Humeyni kimdir, türbesi nerededir?
1902 doğumlu Ruhullah Humeyni İran İslam Devrimi'nin babası olarak anılıyor. Şah yönetiminin devrilmesinin ardından şeriat yönetimini uygulamaya koyan Humeyni, 1950’lerde 'Ayetullah', 1960’ların başlarında da 'Büyük Ayetullah' unvanını aldı. Saldırıya uğrayan türbesi başkent Tahran'ın güneyinde yer alıyor.
DUVAR - İran güne iki noktada yaşanan silahlı saldırılarla başladı. İlk saldırı İran meclisine yönelirken, ikinci saldırı Ayetullah Humeyni türbesi önünde gerçekleşti. Saldırıların hedefi olan Humeyni'nin türbesinin yapımı yaklaşık 26 yıl sürmüş ve milyonlarca dolara mal olmuştu.
HUMEYNİ KİMDİR?
Ayetullah Humeyni, İran'ın Şah rejimini devirerek, ülkeye şeriat yönetimini getirmesinin ardından, 'İslam Devriminin' babası olarak anılıyor. Ayetullah Humeyni, İran Şahı Rıza Pehlevi'yi devirip İslam Cumhuriyeti'ni kurdu. Humeyni, kendisine muhalefet edenleri, sert bir biçimde bastırdı. Kadınların başlarını örtmesi zorunlu kılındı. Şeriat yasaları tekrar uygulamaya konuldu. Ayetullah Humeyni 4 Haziran 1989 yılında Tahran'da öldü.
İRAN'DA ŞAH YÖNETİMİNİN BAŞLAMASI
1921'de Kaçar Şahı'nın darbe ile devrilip, yerine Rıza Pehlevi'nin getirilmesinde yine İngiltere’nin rolü vardı. Rıza Şah Pehlevi 1923 yılında başbakan, 1925 yılında ise İran Şahı oldu ve böylece Pehlevi Hanedanlığı kuruldu. Rıza Şah Pehlevi yönetimindeki İran, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya ile yakınlaşınca kriz giderek büyüdü. Savaşın ardından Rusya ve İngiltere, ülkeyi işgal etti. İşgalden sonra Alman görevlileri sınır dışı etmeyi kabul etmeyen Rıza Şah Pehlevi, 1941’de ülkeyi terk ederek Güney Afrika’ya sürgüne gitmeye razı oldu.
PETROLLE DÜNYA SAHNESİNDE!
1941’de, oğlu Muhammed Rıza Pehlevi 21 yaşındayken tahta çıktı. Hükümetinin ilk 20 senesi 'sakin' geçti. Hatta basına yönelik sansürü kaldırmak, siyasal ve toplumsal örgütlenmelere izin vermek gibi girişimlerde bulundu. 1950’lerde petrolün dünya ekonomisine yön vermesiyle birlikte, gözler İran'a çevrildi. Kanada'dan sonra dünyanın en büyük 2. petrol rezervlerine sahip olan İran dünya ekonomisinde büyük önem kazandı. ABD ve özelikle İngiltere'nin ülke yönetiminde 1920’lerden itibaren başlayan etkisi arttı.
HUMEYNİ'NİN İSMİ SAHNEDE!
Şah'ın İngiltere’nin yanında yer almasına rağmen İçişleri Bakanı Muhammet Musaddık, bu karara karşı çıktı. Bunun üzerine ABD ve İngiltere, 'Ajax Operasyonu'nu başlattı. İlk denemede Muhammet Musaddık’ı deviremediler. Şah Roma'ya kaçarken Humeyni'nin adı ABD-İngiltere güdümlü politikalara karşı çıkmasıyla gündeme geldi. Destekçilerinin artmasının ardından 1 yıl sonra Humeyni Türkiye’ye sürgün edilir.
ŞAH GİTTİ HUMEYNİ GELDİ
1 Şubat 1979 günü Humeyni özel bir uçakla Paris'ten Tahran'a geldi ve 3 milyon kişi tarafından büyük gösterilerle karşılandı. Humeyni, 4 Şubat'ta Mehdi Bazargan'ı geçici bir hükümetin başkanlığına tayin etti. Bir süre İslam Devrim Konseyi'nin başı olarak hareket etti. Şahpur Bahtiyar ile Bazargan hükümeti arasında çatışmalar çıktı. Ordunun Humeyni'yi desteklemesinin ardından, 'Humeyni rejimi' resmen başladı.
BİNLERCE TUTUKLAMA BİNLERCE ÖLÜM
Humeyni, iktidarını sağlamlaştırmak için, kendine bağlı militanlardan oluşan 'Devrim Komiteleri'ni kurdu. Bu komiteler bir süre sokakları etkisi altına aldı ve Şah taraftarı olduğu gerekçesiyle bir çok ilerici ve aydın mahkemelerde yargılayıp idam edildi. Binlerce insan hayatını kaybetti. 1979'da yapılan bir referandumla, 'İran İslam Cumhuriyeti' ilan edildi. Ardından Humeyi Anayasayı kendi kanunlarına göre hazırlattı. 1980 Ocak ayında cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve yüzde 75 oyla Humeyni'nin çok yakını olan Dr. Bani Sadr seçildi.
14 Mart ve 9 Mayıs 1980'de de, iki safhalı olarak, Meclis seçimleri yapıldı. Meclis seçimlerini, Cumhuriyetçi İslam Partisi kazandı. Meclis başkanlığına da, Muhammed Ali Recai seçildi. Recai 1980 Ağustos ayında Başbakanlığa getirildi. Bu ise, Bani Sadr'ı destekleyen merkezciler ile, Recai liderliğindeki aşırı sağcı ve dinciler arasında bir gerginliğe yol açtı.
SOKAK ÇATIŞMALARI BAŞLADI
Gerginlik 1980 Eylülünde patlak veren Irak-İran savaşı ile kendisini gösterdi. 1981 Mart başından itibaren, Bani Sadr ile Recai taraftarları sokakta çatışmaya başladı. Bu çatışma karşısında Humeyni ağırlığını Bani Sadr tarafına koydu ve 16 Mart'ta yayınladığı bir bildiride Bani Sadr'ın silahlı kuvvetler başkomutanlığını teyid etti. Bu, Bani Sadr için büyük bir destekti ancak Meclis Recai'yi destekliyordu.
Humeyni desteğini Bani Sadr'dan çekti ve Sadr'ı 10 Haziran 1981 de başkomutanlıktan ve 21 Haziranda da cumhurbaşkanlığından azletti. Tüm bu krizler yaşanırken Humeyni iyice hastalandı. 1989'da kanserden öldü.
MEZARININ TAMAMLANMASI 26 YIL SÜRDÜ
Humeyni'nin vefatından 26 yıl geçmesine rağmen anıt mezar bir türlü tamamlanamadı. Kesin bir rakam olmamakla birlikte Tahran’ın güneyindeki türbesi için 'milyonlarca dolar' harcandığı iddia edildi. Türbenin etrafına canlılık kazandırmak için 2 üniversite yapıldı. Türbenin yanında ayrıca 5 yıldızlı bir otel, hastane ve 15 bin metrekarelik müze, yeni yerleşim yerleri ve AVM’ler de yer alıyor.
Kaynakça