hfiratbuyuk adresinden bulunabilir.

Yazının orijinali FeniksPolitik sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)