Hüseyin Çapkın: Cumhurbaşkanı Erdoğan 'FETÖ'cü' derse savunmayı bırakacağım

'FETÖ' soruşturması kapsamında aralarında eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve emniyet müdürü Hüseyin Çapkın'ın da bulunduğu bürokratların yargılanmasına başlandı. Savunma yapan Çapkın, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorsunlar. Eğer FETÖ'cü derse savunma yapmayı bırakacağım" dedi.

Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu 15 eski vali ve kaymakamın yargılaması başladı. Duruşmada, 5 sanığın savunması tamamlandı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu karşısında bulunan salondaki duruşmada 13 sanık hazır bulundu. Mutlu ile Çapkın sanık sandalyesinde ön sırada yan yana oturdu. Mahkeme başkanı, kimlik tespitinin ardından sanıklar hakkında iddia edilen suçlamaların özetini okudu.

'BAĞIŞ YAPILAN DERNEK İÇİN BAKANLAR KURULU KARARI VARDI'

İlk savunmayı, eski Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal yaptı. Görev yaptığı dönemde takdir belgeleriyle ödüllendirildiğini belirten Kurubal, "FETÖ" bağlantılı derneklere bağışta bulunduğu yönündeki suçlamaya yönelik şunları söyledi:

"Eşim, Kimse Yok Mu Derneği'ne 2011 yılında 2 adet SMS atarak bağışta bulundu. Ancak o tarihte söz konusu dernek, Bakanlar Kurulu Kararıyla 'kamuya yararlı dernekler' statüsünde bir dernekti ve Resmi Gazete'de de yayınlanmıştı. Ayrıca, dönemin yöneticileri de bağışta bulunulması konusunda teşvik edici açıklamalar yapıyordu. O dönem terör örgütü ile bağlantısı ortaya konulmamış bir derneğin bugün terör örgütü olarak gösterilerek bizlerin suçlanması, devletin vatandaşına tuzak kurması anlamına gelir."

'PARLATILMADIM, BİLAKİS ÖNÜMÜN KESİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'

Tutuklu sanıklardan eski Bağcılar Kaymakamı Erdal Çakır da, Kimse Yok Mu Derneği'ne 2011 yılında SMS olarak bir kez bağış yaptığını belirterek, derneğin "kamuya yararlı dernekler" statüsünde yer aldığını söyledi.

İddianamede kendisinin parlatılarak Bağcılar Kaymakamlığı'na getirildiğinin ifade edildiğini belirten Çakır, "Bağcılar, 22 kilometre kare alan içinde 700 bin nüfusa sahip ve en çok Suriyeli'nin yaşadığı bir ilçedir. Kaymakamlık makamı da, altı market üstü overlokçu olan bir binada yer almaktadır. Bu nedenle parlatılıp buraya getirildiği iddiasını kabul etmiyorum. Bilakis önümün kesildiğini düşünüyorum. 2 kez de tayin istemiştim" diye konuştu.

Çakır, Bank Asya'daki hesabının ise bireysel emeklilik hesabı olduğu, bu hesabı 17-25 Aralık sürecinden sonra başka bankaya aktarmak istediğini ancak birikimden yararlanamayacağı için 2 yıl bekletildiğini daha sonra ise hesabını başka bir bankaya aktardığını anlattı.

BYLOCK İDDİASINI KABUL ETMEDİ

Çakır'dan sonra eski Muğla Valisi Fatih Şahin savunma yaptı. Okul ve meslek hayatı boyunca herhangi bir yapılanmayla bir ilişkisinin olmadığını iddia eden Şahin, çalışmalarının tamamını anayasal çerçevede yürüttüğünü söyledi. Şahin, defalarca mülkiye müfettişlerince incelendiğini ancak kendisiyle ilgili "FETÖ" bağlantılı bir hususa rastlanmadığını iddia ederek, bu konuyla alakalı hakkında herhangi bir şikayetin olmadığını öne sürdü.

