Hoşçakal iyi adam!

Hababam Sınıfı’nın “Mahmut Hoca”sı, Gülen Gözler’in “Yaşar Usta”sı Münir Özkul, İsmail Dümbüllü’den devraldığı ünlü kavukla tiyatro sahnelerindeki başarısını, canlandırdığı "Turşucu Kazım" ve "Kel Mahmut" karakterleriyle sinemada da kanıtladı. Özkul, Türk sinema tarihinde özellikle karakter oyunculuğunda ön sıralarda yer alır.

Abone ol

İki yıl önce, bugünlerde, doksan üç yaşında yaşama veda eden Münir Özkul, Türk sinemasının en sevdiğim oyuncularındandır. Bende uyandırdığı gerçeklik duygusu, onun oynadığı rollerin de rol değil, gerçek olduğuna inandırmıştır beni. En pespaye Yeşilçam filmlerindeki oyunculuğu ile oynadığı filmleri izlettiren efsane bir oyuncudur.

Münir Özkul, oyunculuk kariyerine profesyonel anlamda ilk kez 1948 yılında "Aşk Köprüsü" adlı tiyatro oyunuyla adım attı. Daha sonra Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne'ye geçerek “Fareler ve İnsanlar”, “Babayiğit”, “Yaz Bekarı”, “Çayhane” gibi birçok oyunda rol aldı.

1950'lerden itibaren "Üçüncü Selim'in Gözdesi" filmiyle sinemaya başlayan Münir Özkul'un ilk dönem filmleri arasında en ilginç olanı, Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın başrollerini paylaştıkları "Balıkçı Güzeli" filmiydi. Münir Özkul, 1970'li yıllarda Ertem Eğilmez'in yönettiği filmlerde önemli roller aldı. Özellikle "Hababam Sınıfı"ndaki Mahmut Hoca rolüyle herkesin sevgisini kazandı.

Münir Özkul, 1968 yılında "Kanlı Nigar" oyunundaki rolüyle İsmail Dümbüllü'den devraldığı elli yıllık simgesel kavuğu 1989'da Ferhan Şensoy'a emanet etmişti.

Hababam Sınıfı’nın “Mahmut Hoca”sı, Gülen Gözler’in “Yaşar Usta”sı Münir Özkul, İsmail Dümbüllü’den devraldığı ünlü kavukla tiyatro sahnelerindeki başarısını, canlandırdığı "Turşucu Kazım" ve "Kel Mahmut" karakterleriyle sinemada da kanıtladı. Türk sinema tarihinde özellikle karakter oyunculuğunda ön sıralarda yer alır. 1972 yılında başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı, Ertem Eğilmez’in yönettiği "Sev Kardeşim" adlı filmindeki başarısıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne değer görüldü.

Münir Özkul ve Adile Naşit, birlikte rol aldıkları tüm filmlerde, mütevazı, saygılı, hoşgörülü, sevecen, anlayışlı insan olmanın örneklerini sundular. Bu özellikleriyle insanların gönlünde yer edindiler. “Neşeli Günler”, “Bizim Aile”, “Gülen Gözler” ve daha niceleri sayesinde mutlu aile olmanın örneklerini gösterdiler.

.

“Mahmut Hoca” Münir Özkul’un canlandırdığı en önemli rollerdendir. Bireyin umutsuzluğa düşmesini kabul etmeyen usta sanatçı, insanın kendine güvendiği takdirde, iç dinamizminden kaynaklanan enerjiyle üstesinden gelemeyeceği bir sorunun olmadığını gösterir. Eğitimin doğru bir biçimde uygulandığında, en yabanıl, en asosyal insanları toplumun takdirle karşılayacağı bireyler haline getirebildiğini kanıtlar. Eğitimin ticaretle ölçülmesini asla kabul etmeyen “Mahmut Hoca”, onu izleyenlere büyük bir hayat dersi verir.

