Humus’tan Türkiye’ye bir kaçış hikayesi

Suriye’deki iç savaşın ardından üç çocuğu ve eşiyle birlikte yollara düşüp Türkiye’ye gelen Mayada’nın yaşamı, savaşın ve yerinden yurdundan olmanın olmanın zorluklarla dolu binlerce hikâyesinden biri. Mayada Humus'tan Türkiye'ye uzanan yolda yaşadıklarını anlattı. 

Abone ol

Buse Kaynarkaya (Tercüme: Samer Ashkar)

ANKARA - “Heart-workers”, Suriye’deki iç savaş yüzünden milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kaldığında artık “mülteci” olanlar için bir şeyler yapmak isteyen gönüllüler tarafından birkaç yıl önce kurulan bir oluşum. Grup, Ankara’da mültecilerin yaşadığı mahallere gidip onların maddi/manevi ihtiyaçlarını tespit ediyor, o ihtiyaçları gönüllü karşılayabilecek kişileri buluyor. Vaktinin ve enerjisinin çoğunu mülteciler için harcayan gönüllülerden biri ile birlikte kadınların hikâyelerini dinlemek üzere yola koyulduk ve Mayada ile buluştuk.

'KIZIMIN GENÇ EVLENMESİNİ İSTEMİYORUM'

Mayada, bir senedir ailesiyle birlikte Ankara’da yaşıyor. 32 yaşında. 9 yaşında bir kızı, 7 ve 5 yaşında iki de oğlu var. Aynı zamanda kuzeni olan eşiyle kendi isteğiyle evlenmiş, “Bizim kültürümüzde erkekler askerliğini yapıp döndükten sonra kuzenlerinden biriyle evlenir. Ben 19 yaşında evlendim ama genelde kızlar daha küçük yaşta evlendiriliyorlar. Kızımın çok genç evlenmesini istemiyorum, okumasını tercih ederim” diyor.

Mayada ve ailesi Türkiye’ye gelmeden önce Humus’ta yaşıyor. İşçi olan eşi, iç çatışmalar başladığında rejim tarafından tutuklanıyor ve 4 ay tutuklu kalıyor. Kefalet ödedikten sonra da Lübnan’a sürülüyor. Mayada ailesinin Suriye’yi terk etmesine sebep olan olayın bu olduğunu, çünkü biri tutuklandığında hem kendisi hem de ailesi listeye alındığını ve her an hapse girme tehlikesiyle yaşamak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Mayada’nın eşi bir süre Lübnan’da kaldıktan sonra pasaportunu alıp Türkiye’ye geçiyor. Edirne’de bir restoranda çalışmaya başlıyor.

'İLK ZORLUK HUMUS'TAN ÇIKMAMLA BAŞLADI'

Pek çok mültecide olduğu gibi onun hikâyesinde de iç göçe rastlıyoruz. Mayada, eşi sürüldükten sonra çocuklarıyla birlikte İdlib’e yerleşip 2 sene orada kalıyor. İlk zorluğun Humus’tan çıkmasıyla başladığını söylüyor Mayada ve Türkiye’ye kadarki süreci şöyle anlatıyor:

“Hama’ya vardığımda rejim tarafından tutuklandım, tüm paramı alınca bıraktılar. İdlib girişinde eşimin kuzeniyle karşılaştım. Kalacak bir yer bulduk. Bayramda eşim bizi ziyarete geldi. Kaçakçıklar eşime kendi kimlikleriyle çocukları sınırdan geçirebileceğini söylediler. Sonrasında da aile birleşimi başvurusu yapıp beni de yanına alabilirmiş. Ama çocuklara nasıl bakacak ben yokken? Hem çok küçükler hem de birinde astım var, biri de küçükken beyninden ameliyat oldu iki kere. Eşim döndüğünde Hatay Kaymakamlığı’na aile birleşimi için başvuruda bulundu ama olmadı. Öyle olunca biz İdlib’de kaldık. İsmim listede olduğu için Humus’a geri dönemiyordum."

Mayada'nın Ankara'da yaşadığı ev

'TÜM AİLE KAYBOLDUK'

Mayada, daha sonra yaşadıklarına ilişkinse şunları söylüyor: "Uçak saldırıları yoğunlaştı, oturduğum ev bombalandı. Öyle olunca başka bir köye taşındım. Orada bir aile bana yardım etti, kalacak yer buldular. Sonra bir kaçakçının evine taşındım çünkü ne zaman fırsat bulursak Türkiye’ye geçmeye çalışacaktık. Dağların arasından 9 saatlik bir yürüyüş... Çocuklarla tek başıma geçemeyeceğim için her biri için ayrı kaçakçı ayarladım. İlkinde valizim çalındı, ikincisinde kaçakçı korktu ve küçük çocuğumu bırakıp kaçtı. Sınıra çok yakındım ama geçemedim. Tüm aile kaybolduk o zaman. Farklı kaçakçılar denedim ama olmadı. Çoğu zaten yalancı, üçkağıtçı. Son denememde Türkiye’ye geçmeyi başardık. Anlaşma gereği, bizi bir araba aldı ve Edirne’ye kadar öyle gittik.”