Darbe girişimini desteklemesinin mümkün olmadığını savunan Şahin, “TBMM'nin bombalanması, bütün Türk halkının bombalanması demektir. Bunu yapanların en ağır cezaya çarptırılmasını istiyorum" ifadesinde bulundu. Meslek hayatı boyunca bir kişiyi bile kamu kurumlarına yerleştirmediğini iddia eden Şahin, Türkçe Olimpiyatları için para aktardığı suçlamasını kabul etmediğini söyledi .Şahin ByLock kullanmadığını öne sürerek tahliyesini talep etti.

Eski Sancaktepe Kaymakamı Feyzullah Özcan ve eski Mülkiye Başmüfettişi Gürkan Polat savunmasını tamamladı. Özcan ve Polat da, parlatıldıkları ve örgütün amacı doğrultusunda hareket ettikleri yönündeki suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi.

ÇAPKIN'IN AVUKATI: GÖRÜNTÜLÜ VE SESLİ DELİL DİNLETECEĞİZ

Eski İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın avukatı Fahrettin Kocagöz, görüntülü ve sesli delil dinleteceği gerekçesiyle duruşmanın kapalı görülmesini talep etti. Mahkeme, Kocagöz'ün talebini reddetti. Daha sonra Çapkın'ın savunmasına geçildi.

'FETÖ'CÜ EMNİYET MÜDÜRLERİ DE BENİ SIRTIMDAN BIÇAKLADILAR'

Hakkında yeterli delil ve ifade olmadığı halde örgütün hiyerarşik yapısında yer aldığı iddiasıyla hakkında ağır ceza istendiğini belirten Çapkın, şunları söyledi:

"ByLock kullanmadığım, çocuğumu iltisaklı okullarda okutmadığım, Bank Asya'ya para aktarmadığım net bir şekilde ortaya çıkmıştır. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi yaşandıktan sonra FETÖ ile ilgili elde edilen bilgi ve birikime bakılarak, benim 17 Aralık 2013'ten önce bunları bilmememin hayatın olağan akışına aykırı diye suçlanmamı anlamış değilim. 15 Temmuz'da görüldü ki en tepedeki generalin yılarca yanlarında çalıştırdığı yaverler, subaylar tarafından silahla zor kullanarak derdest edildiler. Tıpkı beni de sırtımdan bıçaklayan FETÖ'cü polis müdürleri gibi. Ben bunları neden tespit edemedim diye suçlanıyorum hem de en ağır şekilde."

'O DÖNEM FETÖ'CÜ OLDUKLARINI BİLMİYORUZ Kİ'

Nazmi Ardıç ile eski KOM Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya'nın ifadeleri nedeniyle tutuklandığını belirten Çapkın, şöyle devam etti:

"Mehmet Yeşilkaya (FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu KOM dairesi eski başkanı) ifadesinde 17 Aralık operasyonun olduğu sabah beni aradığını ancak telefonumun kapalı olduğunu söylemiş. Meslekten gelen bir alışkanlıkla telefonum aldığım günden itibaren 24 saat hep açıktır. 17 Aralık'tan sonra Yakub Saygılı ve Nazmi Ardıç (FETÖ'den tutuklu eski emniyet müdürleri) 'Biz yolsuzluk operasyonu yaptık, darbe yapmadık. Hatta operasyonları haber vermediğimiz müdürümüz bile bize hak verdi' diye kendi kanallarında açıklamalar yaparak beni de kendi yanlarındaymış gibi göstermeye çalıştılar. Benim, 'Bunlar beni sırtımdan vurdular' diye yaptığım açıklamam manşetten yayınlanınca ise Nazmi Ardıç, 'Sen öyle yaparsan al sana… Biz zaten batmışız, seni de yakarız' şeklinde tutuklandıktan sonra resmi ifadeler vermeye başladılar. Kim bilir hangi abilerinden emir aldılar."

Bu durumun "bir FETÖ taktiği" olduğunu iddia eden Çapkın, "Mehmet Yeşilkaya bunların hemen görevden alınması gerektiğini asla söylemedi. 'Bunlar böyle böyle bir şey yapacaklar hemen görevden alalım' dese alırdım, niye almayalım ki? Almazsam o zaman bana FETÖ'cü de desinler başka bir şey de desinler" diye konuştu.

