Ben zaten evlilik de dâhil bütün kurumlara karşıyım, diyen arkadaşlar için söz meclisten dışarı. Allah’ın emri ya da belediye marifetiyle halvet olup alakasız bi sürü akraba edinen çoğunluğa önemli şeyler söylendi.
Dünyaca ünlü evlilik terapistleri toplandı, deve dişi gibi altı meseleye dikkat edilmezse, bir gün her evli nefsin boşanmayı tadacağını haykırdı.
Maksat yuvalar dağılmasın, dul patlaması yaşanmasın, evli çiftler bir yastıkta kocayabilsinler diye söz konusu çalışmayı Huffington Post haber yaptı. Huffington Post okumadan güne başladığı için işleri ters gidenlere ve yuvası dağılmanın eşiğine gelenlere ne dedi uzmanlar?
Anlıyorum ama konuşamıyorum seviyesindeki yabancı dil becerilerimize benzeyen evliliklerimizin, kuyumcuları ve mağazaları yaşatma derneğinden öteye gitmesi için ne dediler?
Hunharca evlenen bir milletin kötü giden evliliklerine kayyım atanamayacağına göre nasıl olacak?
İşte yuva kurtaran 6 öğüt!
Biir…
Çiftler birbiriyle ve başka evli çiftlerle sağlam dostluklar kurmalıymış.
Sebep? Başkaları da aynı gemiyi nasıl yürütüyor diye tecrübe edinelim, kendimizi kripton gezegeninden gelmiş gibi yalnız hissetmeyelim, bir sıkıntı olduğunda da şaşkın ördek k.çından dalar misali acemilikler etmeyelim diye…
‘Aşkım benim dünyam sensin amaa!’ saçmalığına düşmeyelim, zamanla birbirimizi yiyip bitirmeyelim, nefes alalım diye…
Belli bir yaştan sonra, bu adam/kadın ömrümü yedi, türünden saz çalmayalım diye…
İkii…
Yanlış kişilerle arkadaşlık kurumak evli barklı insana yakışmıyormuş.
Serseri tabiatlı tiplerden uzak durulacakmış. Başta hovardalar gibi kendilerini bir tür gurme havalarına sokup gezenlere mesafe koymalıymış. Çünkü af edersin bu zibidilikler bulaşıcıymış.
Aynı zamanda konuştuğu zaman enerjini te iliklerinden söküp alan mendeburlardan da uzak durulacakmış. Hani konuştuğu zaman, sürekli esnediğimiz, göz kapaklarımızın ağırlaştığı, oramızın buramızın uyuştuğu, bağırmak istediğimiz ama bir türlü başaramadığımız, dudaklarımızın kilitlendiği, bazen de yerden bir taş alıp alnının çatına yerleştirmek istediğimiz tiplerden.
Maşallah dediği kırk gün yaşayan, hasut, kem gözlü, tosbağaya baksa ters çeviren tiplere ise selam bile verilmeyecekmiş.
Üüç…
Çiftlerin birbiriyle iyi arkadaş olmaları da bi yere kadar. İlla ki cinsel hayat!
Kimse zaten sadece arkadaş olsun diye evlenmez. Bizim, kahvede olsun halı sahada olsun, hakeza karşı cinsimizin de gün arkadaşı ve kankası yeterince var.
Helalin oldu mu başka! Karı koca elektriği şartmış. Öyle hafta yedi, sekiz kere başı ağrıyan kadın cilveleri erkeği; yorgunum aşkım, stres altındayım nev’inden erkek mazeretleri de kadını usandırıyormuş.
Sevişgenlik, sadece doğum günü, evlilik yıl dönümü gibi özel günlere hapsolmamalıymış. Zaten özel olan güne başka özellik katmaya çalışmak saçmaymış. Diğer genel günler de ‘verimlilik’ mantığıyla değerlendirilmeliymiş. Ancak bu, antibiyotik gibi her Allah’ın günü sektirmeden devam edecek anlamında değilmiş.
Özetle boşanmaların, nevresim normalleri altında seyreden cinsel hayatla alakası kesinmiş.
Döört…
Ev işlerini paylaşmak çok önemliymiş.
Hep söylemişimdir, çiğ köfte bilen kadını udi saymak lazım diye. Kırmızı karınca gibi tembel erkekleri, şurada üç bine ne kalmış bir çağda hala bütün işi hanımına yıkan zihniyeti kınıyor ve diğer maddeye geçiyorum!
Beeş…
Terapist Laura Heck Hanım da, çiftlerin ev arkadaşı gibi davranmaya başlamasının tehlikelerine işaret buyurmuş.
‘Sadece evi, banka hesabını ve çocukları paylaşmak üzerine kurulu evlilikler yaşamaya başlayan çiftler’ bir an önce kendilerine gelsinler, dükkân çalıştırmıyorsunuz demiş. Ölmüş ama gömülmemiş çiftleri sarsmış, hiç mi sıkılmadın kardeşim, heyecan kat ilişkine demiş, iyiliğimizi düşünmüş. Birlikte hobi falan edinin, kursa mursa yazılın, spor yapın demiş.
Altı…
Burası enteresan. Terapist Liz Higgins göre çiftler, ‘günün nasıldı canım?’ ya da ‘bu hafta sonu ne yapacağız?’ gibi laf ola torba dola cümleler sarf ediliyorsa durum tehlikeliymiş.
Higgins,
‘Bugün bir çift olarak neyi iyi yaptık?
Bugün ilişkimize katkısı olacak ne yaptık?
Senin için ne yapabilirim?
Bugün ne zaman benimle daha huzur içinde ve benim tarafından sevildiğini hissettin?’
gibi soruların sorulmasının önemine dikkat çekmiş.
Bu kısmı birkaç arkadaş denesin, ondan sonra ben de deneyeceğim! Liz Hanım’ın tam ne kastettiğini anlamadım. Çıtayı çok yükseltmiş, böyle bir cümle kursam hanım oturup ağlar!
Kendimi hazır hissetmiyorum, şuradan bir kişilik kendimize özgü şartlar iletir misiniz?