Hocaların hocası Ahunbay: İstanbul’un durumuna içim acıyor

Prof. Ahunbay, “İstanbul’un durumuna içim acıyor, içim yanıyor, moralim bozuluyor. Bize emanet kalan mirası katlediyoruz” dedi.

Abone ol

DUVAR - Restorasyon Uzmanı ve Mimarlık Tarihçisi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, tarihi ve kültürel miras alanındaki çalışmalarda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden. Geçtiğimiz yıl Vehbi Koç Vakfı tarafından verilen Vehbi Koç Ödülü’ne layık görülen Prof. Dr. Ahunbay, aynı zamanda İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyeliği, Ayasofya Müzesi koruma çalışmaları ve Hasankeyf’te kurtarma çalışmalarında görev yapmaya devam ediyor.

Milliyet gazetesinden Mert İnan'a konuşan Ahunbay, Dünya Miras Listesi’ndeki İstanbul surlarının, ihmal ve ilgisizlik nedeniyle içler acısı bir durumda olduğunu belirtti. Tarihi yarımadadaki eserlerin durumu ve eksikler konusunda Ahunbay, “72 yaşındayım. Her zaman ümitle geleceğe baktım. Ülkemin aydınlığa ulaşacağına, insanlarımızın tarih doku ve çevreyi koruyacaklarına inandım. Ne yazık ki, cehalet devam ediyor. İstanbul’un durumuna içim acıyor, içim yanıyor, moralim bozuluyor. Bize emanet kalan mirası katlediyoruz” diyor.

İstanbul’un göç ve nüfus patlamasının basıncı altında ezildiğini vurgulayan Prof. Ahunbay, en çok da İstanbul Surları’nın durumuna üzülüyor; “İstanbul surları, dünya mirası ve evrensel değer taşıyan kültürel miraslar arasında. Antik şehri sınırlayan bir öge olarak Ortaçağ'dan kalan bölümler var. Elimizde bulunmaz bir hazine söz konusu ancak biz bu hazineyi koruyamıyoruz. Surların birçok bölümü harap durumda ve olası büyük depremde birçok kule ve sur duvarı yıkılma riski taşıyor.

1500 yılı aşkın mazisi olan surlar kaderine terk edilmiş durumda. İstanbul eşittir ‘Tarihi Yarımada’ demektir. Ne var ki, Tarihi Yarımada’ya baktığımda, bakımsızlık, özensizlik, karışık işler görüyorum. Oysa ki 15-20 kişilik uzman bir ekip yetiştirmek yeterli olabilir. Bu ekip yıl boyunca surların etrafını dolaşarak, gerekli bakım, ot yolma dolgu gibi işleri yapabilir. Surlarda toplam 114 kule var ancak neredeyse tamamına yakını çatlak ve dökülmek üzere.”

‘DOKUYU BOZMADAN DÖNÜŞÜM YAPILABİLİR'

Prof. Ahunbay’a, birlikte gezerken ‘Tarihi Yarımada’ya baktığınızda ne görüyorsunuz’ sorusunu yöneltiyoruz. Ahunbay sorumuza şöyle cevap veriyor: “Bakımsızlık, özensizlik, karışık işler görüyorum. Eminönü Meydanı’nın haline bakın. Rüstem Paşa Cami’nin yanındaki yapıların durumu içler acısı. Etrafta ne olduğu belirsiz çarpık yapılar var. Toplanan vergilerin yüzde 10’u kültür mirasına katkı payı. Bu parayla dokuyu bozmadan dönüşümler yapılabilir. İç, içe geçmiş yapılardan kurtulmalıyız. Alan genişliklerine ihtiyacımız var. Adamlar, tarihi binada odanın duvarlarını delip, dokuma tezgahı koyuyorlar. Makinanın titreşimleri bile yapıya zarar veriyor kimse farkında değil. Tarihi hanlar berbat durumda. Tekfur Sarayı gerekli özen gösterilmeden restore edildi. Yedikule kapalı halde. Balat-Fener bölgesinin hali içler acısı. Tokludede diye hayata geçirdikleri dönüşüm projesi, iri bir kütleden ibaret. Bu bölgedeki deniz surlarının görülebilir olması gerekir. Sıbyan Mektebi yıllardır perişan halde. Tescilli olmayan yapılar kamulaştırılıp, burçların arası açılabilir.”