İcra yoluyla teslim: Çocuk ebeveyne yabancılaşıyor
Boşanan anne-babaların çocuklarının taşınır eşya gibi icraya konulup teslim edilmesi, tüm eleştirilere karşın halen değişmedi. Gelecek Partisi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Politika İzleme Kurulu Başkanı Avukat Seren Yıldız Öztürk, Türkiye’nin 88 yıldır çözülemeyen icrada çocuk teslimi sorununun artık Türkiye’nin gündeminden çıkması gerektiğini söyledi, "Alacaklı ve borçlu hanelerinde çocuğun annesi ve babasının adının yazdığı bir icra emri 2020 Türkiye’sinde artık düzenlenmemelidir" dedi.
ANKARA - Korona virüsü tedbirleri kapsamında büyükşehirlere giriş-çıkış yasağı ve 20 yaş altındaki gençlere sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ardından boşanmış veya boşanma arifesindeki çiftlerin çocuklarının icra yoluyla teslim edilmesi işlemleri de 30 Nisan’a kadar durduruldu.
Gelecek Partisi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Politika İzleme Kurulu Başkanı Avukat Seren Yıldız Öztürk, çocukların haczedilmesi ve bu süreçte yaşanan anlaşmazlıkların ebeveyne yabancılaşma sendromunu ortaya çıkarabileceğini söyledi. Covid–19 salgınına ilişkin alınan önlemler kapsamında çocuk teslimi görevinin de yerine getirilemediğini ifade eden Öztürk, bu kararla çocukların ebeveynleri ile görüşemez hale geldiklerini kaydetti.
'ÇOCUKLAR ANNE-BABA ARASINDA TARAF OLMAYA ZORLANIYOR'
Anlaşamayan eski eşlerin salgın sürecinde müşterek çocukları ile ancak velayeti elinde bulunduran ebeveynin izni dâhilinde görüşebildiğine dikkat çeken Öztürk şunları söyledi:
"1932 yılından bu yana tam 88 yıldır çocuklarımız haczedilmektedir. Bu her zaman bir sorundu. Şu dönemde de daha zor bir hal aldı. Düşünün, sadece çocuğunuzu görebilmek için icra memuru ve polisle bir kapıya gitmeniz ne kadar rahatsız edici. Üstelik o kapıda kavga gürültü yaşanması kaçınılmaz oluyor. Çocuğun ruhsal gelişimini önemseyen ebeveynler, diğer ebeveyn ile görüşme konusunda mahkeme kararı ile sınırlama olmadan esnek ve makul davranıyor. Ancak bazı ebeveynler öfkesine yenik düşmekte, eski eşiyle 'çocuk üzerinden' hesaplaşmaktadır. Bazen de çekişmenin konusu çocuk olmaktadır. Çocuklar adeta anne-baba arasında taraf olmaya zorlanmaktadır" dedi.
'YABANCILAŞTIĞI EBEVEYNDEN DUYGUSAL OLARAK KOPUYOR'
Bu süreçte uygulanan psikolojik baskının çocukta ebeveyne yabancılaşma sendromuna (EYS) neden olduğuna işaret eden Öztürk, "Bunun sonucu olarak çocuk, hedefteki ebeveyne karşı soğumakta, uzaklaşmakta, yabancılaşmaktadır. Ebeveyne yabancılaşan çocuğun, yabancılaştığı ebeveynle duygusal bağları çoğu zaman kopma noktasına gelmektedir. Alacaklı ve borçlu hanelerinde çocuğun annesi ve babasının adının yazdığı bir icra emri 2020 Türkiye’sinde artık düzenlenmemelidir” ifadelerine yer verdi.
'TEMEL SORUN TÜRKİYE’NİN KAPSAMLI ÇOCUK POLİTİKASI OLMAMASI'
"Çocuk teslimi ve kişisel ilişki" sürecinin adli sistemin dışına çıkarılması gerektiğinin altını çizen Öztürk, şöyle konuştu:
"Esasen sorunun temeli Türkiye’nin kapsamlı bir çocuk politikası olmamasıyla ilgili. Bu yüzden iç hukukun parçası olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek-7 No’lu protokolünün 5. maddesi göz önünde bulundurularak boşanma sonrası ebeveyn ve çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin barışçıl yolla sürdürülmesi için ihtiyaç olan kurumsal yapı oluşturulmalı, mevzuat değişikliği gerçekleştirilmelidir. Türk Medeni Kanununun 336. maddesi, çocuğun üstün yararına odaklanan ve çocuk merkezli yeni bir velayet sistemini temel alacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. İcra ve İflas Kanunu’nun 25 ve 25/a maddesi derhal değiştirilmeli, çocuk teslimi İcra ve İflas Kanunu dışına çıkarılmalıdır. Çocukların duygusal istismarı olan 'Ebeveyne yabancılaşma sendromu' hakkında gerek boşanma sürecindeki ebeveynler gerekse sürecin tüm aktörleri bilgilendirilmelidir."