Futbol dünyası hadi daha da daraltalım futbol romantikleri tek adamlık hikayeleri çok sever. Futbolun düzenini değiştiren Johan Cruyff, dünyanın en iyi futbolcusu Diego Armando Maradona, özel birisi Jose Mourinho, futbolun dahi çocuğu Lionel Messi, robotik kahraman Cristiano Ronaldo ve niceleri. Oyuncu karakterine göre, romantiklerin sevdiği ama sevmediği ama illa ki üzerine konuşulan tek adam. Şimdi de moda Zlatan Ibrahimovic.
Sir Alex Ferguson sonrası dipsiz kuyularda ışıksız kalan, son olarak Mourinho’ya tutunup herkese pabucunu ters giydirdiği zamanlara dönmek isteyen Kırmızı Şeytanlar’ın imdat sireni Ibra oldu. Manchester’da parlayan her golcünün en az bir kez aldığı ‘Yeni Cantona’ sıfatının son taşıyıcı olan Zlatan, yaşıyla kıyaslanan gol sayısıyla yine, yeni ve yeniden fenomene dönüştü. 39 maçta attığı 26 gol, bu sezon kazanılan iki kupanın da finaline damga vurma, takım arkadaşlarının tam güvenini kazanma ve adım adım daha da parlayan bir yıldız... Peki, gerçekten de bir futbol ilahından mı bahsediyoruz, yoksa sadece kendi için yaşan bir narsistten mi?
Dünya Kupası’nın kendisi olmadan hiçbir anlam ifade etmediğini söyleyen, kendisini Tanrı olarak gören bir yıldız Zlatan. Ya da eşine doğum günü için ne aldığı sorulduğunda “Tabii ki hiçbir şey. Çünkü onun Zlatan’ı var” cevabını veren bir ego.
Bosna kökenli İsveçli futbolcu, hiç kuşku yok ki meşin yuvarlak için doğmuş. Şansı yanındaymış ki Nevio Scala dönemindeki Beşiktaş’ın kıyısından dönüp bu toprakları teğet geçmiş. Sınırı yokmuş gibi oynamaya başlamış ve gelişimi 35 yaşında hala üst limitine gelmemiş. Dolayısıyla da üstteki ego patlamalarını hepsi, onun bize gösterdiği karanlık tarafı.
Ama içinde olduğu Youtube videoları ise aslında bunların birer ego patlaması değil de içindeki ele avuca sığmaz çocuğun anlık gösterileri olduğunu gösteriyor. Takım arkadaşı Pogba’yla olan iki videosu bunun en net kanıtı.
İlkinde Thierry Henry ile röportaj yaptığı sırada ortaya çıkıyor. Pogba sohbeti bölmeye çalışırken Ibra “Gel iki efsanenin arasında fotoğraf çektirme şansını kaçırma” diyerek ilk espriyi yapıyor. Ardından da Pogba’nın tamam sizi yalnız bırakıyorum sözlerine ise return’ü “Evet, geldiğin andan itibaren reytinglerimiz düştü. Hadi git de takipçilerimizi geri kazanalım” cümleleriyle oluyor. Tabii ki kahkahalar arasında.
İkincisi ise Manchester United, Lig Kupası’nı kazandıktan hemen sonra yaşandı. Pogba’nın kendisini “İşte bunun için onu aldık. Bu kupalara erişmek için” sözleriyle övmesine cevabı gecikmedi Zlatan’ın: “Satın mı aldılar. Hayır. Ben buraya bedava geldim. Asıl seni satın aldılar.”
Yani ego kalkanını üstüne gelinen anlarda kınından çıkarsa da aslında hayatta en iyi yaptığı şeyle çok mutlu olan birinden bahsediyoruz. Gol atıyor, kupa kaldırıyor, keyfi yerine geliyor. Asıl kimlik ortaya çıkıyor. Kaybetmek mi? İşte o zaman çirkin yüzü değil, tartışmayı hemen bitirecek olan ego kalkanını çekiyor. Soru ofsayta düşüyor, konuşulan sadece cevap oluyor. Yani kazansa da kaybetse de istediğini yapıyor ve keyif alıyor. Belli ki Manchester’da işler onun için iyi gidiyor. Henüz karanlık tarafa çok geçerken görmedik onu. Goller atılıyor, kupalar kalkıyor. Bize de Ibra’nın sihrinden keyif alması kalıyor.