Hüseyin Çimşir’e dair elimde oyunculuğundan öte, dikkate değer
bilgiler yok. Dolayısıyla teknik adamlık niteliklerini tartabilir
vaziyette değilim. Dolayısıyla haddimi aşan laflar etmek istemem.
Her yeni teknik adam için beslediğim pozitif duygular, Hüseyin
Çimşir için de işbaşında. Dahası, her yeni ve genç teknik adam
içimde umut yeşertir. Belki derim, bu kaotik hengameci futbol
dünyasına, taze bir soluk getirir, oyun adına farklı fikirler
üretir ve daha güzel daha keyifli oyunlar izlememize vesile olur.
Eski kuşak teknik adamlardan umudunu kesmiş benim gibi iyi ve güzel
futbol dilencileri, prensip olarak yeni olanı yürekten
destekler.
Bir zamanlar Guardiola da çiçeği burnunda bir teknik adam
adayıydı. Klopp için de aynı şeyler geçerliydi. Birileri onlara
teknik adamlık yolunu açmadan önce, eski birer oyuncuydular. Ama
onlar bunun bir 'meslek' olduğunu idrak ettiler. Birer oyuncuyken
sadece kendi rol ve mevkilerinden sorumlu kişi olmaktan çıkıp,
oyunun her anından, her oyuncudan ve her talepten sorumlu hale
geldiler. Bu her şeyden önce, bir bilinç değişimidir. Rol
değişimidir ve bunu başarmak için kişisel tecrübe yeterli değildir.
Teknik adamlık mesleğinin bütün niteliklerine vakıf olmayı
gerektirir.
Umarım Hüseyin Çimşir de bu büyük değişimi yaşar ve bambaşka bir
futbol adamına dönüşür. Bunun imkanı var mı? Elbette var. Hemen ve
her şeyden önce, Hüseyin Çimşir, Ünal Karaman’ın başaramadıklarına
odaklanmalıdır. Başarının sırrı bu odaklanmadadır. Ünal Karaman,
total olarak iki şeyi başaramadı. Birincisi, savunmada yetenek
gerektirmeyen işleri bir otomasyona bağlayamadı. İkincisi, çok
yetenekli olan hücum hattı için yaratıcı hücum planları üretemedi.
Eğer Çimşir bu iki hadiseye odaklanır ve kısmi bile olsa çözüm
üretebilirse, başarılı olma şansı oldukça yüksektir.
Yetenek gerektirmeyen işler için, yapılması gereken en ilkesel
davranış, top rakibe geçtiğinde, Trabzonspor defansının, geriye
doğru koşular yapmasına engel olmaktır. Hatta daha ileri giderek
söylemeliyim ki, defansın geriye doğru koşmasını yasaklamaktır. Bu
prensip, birinci bölge ile ikinci bölge arasındaki boşluk ve
derinliğin kapanmasını sağlayacak ve hiçbir rakip bu alandan
istifade edemeyecektir. Aslında sadece söz konusu tehlikeli boşluk
kapanmayacak, rakip ilerde karşılanıp baskılandığı için, kapılan
toplarla, yetenekli Trabzonspor oyuncuları, kısa mesafede ve hiç
zorlanmadan karşı kaleye gitme imkanı bulacaklar.
Hücum planını Ünal Karaman’ın yaptığı gibi doğaçlama ve
oyuncunun yeteneğine bağlı keyfiyetten kurtarmak lazım gelir.
Forvet arkasında Sosa’nın pozisyon tayin eden, ince paslar atan
yeteneğini merkez alarak, başta Sorloth olmak üzere, Nwakaeme,
Ekuban ve Yusuf Sarı’nın rolleri yeniden tasarlanabilir. Sorloth’u
Ünal Karaman’ın kullandığı gibi kullanmak, kesinlikle doğru değil.
Sorloth; Nwakaeme, Ekuban ve Yusuf Sarı için harika bir perdeci ve
alan kat edici olabilir.
Bütün hücum oyuncuları, Yusuf Sarı’nın final vuruş organizasyonu
için yeniden ikna edilip, bu seviye için yapılandırılabilir. Geçiş
oyunları için Sosa, Abdülkadir Parmak ve John Obi Mikel, çok uygun
vasıflara sahiptirler. İki kenar savunmacısı, Filip Novak ve Joao
Pereira, çizgilerde geçiş oyunlarının ilk servisini
yapabilirler.
Kısacası Trabzonspor çok yetenekli bir oyuncu grubuna sahip,
ihtiyaç duyulan şey bu yetenek havuzuna uygun bir yetenekli oyun
inşa etmektir.
Hüseyin Çimşir bunu yapabilir mi? Yapmasını umuyorum.