Mahkeme başkanının, "Sizin bunları görevden alma yetkiniz yok muydu?" şeklindeki sorusuna Çapkın, "Var. FETÖ'cü olduklarını o dönem bilmiyoruz ki. Ne yaptıklarını da bilmiyoruz" cevabını verdi.

'MUAMMER GÜLER İLE YAKIN OLDUĞUM İÇİN OPERASYON BİLGİSİNİ VERMEDİLER'

17 Aralık dönemindeki 4 büyük operasyonun kendisine haber verilmediğini öne süren Hüseyin Çapkın, "Neden operasyon bilgisini bana vermediniz diye sorduğumda, 'Mevzuat öyleydi, savcı öyle talimat verdi' diyorlar. Çünkü kendilerinden olmadığımı biliyorlar. Ben İçişleri Bakanı Muammer Güler ile çok eskiden tanışırım. Gaziantep'te birlikte çalıştık. Çocukları elimde büyüdü. Telefonlarımızı mutlaka dinledikleri için bunları biliyorlardı. O nedenle operasyonun bilgisini vermediler. Şimdi bunları dinlediklerini hiç bana söylerler mi? Geldiğimiz noktada bakıyorum kripto bir örgüt, bir yapı çıkıyor karşımıza. Hiç klasik polis gibi değillerdi" şeklinde konuştu.

'17 ARALIK OPERASYONUNU ÖNE ÇEKTİLER'

17-25 Aralık operasyonlarının öne çekildiğini savunan Çapkın,

"17 Aralık öncesiydi. İçişleri Bakanı Muammer Güler aradı. 'Rıza Sarraf denilen işadamının kendisini arayarak, etrafında kılıksız şahıslar gördüğünü, hayati tehlike derecesinde korktuğunu' söylediğini aktararak bu durumu araştırmamı istedi. Ben de İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal'a söyledim. O da ekipleriyle Sarraf'ın gittiği yerlerde araştırma yaptı. Meğer mali şube de Rıza Sarraf'ı o günlerde takip ediyor ve operasyona hazırlık yapıyorlardı. Mali şube, istihbarat şubesindeki polisleri görünce düşman görmüş gibi olmuşlar. Sonra da bu kripto operasyonları bozulacak endişesi ile operasyonu erken yapmaya karar verdiler. İstihbarat Müdürü hakkında da soruşturmayı sekteye uğrattığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundular. İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal da görevi benim verdiğimi söyledi. Ona bu görevi ben verdiğim için de sonrasında bana ulaşarak beni de tutuklamak istediler. Alelacele operasyon yapmalarının sebebi istihbarat ekiplerini fark etmeleriydi."

'HER ŞEYİ GÖZE ALDIK DEDİLER'

Operasyon olduğunda dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in kendisini aradığını dile getiren Çapkın, "'Ben de şaşkınım bilgim yok' dedim. İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal'ı aradım onun da bilgisi yoktu. Nazmi Ardıç'ı aradım 'Bizim operasyonumuz' dedi. Bağırdım çağırdım, yanıma gelmelerini söyledim. O ve Yakup Saygılı, olayın patlayacağını tahmin etmişler ki takım elbise ile yanıma gelmişlerdi hatta bilgi notunu bile hazırlamışlardı" dedi.

Çapkın, burada Güler'in tekrar kendisini aradığını, sorulan sorulara söz konusu iki şube müdürlerine sorarak Güler'e cevaplar verdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"İkisine 'bu durum sizi yakacak' dediğimde, Nazmi Ardıç, 'Her şeyi göze aldık' dedi. Saygılı da başını salladı. Her şeyi göze alarak, amirlerinden habersiz savcılarla birlikte dar bir kadro ile bunu yaptıkları ortala çıktı. Tarihte ilk kez poliste bir paralel bir yapılanmayla yüz yüze geldiğimizi anladık. Daha sonra tüm Türkiye'de karşılaştık."