Üç çocukla tek başına tanımadığı insanlarla çıktığı bu yolculukta neler hissettiğini sorunca  korktuğunu söylüyor, özellikle de mermiler atılırken.

'TÜRKÇEYİ KIZIMDAN ÖĞRENİYORUM'

Mayada’nın Türkiye’ye gelmesi için gereken finansal desteği eşinin çalıştığı restoranın sahibi sağlıyor. Kimlik işlemleri ve çocukların hastane işleri daha kolay olduğu için Ankara’ya taşınmaya karar veriyorlar. Eşinin düzenli bir işi yok, kaynakçılık başta olmak üzere bulduğu tüm işleri yapıyor. Mayada, Suriye’deyken Kur’an kursuna gittiği için burada bazen camide bazen de evde çocuklara Kuran öğretmiş bir süre.

Evine yakın bir yerde mesleki eğitim ve Türkçe eğitiminin bir arada olduğu bir kurs var, ona katılmak istiyor Mayada ama ders saatleri sabahtan akşama kadar olduğu için şimdilik bunu erteliyor. Neyse ki bu isteğini gerçekleştirene kadar ona yardımcı olan biri var; “Kızım 3. sınıfa başlayacak, dersleri çok iyi. Türkçeyi de ondan öğreniyorum.”

Ebeveynlerden genelde babalar çalıştıkları için evin dışına çıkıp kısıtlı da olsa sosyal hayatla ilişki kuruyorlar ve bu sayede Türkçe öğrenebiliyorlar. Annelere ise genelde okula gidip Türkçe öğrenen çocuklar tercümanlık yapıyor.

Geri dönmek isteyip istemediğini sorduğumda evini yurdunu kaybetmiş, hayatını geride bırakmış birçok insanla aynı cevabı veriyor Mayada; “Geri dönmek istemiyorum. Orada sıfırdan başlamak zorunda kalacağım. Burada yeni kurduğum hayatı sürdürmek daha kolay.”

GÖÇMEN KAÇAKÇILARI İNSANLARI DOLANDIRIYOR

Göçmen kaçakçılarının zor durumdaki insanları dolandırdığına ilişkin çok sayıda haber sürekli basına yansıyor. Çoğu zaman sınır geçişlerinde yardım edeceklerini söyleyerek insanları kandırıp paralarını alıyorlar ve sonrasında ortadan yok oluyorlar. Yaşananlar her zaman bununla da sınırlı kalmıyor. Temmuz ayının başında basına da yansıyan bir bilgiye göre (1), İdlib’den Türkiye’ye geçmek isteyen 17 mülteci, kaçakçı tarafından soyulmuş ve öldürülmüştü. Akdeniz ve Ege’den botlarla sınırları geçmek isteyen mültecilerin başına da türlü türlü dolandırıcılık olayları geldiği biliniyor.

Göç İdaresi’nin 15.08.2018 tarihli güncellemesine göre (2), Türkiye’ye giriş-çıkış yapan Suriyeli düzensiz göçmen sayısı 26 bin 84... Bu sayıda 2015’ten itibaren ciddi bir düşüş gözleniyor. Bunda sınıra örülen duvarla birlikte artırılan önlemlerin ve denizlerdeki can kayıplarının önüne geçmek için yapılan çalışmaların etkisi var. Bu önlemlerle birlikte Türkiye’den çıkış yapmak isteyen mülteciler alıkonuldukları takdirde Türkiye’ye geri gönderileceklerini bildikleri için bunu tercih etmekten geri duruyorlar.

Birleşmiş Milletler Göç Örgütü’nün Haziran 2017 tarihli “Göçmen Kaçakçılığı Algısı ve Göçmenlerin Karar Süreçleri” raporunda (3) İzmir’de yaşayan 46 göçmenle yapılan mülakatların sonucunda ortaya çıkan veriler dikkat çekici. Çalışmada, göçmenlerin çoğunluğunun kaçakçıları kendilerine yardım eden, emeğinin karşılığında parasını alan iyi insanlar olarak gördükleri sonucuna ulaşılmış.

Mayada gibi onlara "yalancı, dolandırıcı, üçkağıtçı" diyen göçmen sayısı çok az. Kaçakçıları suçlu olarak görenler sadece yüzde 28...

(1) https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201807021034111457-suriyeli-kacakci-turkiyeye-getirmeye-calistigi-suriyelileri-sinirda-oldurdu/

(2) http://www.goc.gov.tr/icerik3/duzensiz-goc_363_378_4710

(3) http://www.turkey.iom.int/sites/default/files/sitreps/G%C3%B6%C3%A7men%20Ka%C3%A7akc%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20Alg%C4%B1s%C4%B1%20ve%20G%C3%B6%C3%A7menlerin%20Karar%20S%C3%BCre%C3%A7leri.pdf