'Hükümet 1 Nisan’da IMF'yle müzakerelere başlar'

Kredi kartı borcunu ödemekte güçlük çekenlere Ziraat Bankası’ndan kredi verileceği açıklamasına muhalefet mesafeli yaklaştı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, 'pansuman tedbiri, aspirin tedavisi' olarak nitelendirdiği karar için “Eğer 31 Mart’ta bir seçim olmasaydı vatandaş bunların aklına gelecek miydi?” diye sordu. HDP Milletvekili Garo Paylan’a göre ise hem seçim ekonomisi hem savaş ekonomisinin herhangi bir tasarruf tedbiri alınmadan eş zamanlı uygulanması, 'müflis tüccar hesabı' olur.

Abone ol

ANKARA - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, kredi kartı borcunu ödemekte zorlananların borçlarının Ziraat Bankası aracılığıyla tek bir çatı altında toplanarak, bu bankadan sağlanacak krediyle kapatılacağını açıklaması, muhalefetin 'seçim ekonomisi' yorumlarına neden oldu.

CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, söz konusu kararı “Türkiye’de ciddi bir kriz yaşandığının itirafı” sözleriyle değerlendirdi. “Eğer 31 Mart’ta bir seçim olmasaydı vatandaş bunların aklına gelecek miydi?” diye soran Öztrak, “Seçim olmasaydı, mevcut iktidarın sadece kendi yandaşlarını düşüneceğini, vatandaşın halinin hiç umurlarında olmayacağını gayet iyi biliyorum. Bir kez daha söylüyorum. 31 Mart’tan sonra, 1 Nisan’da bunlar IMF ile müzakerelere başlarlar. Vermiş oldukları bu imkanları da milletimizin elinden alırlar. Vatandaşıma söylüyorum, bunu bilsin!” dedi.

'PANSUMAN TEDBİRİ, ASPİRİN TEDAVİSİ'

Yaşanan sorunların çözümünün CHP’de olduğunu belirten Öztrak şöyle devam etti:

Faik Öztrak

“Milletimizin derdine derman olmak için her türlü önlemi alma konusunda biz tecrübeliyiz. Bizim ekonomiyle ilgili kadrolarımız son derece tecrübeli. Görecekler, seçimden sonra bu konuyla ilgili olarak milletin ekonomik sorunlarına çözüm bulma konusunda CHP olarak yerel ölçekte, Türkiye ölçeğinde gereken önlemleri alacağız. Şu an yapılanların hepsi pansuman tedbiridir. Hepsi aspirin tedavisidir. Bunların uzun vadeli devam etmesi mümkün değil. Burada vatandaşın borcunu ödeyemez duruma düşmesini önlemek yerine borcu erteleme çözüm getirmez.”

'ÖZEL BANKALARLA SERMAYE TRANSFERİ GİBİ OLMAZ'

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan kredi kartı borçlarının yapılandırılması konusunun seçim beyannamelerinde yer aldığını hatırlatarak, bu sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğini söyledi.

Kredi kartı borçlarının ödenmesi için sıfır faizle uzun dönemli yapılandırma önerdiklerini anlatan Paylan şunları söyledi:

“50 bin liraya kadar olan kredi borçlarının faizlerinin silinerek uzun vadeli yapılandırılmasını öneriyoruz. Ancak bu bankalarla beraber yapılabilir. Bir kamu bankası, Ziraat Bankası, üzerinden yapılandırma vaadi olmaz. Piyasanın büyük bölümü özel bankaların, özellikle yabancı bankaların elinde. 106 milyar TL kredi kartı borcu var. Bunun 70-80 milyarlık bölümü özel bankalarda. Bu özellerin tüm alacaklarını güvence altına alma ve milyarlarca liralık kâr transferi demek. Bunun mutlaka bir anlaşma ile yapılması lazım. Özel bankalar belli bir iskontoya gitmeli. Ziraat Bankası da düşük bir faizle yapılandırmalı. Yoksa özel bankalara sermaye transferi şeklinde olmaz.”

'HEM SEÇİM EKONOMİSİ HEM SAVAŞ EKONOMİSİ...'

Kredi kartı borçlarının yapılandırılmasına destek verdiklerini ama bunun seçim arefesinde yapılmasının manidar olduğunu söyleyen Paylan şöyle devam etti:

Garo Paylan

“İktidar açısından ateş bacayı sardı, ciddi bir korku var. Neden? Çünkü oylar düşüyor. Böyle bir durumda seçime 3 ay kala kredi kartlarıyla ilgili bir yapılandırma getiriyorlar. Merkez Bankası’nın Genel Kurulu da ocak ayına alındı. Oradan gelecek 30 milyar lira ile tüm bu seçim vaatlerini yerine getirmeyi hedefliyorlar. Ancak bir açmaz var. Hem seçim ekonomisi hem de savaş ekonomisini eş zamanlı uygularsanız ve herhangi bir tasarruf tedbiri ortaya koymazsanız müflis tüccar hesabı olur. Vatandaşa dönük tekliflerin hepsini destekleriz. Ama bunu yaparken tasarruf tedbirlerini ortaya koymazsanız, dışarıdan aldığınız sıcak paranın bu tür seçim vaatlerine harcandığını gören piyasalar artık borç vermez. Bu anlamda sosyal projeler olmalı ama bunun kaynakları da ortaya konulmalı. Bu da ancak barışçıl politikalarla olur.”