'BAŞBAKANIMIZ AMELİYATA GİRECEĞİ GÜN ELLERİNDE BİR KARARLA GELDİLER'

"Başbakanımız ikinci ameliyatına gireceği gün Erol Demirhan ile Yurt Atayün ellerinde bir kararla geldiler. Savcılık mı mahkeme mi hatırlamıyorum. MİT krizinden bir gün önceydi. Kararda Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu üst düzey MİT görevlilerinin telefonlarının dinlenmesi isteniyordu. Bunu görünce çıldırdım... 'Siz iki kurumu birbirine mi düşüreceksiniz. Bu aklı savcıya yoksa siz mi verdiniz' diye bağırdım. Sonra da savcıya gidip nasıl aldıysanız o şekilde bu kararı kaldırın dedim. Ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kısıklı da görüştüm. Konuyu anlattım. Dinleme kararını gösterdim, şaşırdı. 'İdris'e söyleyin (Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin) üçünü de yani Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Erol Demirhan'ı görevden alsınlar' dedi. Ancak o dönem FETÖ ile mücadele sert olmadığı için bu üç müdür de Ankara'da farklı görevlere getirildi. Bir süre sonra Yurt Atayün İstanbul'a idari kararla geri döndü."

'ERDOĞAN, FETÖ'CÜ DERSE SAVUNMA YAPMAYACAĞIM'

"Terör örgütü üyeliği" suçlamasını reddeden Hüseyin Çapkın, "Dört buçuk yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana çalıştım. FETÖ'cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorsunlar. Eğer FETÖ'cü derse savunma yapmayı bırakacağım. 1984 yılından beri beni kim hangi göreve getirmiş bellidir. Şükür hepsi yaşıyor. Tanık olarak dinlenebilirler" dedi.

Çapkın, savunmasını sonunda tahliyesini ve beraatini istedi. Duruşma yarına ertelendi.

İDDİANAMEDEN...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu savcısı Emine Koçak tarafından hazırlanan iddianamede 15 sanık hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Sanıklar hakkında ayrıca "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan ise 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

İddianamede, Hüseyin Avni Mutlu'nun, 7 Şubat'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasından bir gün sonra, 'FETÖ' üyesi kamu görevlilerini İstanbul emniyetinin kritik birimlerinin başına getirilmesini sağladığı belirtiliyor.

İddianamede Hüseyin Çapkın da, 'FETÖ' üyelerinin emniyetin kritik birimlerinin başına getirilmesine onay vermekle suçlanıyor. Çapkın, 3 Eylül 2016'da tutuklanmış, avukatının itirazı üzerine 8 Kasım 2016'da tahliye edilmişti. Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan Çapkın, iddianamenin tamamlanıp gönderildiği 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeniden tutuklanmasına karar verilmişti.

İddianamede şüphelilerden eski Bağcılar Kaymakamı Fatih Şahin, eski Rize ve Çorum Valisi Nurullah Çakır ve eski Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan'ın Bylock kullandığı tespitine yer verildi.

Davanın sanıkları şu isimlerden oluşuyor:

1-Eski Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal

2-Eski Bağcılar Kaymakamı Erdal çakır

3-Eski Muğla Valisi Fatih Şahin

4-Eski Sancaktepe Kaymakamı Feyzullah Özcan

5-Eski Mülkiye Başmüfettişi Gürkan Polat

6-Eski İstanbul Vali Yardımcısı Haluk Nadir

7-Eski İstanbul Emniyet müdürü Hüseyin Çapkın

8-Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu

9-Eski Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Mürteza Balcı

10-Eski Artvin ve Hakkari Valisi Necmettin Kalkan

11-Eski Rize ve Çorum Valisi Nurullah Çakır

12-Eski Pendik Kaymakamı Osman Tunç

13-Eski Mülikye Başmüffettişi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Genel Sekreteri Yılmaz Kurt

14-Eski Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan

15-Eski Denizli Valisi Abdülkadir Demir

(İSTANBUL-DHA)