İddia: SGK'den para almak için şebeke kuran sağlıkçılar 12 bebeğin ölümüne neden oldu

Sağlık çalışanlarının kurduğu bir çetenin SGK'den para alabilmek için bebekleri ihtiyaçları olmadığı halde özel hastanelerin kuvözlerine yatırdığı ve ihmal yüzünden 12 bebeğin öldüğü iddia edildi.

Abone ol

İSTANBUL - Gazeteci Emrullah Erdinç, aralarında doktorların, hemşirelerin ve 112 çalışanlarının da bulunduğu bir çetenin 12 bebeğin ölümüne neden olduğunu ileri süren Büyükçekmece Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmanın detaylarını aktardı. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu ise iddialara ilişkin "Uygun olmayan yerler de var ama sağlıklı bebekleri alıp orada tutup ve orada ölümlerine neden olmak çok ciddi bir suçlama. Böyle bir duyumumuz olmadı” ifadelerini kullandı. 

İddiaya göre çete üyeleri SGK'ye günlük 8 bin lira fatura kesebilmek için iki yol izliyordu. Ya yeni doğan sağlıklı bebekleri, sisteme yanlış kan değerleri değerleri girerek hastaymış gibi anlaşmalı oldukları özel hastaneleri yenidoğan ünitelerinde tutuyorlardı. Ya da hasta bebekler, yoğun bakımı tam teşekküllü olan hastaneler yerine eksik cihazlar ve malzemeler bulunan bu özel hastanelere sevk ediliyordu. 

BEBEKLER DENEYİMSİZ HEMŞİRELERE EMANET

Emrullah Erdinç'in aktardığına göre savcılık soruşturmasına giren ses kayıtlarına ve uzman görüşlerine göre söz konusu ünitelerde görevli olmaları gereken doktor ve hemşireler hastaneye gitmiyor, bebeklerin bakımları hemşire yardımcıları gibi deneyimsiz personele bırakılıyordu. İstanbul, Tekirdağ ve Çorlu'da yürütülen soruşturmada şüphelilerin bu yöntemle 1 milyar liranın üzerinde kazanç elde ettiği de iddia edildi. 

Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapora göre söz konusu hastanelerdeki 12 şüpheli bebek ölümü inceleme altına alındı. Raporda ölen bebeklerden pek çoğunda protein ve multivitamin eksikliğinin olduğu tespit edildi. Diğer bebek ölümlerinin pek çoğunda da sorumlu doktorların hastanede olmadığı ve mesleğe yeni başlayan hemşirelerin doktorlara telefon açarak bebekleri kurtarmaya çalıştığı anlaşıldı. Hemşirelerle doktorların telefon görüşme kayıtları da dosyaya girdi. Hastanelerde yeterli cihaz ve malzemelerin bulunmadığı da müfettişler tarafından kayıt altına alındı. 

Nisan ayından beri süren operasyon kapsamında aralarında doktor ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 41 kişi gözaltına alınmıştı. 14 kişi tutuklanmışt.

BEBEĞİNİ KAYBEDEN BABA: TANSİYON ŞİKAYETİ İLE GİTTİK SEZARYEN YAPTILAR

Gazete Duvar, söz konusu hastanelerin birinde yaşamını yitiren bebeğin babası Mehmet Hanifi Kaya'ya ulaştı. Hanifi Kaya, kendilerine bilgi verilmeden sezaryenle doğan bebeklerinin sağlık durumunun iyi olduğunu, üçüncü gün ise kendilerine ölüm haberinin verildiğini anlattı. 

Mehmet Hanifi Kaya, yaşananları şöyle anlattı: "13 Kasım 2023'te eşimin tansiyonu çıktı. Esenyurt’ta bulunan Esencan Özel Hastanesi’ne gittik. Oranın hastasıydık ve devamlı buraya gidiyorduk. Orada yoğun bakımda yer olmadığını, Esenler Özel Güney Hastanesi’nde bir kişilik yer olduğunu söylediler. Eşimi ambulansa bindirip oraya götürdüler. Biz de peşinden gittik. Yarım saat geç gittik. Hastaneye vardığımızda bize hiçbir şey sormadan bebeği sezeryan ile almışlardı bile. Erken doğum olduğu için tüpe koydular. İlk gün bana bebeğin durumunun iyi olduğunu söylediler. Üçüncü gün 16 Kasım sabah saat 04.00 sıralarında tekrar arayıp çocuğun öldüğünü söylediler. Eşimde erken doğum belirtileri yoktu. Sadece biraz tansiyonu çıkmıştı. Annenin sağlığı önemli diyerek sezaryene karar verdiklerini söylediler."

'EMNİYETTEN ARADILAR'

Yaklaşık 5 ay sonra polis tarafından ifadesinin alındığını belirten Kaya, "Olaydan sonra 26 Nisan 2024’te emniyetten aradılar. Gittim ifade verdim. Gerekli evrakları verdim. Ben, bize yoğun bakımda yer olmadığını, bizi 3 saat beklettikten sonra Esenler’e gönderen hastaneden de şikayetçiyim. Bunu emniyette verdiğim ifademde de söylemiştim" dedi.

