Homo Sapienslerin yeni tarihi
Rutger Bregman'ın 'Çoğu İnsan İyidir' kitabı Mundi Kitap tarafından yayımlandı. Bregman, insanın kötücül yanını merkeze alan medya, tarih, felsefe ve bilime alternatif bir düşünme biçimi sunuyor.
Buse Özlem Bay
Yüzü kızaran tek canlı türü olan insan, ya gerçekten de o kadar kötü değilse?
Modern dünyanın ve onun işleyen çarklarının bize öğrettiği tek bir şey varsa o da insanlara güvenmememiz gerektiği. İnsanlar bencildir ve öngörülmezlerdir. İçlerinde bir caniyle yaşarlar ve bu yanlarını asla yok edemezler, sadece medeniyetle ve Leviathanlarıyla ona set çekebilirler. Bu bilginin hatalı olmasına imkân yok, değil mi? İnanmayan haberleri açsın, izlesin. Ona da güvenmiyorsa Twitter’da gündeme baksın, canım. Shakespeare her zamanki gibi haklıydı; cehennem gerçekten de boş, şeytanlar aramızda. Evet, dünya gerçekten korkunç bir yer ama felaketsever yanımız için üzücü bir haber var: İnsanların çoğu -melek olmasalar da- aslında hâlâ iyiler.
Rutger Bregman, Hollandalı bir tarihçi ve yazar. Bregman’ı çoğu sosyal bilimciden ayıran bir nokta var: Bregman umudu savunuyor. Bir tarihçi olarak linçler, savaşlar, katliamlar ve cinayetlerle dolu geçmişimize gayet hâkim. Biz bir hayvanız, sevecen bir hayvanız ama nitekim yine de hayvanız. Güçle karmaşık bir ilişkimiz var, iktidarı elde ettiğimizde saçmalamaya ve zalimleşmeye meylediyoruz. Fakat evrenin uzun ve bizim kısa tarihimizde bir şekilde hayatta kaldık. Her şeyi başlatan ilk şifreyi bir türlü çözemesek de yalnız olmadığımızı ve hiçbir zaman da olmayacağımızı biliyoruz. Felaketleri çok sevsek de, belki de o kadar bencil değilizdir. İstatistiklere göre çoğu insan gerçekten iyi, yardımsever ve şefkatli.
Türkçeye Hollandaca aslından Gül Özlen’in çevirdiği ve Mundi Kitap tarafından yayımlanan 'Çoğu İnsan İyidir: Yeni Bir İnsanlık Tarihi'nde Bregman, bu felaket ve bencilsever yanımızın peşine düşüyor. Yüzlerce yıldır insanın kötücül yanını merkeze alan medya, tarih, felsefe, ekonomi ve bilime alternatif bir düşünme biçimi sunuyor. İnsanlık tarihindeki çoğu olaya sorgulayıcı gözlerle bakarsak, hepsinin önündeki pesimist perdeyi aralamamızın mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Bu elbette pembe gözlüklerimizle ufka bakıp kurtarıcımızı beklemek anlamına gelmiyor. Sadece, sırtımızda kanatlarımızın olmamasının bizleri birer şeytan yapmadığı anlamına geliyor.
Psikoloji derslerinde ve kitaplarında büyük yer kaplayan Stanford Hapishane Deneyi ve Milgram Deneyi gibi araştırmalara gözü kapalı güvenmemiz bir hata olabilir mi? Bregman’a göre evet. Deney koşulları doğru bir şekilde sağlanmadığında sonuçlar da doğru olmayacaktır ve bizim küçük birer şeytan olduğumuz gerçeği de… Bregman, 'Çoğu İnsan İyidir'de bunlar gibi çoğu deney üzerine yaptığı bire bir araştırmalar ve diğer bilim insanlarının ortaya koyduğu çalışmalarla tezini kuvvetlendiriyor. Sorgulamaya başladığı bu deneylerle birlikte geçmiştekinden çok farklı sonuçlara ulaşıyor. Keza, 1950’lerden beri okullarda okutulmaya devam eden ve çocukların karanlık doğasına dair tespitleriyle çoksatan listelerinde yer alan 'Sineklerin Tanrısı' gibi edebiyat eserlerine de bizleri farklı bir gözle bakmaya davet ediyor. Gerçekten de ıssız bir adaya düşen çocukların davranışları Golding’in beklediği gibi mi olmuştur? Bregman’ın araştırmalarına göre insanlar aslında zor koşullar altında bir araya geldiklerinde pek de Golding’in öngördüğü davranışları göstermiyor. Kışkırtılmadıkları sürece… Reality show’larda insanların barış içinde yarışmaya devam edememeleri gibi. Çünkü çatışma olmazsa reyting de olmaz. Kendi hâlinde sakince oturup konuşan insanları kimse izlemek istemez. Her akşam haberlerde gün içinde birbirimize yaptığımız iyilikleri görmek de pek ilgi uyandırmaz.
Bunların yanında Bregman soykırım, askerlerin ruh hâli, ırkçılık gibi konuları özellikle İkinci Dünya Savaşı özelinde ele alırken, Hannah Arendt gibi felsefecilerin fikirlerinden hareketle Holokost’un ortasındaki iyiliğin ve kötülüğün gerçekten “sıradan” olup olmadığını sorguluyor.
'Çoğu İnsan İyidir', insanın iyilik tarihinde adım adım ilerlerken son bölümlerinde odağını modern dünyanın politika, ekonomi ve eğitim gibi alanlarına çeviriyor. Makyavelizm, Hobbesçu düşünce tarzı gibi felsefelerle temellendirdiğimiz bu alanlar için alternatifler sunuyor. Yöneticisiz çalışma alanları, kuralları olmayan parklar, oyuna alan tanıyan okullar… Salgınların, küresel ısınmanın ve türlü çeşit krizin arasında umutsuzca kaybolurken bizlere bir şansımız daha olduğunu hatırlatıyor çünkü dünyayı ele geçiren Homo sapiens için her zaman farklı bir yaşam mümkün. Bundan emin olmak için de geçmişimize bakmak ve kim olduğumuzu, neler yaptığımızı hatırlamak yeterli. Bregman’ın 'Çoğu İnsan İyidir'i temellendirdiği Çehov alıntısındaki gibi, “Kim olduğu gösterilince insan daha iyi biri olur.”