Hükümetin 'mülteci söylemi'ne tepki: Kimse bizi Kılıç olarak kullanmasın

Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, Siyasetçilerin son dönemde Suriyelilere karşı söylemlerine tepki gösterdi. Ali “Kimse bizi kılıç olarak kullanmasın” dedi.

Abone ol

DUVAR - Anayasa referandumu sürecinde Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında yaşanan kriz sırasında 'mülteciler' bir kez daha gündeme getirildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 16 Mart'ta Hollanda ve Avrupa'ya tepki gösterirken"Seçimi biz orada mı yapıyoruz, onların anayasası mı değişecek. Bu bizim iç meselemiz size ne? Çok arzu ediyorsanız, bir Geri Gönderme Anlaşmamız var, isterseniz size göndermediğimiz her ay 15 bin mültecinin önünü açalım da aklınız bir şaşırsın” dedi.

Ayrıca son günlerde Kuşadası'ndaki mülteci botunun batması ve Şanlıurfa'da Suriyelilerin iş yerlerine yapılan saldırılar mülteci sorununu tekrar gündeme getirdi. Bu gelişmelere tepki gösteren Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali,“Siyasetçilerin tehdit için siyaset silahları çok. Kimsenin bizi kılıç olarak kullanmasını istemiyoruz, bunun fırsat olarak kullanılmasına da karşı çıkıyoruz” diyor.

'GÜNDE 500 MÜLTECİYİ NASIL GÖNDERECEKLER?'

Ali, Bakan Soylu'nun 15 bin mülteciyi göndeririz açıklamasını şöyle değerlendiriyor: “Siyasetçiler, politika adamları her seferinde bu tarz söylemlerle tehditlerde bulunuyorlar. Bizler bu tarz söylemleri desteklemiyoruz. Bu tehditle acaba günde 500 mülteciyi nasıl gönderecekler? Şu an Yunan adalarındaki mülteciler perişan olmuş durumda. Bu söylemlerle Avrupa Birliği tehdit edilmeye çalışılıyor. Siyasetçilerin tehdit için siyaset silahları çok.”

'5 BİN MÜLTECİ DENİZLERE KURBAN OLDU'

24 Mart'ta Kuşadası açıklarında bir mülteci botunun batması sonucu 5'i çocuk 12 kişi hayatını kaybetmişti. Mülteci botunun batması 'sahillerde insan tacirlerine karşı yeterli önlem alınmıyor mu?  sorusunu da gündeme getirdi. Ali, botun batması ve Suriyelilerin 'Avrupa hayallerin'e ilişkin şunları söyledi:

“Geçen senelerde 5 bin mülteci denizlerde kurban oldu. Bu olay da onlardan sadece biri. Her sene bu mevsimlerde buna benzeyen olaylar artıyor. Deniz kaçakçıları bu denizlerde hiçbir zaman bitmemiş, bitmeyecektir. Sadece Suriyeliler değil şu an Irak, Afganistan, Musul ve Somali'den gelen mülteciler var. Onlar da ne olursa olsun, 'Yunanistan'a geçmek için bir yol bulurum' düşüncesiyle bu yollara çıkıyor. Ama Avrupa mülteciler için iki yıl öncesi gibi değil. Mültecilerin büyük biri bölümü Yunanistan'a gidecekleri zaman Türkiye'den farklı bir durumla karşılaşmayacaklarını biliyor.”

'SİYASETÇİLER DERLER AMA YAPAMAZLAR'

Ali, geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa'da Suriyelilerin iş yerlerine yapılan saldırılara ilişkin olarak “Elbette Türkiye vatandaşları ve Suriye vatandaşları arasında da birbirini sevmeyenler var. Ama çoğu da birbirlerini kucaklıyor, birbirlerine yardım ediyorlar” diyor ve ekliyor:

"İstanbul, Mardin, Ankara gibi şehirlerde de benzer olaylar ve gerginlikler yaşanıyor. Ama birileri de Suriyelileri görmek bile istemiyorlar. Geçen gün sokakta iki genç kavga etti. Ben de oradaydım. Bir kadının, 'Bunlar Suriyeli değil mi Erdoğan bunları getirdi...' sözlerine şahit oldum. Bu söylemlere kulak asmamak gerekiyor. Bu olayı Türkiye'nin bütün insanlarına bağlamıyorum. Bunu siyasetçilere de bağlamıyorum. Siyasetçiler Suriyelileri göndereceğiz deseler bile bunu yapmazlar. Bunu da bir siyasetçinin propaganda amaçlı söyleceği 'Mardin'e deniz getireceğim' söylemleri ile bir tutuyorum. Bu siyasetçi Mardin'e deniz götürebilir mi? Kısacası siyasetçiler Suriyelileri propaganda için kullanıyor. Ayrıca şunları da belirtmek istiyorum: Suriyeliler siyasetçilerin ellerinde kılıç değildir. Kimsenin bizi kılıç olarak kullanmasını istemiyoruz. Türkiye'nin komşusu olarak hakkımız var. Kimse bu hakkı fırsat olarak kullanmasın.”