‘HERHANGİ BİR SIKINTI YOKTU’

Erhan Karaduman’ın eşi Kasım 2023’te Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde doğum yaptı. Hastanedeki doktorlar, bebeğin durumu iyi olmadığını ve hastanede ise yoğun bakımda yer olmadığını belirterek Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevkini yaptı. Ancak bebek iki gün sonra vefat etti.

Baba Erhan Karaduman o süreçte yaşananları şöyle anlattı: "Geçen sene kasım ayında doğum gerçekleşti. Doğumu bir önceki çocuğumdan daha kolaydı. Kanuni Hastanesi’nde doğum gerçekleşti. Normal odaya aldılar, muayene ettiler ve herhangi bir sıkıntı yoktu. Ben eve gittim, gece yarısı aradılar. Çocuğun fenalaştığını söylediler. Hastaneye gittiğimde, çocuğun durumunun iyi olmadığını söylediler. Burada yer olmadığını, başka hastaneye sevk edeceklerini söylediler. Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevk ettiler. Orada yoğun bakıma aldılar. Orada da çocuğun durumu iyi olmadığını söylediler. İlk önce çocuğun kalbinin delik olduğunu, ameliyat edeceklerini söylediler. Daha sonra beni tekrar aradılar. Kalbiyle ilgili bir sorun olmadığını söylediler. Çocuğunuz yaşarsa ya yatalak olur ya da ölür dediler. Sonraki gün anne sütü lazım olduğunu söylediler. Yarı yolda tekrar aradılar, çocuğun durumunun iyi olmadığını, başka hastaneden doktor geleceğini ve onun da ayrı bir ücreti olacağını söylediler. Ne gerekiyorsa yapılmasını istedim. Evdeyken beni aradılar. Çocuğun durumunun iyi olmadığını, yaşamasının zor olduğunu söylediler. Ertesi sabaha karşı aradılar, çocuğun öldüğünü söylediler.”

‘İÇERDE NE OLDUĞUNU GÖRMÜYORSUN’

"Birkaç ay sonra savcı beni aradı” diyen Karaduman, "İfademi istediler. Savcıya da anlattım hepsini. Çok sayıda çocuk öldüğünü, şikayetlerin olduğunu belirterek benim ifademi aldılar. Gözünle bir şey göremiyorsun. Yoğun bakımdan içeri giremiyorsun. Sonuçta doktor. Güvenip veriyorsun çocuğunu. Ne derse kabul ediyorsun. İhmal olduğunu, çocuğa bakmadığını söylediler savcılıkta. Eğer böyle bir şey varsa ve tespit edilmişse sonuna kadar şikayetçi olacağımı söyledim. Bizi kapının dışında bekletiyorlar. İçeride ne olduğunu görmüyorsun” dedi.

‘YOĞUN BAKIMLARDA TRANSFERLER OLUYOR’

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, çocuk ölümlerine ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: “Bu olay yeni bir olay değil. Geçtiğimiz nisan-mayıs aylarında yapılmıştı bu haber. O zaman ölüm olayları yansımamıştı. Bu bir iddiadır. Sanki bebekler alınıp orada öldürülüyormuş gibi veriliyor. O boyutta olması mümkün değil. Yoğun bakımlarda yer olmadığında transferler oluyor. Yoğun bakımlarda SGK’nin belli bir ödemesi var. Bu ödeme nedeniyle özellikle özel hastanelerin yoğun bakımlarına sevk ediliyorlar. Covid döneminde de olmuştu. Uygun olmayan yerler de var ama sağlıklı bebekleri alıp orada tutup ve orada ölümlerine neden olmak çok ciddi bir suçlama. Böyle bir duyumumuz olmadı.”

‘BİZE BİR BİLGİ ULAŞMADI’

“Ama tabi sağlık sisteminde özelleştirmenin yarattığı bir takım şeyler var. Hastaların gereksiz yatışları, ameliyatları konuşuluyor” ifadelerini kullanan Prof. Küçükosmanoğlu, bebeklere protein ve multivitamin verilmemesi ve bundan dolayı ölümlerin gerçekleştiği iddiasına ilişkin ise şunları söyledi: “Böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Bebekleri açlıktan öldürme diye bir şey olur mu? Hastalar uzun süre hastanede yattığında protein eksikliği çıkabilir. Protein normalde beş çıkması gerekirken üç çıkabilir. Bu yoruma başvurmak doğru değil. Haberin veriliş şekli saçma. Böyle bir şey varsa, tasarlayarak cinayet suçu işlemektir. Varsa böyle bir şey Cumhuriyet savcısı bunu araştıracak ve ona göre karar verecektir. Mesela şöyle şeyler var. Hastayı sen bana sevk edersen, ben sana komisyon veririm. Bunlar da suç. Ama bebeğin ölümüne neden olmak, bebeği öldürmek ayrı bir şey. İkisi birbirinden farklı bir şey. Bebeği bir gün yatırmış olabilirler ama bebekleri öldürdüler demek, protein vermeyerek ölümlerine neden olmak gibi bize ulaşmış bir bilgi yok.”