Münir Özkul ile yönetmen Ertem Eğilmez’in dostlukları, Ertem Eğilmez’in sinemaya başladığı günden itibaren çektiği her filmde sürmüştür. Bazen kamera arkasında, bazen de önünde. Bir gün Ertem Eğilmez ile yürürlerken, Memduh Ün’ün şaryo üzerinde bir sağa bir sola gittiğini görürler. Münir Özkul bunun ne olduğunu açıklayınca, Ertem Eğilmez, “ben de yaparım! Bana birini bulun!’’ der. Bunun üzerine Öztürk Serengil ile anlaşıp Efe Film’i kurdukları, sonuç olarak ikinci filmde battıkları anlatılır.

Münir Özkul, Ertem Eğilmez’in yönettiği “Şabanoğlu Şaban”, “Köyden İndim Şehire” ve “Tosun Paşa” filmlerinde Ertem Eğilmez’in asistanı, set amiri veya senaristi olarak çalışmıştır. “Kanlı Nigar”da oynadığı İbiş rolünde, kendi yaptığı aksanı beğenmeyip “Oynamıyorum ulan, defoluyorum!” diyerek sahneyi terk ettiği, kendisine “Repliğini söylesene lan!” diyen rol arkadaşı Erol Günaydın’la “Söylemiyorum ne olacak!” diyerek kahkahalar içinde kavgaya tutuştuğu söylenir.

.

Münir Özkul, rol aldığı aile filmleri, “Neşeli Günler”, “Aile Şerefi”, “Gülen Gözler”, “Bizim Aile” filmlerinin hepsinde vakur bir aile babasını canlandırır. Fakirdir ama evini geçindirir. Hakkı olmayana el uzatmaz, başka bir haksızlık gördüğünde de müdahale eder. “Yaşar Usta” ya da “Turşucu Kazım” değil, film izleyen herkesin manevi babasıdır.

Münir Özkul’un sinema kariyeri sadece komedi filmlerinden oluşmamıştır. Reha Erdem’in “A Ay” filminde, “Kosmos’’da oynamıştır. “A Ay”da, Edip Cansever’in şiirlerinden alınmış bir tiratla İtalyanca oynamıştır. Aynı zamanda “Beş Milyoncuk Borç Versene” filminde çapkın bir karakteri de canlandırmıştır.

Münir Özkul’un “Yaşar Usta” rolüyle yaptığı ve Türk toplumunun belleğine kazınmış olan şu konuşma, adeta özlenen toplumsal ahlakı özetlemektedir: "Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz. Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey. Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç bir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi! Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun? vururum! Vururum ve dönüp arkama bakmam bile..!"

Çok iyi bir oyuncu olan Münir Özkul, oynadığı bütün sulandırılmış Yeşilçam filmlerini izlettiren bir oyuncuydu. Çünkü bütün acemi yıldız oyuncuların yerine de oynar, oynadığı filmi doldururdu. Sanırım Adile Naşit’in cenazesinin kaldırıldığı gün ile ilgiliydi, ondan dinlemiştim: Cenazeye gitmeden önce, oraya yakın bir berbere gider. Berber onu hemen tanımıştır ve kiminle duyduğu belli olmayan bir gururla tıraşa başlar. Köpürttüğü fırçasını Münir Özkul’un yüzünde gezdirirken, hal hatır sorar. Bir ara Münir Özkul aynadan, dışarıda, cenazeye giden kalabalığı görür. “Amma kalabalık yahu!” diye mırıldanır. Bunun üstüne berber, fırçasını Münir Özkul’un yüzünde keyifle gezdirerek: “ Bu kalabalık ne ki abi, sen bir öl de gör kalabalığı” der.

Münir Özkul ile altı yılı evli olmak üzere on dört yıl birlikte yaşadıklarını anlatan Suna Selen, ondan neler öğrendiği konusundaki soruya şu yanıtı verir: “Her zorluğa rağmen hayatın yaşamaya değer olduğunu ve insanın dünyaya gelmesinin bile bir mucize olduğunu öğrendim. Hele tiyatro ve sanat konusundaki disiplini en büyük öğretisiydi. Babası vefat ettiğinde öğle namazında cenazesini kaldırdı ve o saat 15.00'da sahneye çıkıp 'Bana Çiçek Yollama' oyununu oynadı. Çok saygı duydum.”

Hoşçakal Münir Özkul, bir dönemin kapısını kapatıp giden iyi adam!