İHD, 13 yaşında gözaltında kaybedilen Seyhan'ın faillerinin cezalandırılmasını istedi

İHD İzmir Şubesi, 1995 yılında Mardin'de 9 yaşındaki kardeşi ile birlikte gözaltına alınan ve işkencede öldürülen 13 yaşındaki Seyhan Doğan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

Abone ol

İZMİR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması için “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla basın açıklaması düzenledi. Konak Eski Sümerbank önünde bir araya gelen dernek üyeleri, “Kayıplar belli failler nerede” ve “Kayıplar vicdanındır sahip çık” yazılı pankartlar taşıdı. Dernek adına açıklama yapan İHD Şube Sekreteri Ali Aydın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nün geçen hafta kutlandığını hatırlatarak, Türkiye'de ne yazık ki çocuk yaşta olduğu halde işkence gören, devlet güçleri tarafından kaybedilen çocuklar bulunduğunu söyledi.

Gözaltında kaybetme suçuyla yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve adaletin sağlanması için yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'ne Galatasaray Meydanı'nın yasaklanmasını ve haklarında dava açılmasını protesto ettiklerini belirten Aydın, 13 yaşında gözaltına alınan ve kaybedilen Seyhan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

9 YAŞINDAKİ KARDEŞİ İLE BİRLİKTE GÖZALTINA ALINDI, İKİSİ DE İŞKENCE GÖRDÜ

29 Ekim 1995’te, Geçici Köy Korucusu olmayı kabul etmeyen Doğan ailesinin Mardin Dargeçit’teki evine gece saat 03.00 sıralarında askerler tarafından baskın düzenlendiğini anlatan Aydın, henüz 13 yaşında olan Seyhan'ın 9 yaşındaki kardeşi Hazni ile birlikte gözaltına alındığını söyledi. Olayın hemen ardından annesi Asiye Doğan'ın, tabura giderek “Çocuklarım nerde?” diye sorduğunu aktaran Aydın, anne Doğan'ın “Merak etme, gelir” cevabını aldığını ancak çocukların eve gelmediğini belirtti. Birkaç gün sonra ise 9 yaşındaki Hazni’nin eve geldiğini kaydeden Aydın, Hazni'nin abisi Seyhan’ın askıya ters asıldığını ve çok ağır işkencelerden geçtiğini anlattığını söyledi.

OĞLUNU ARAYAN ANNE GÖZALTINA ALINDI, İŞKENCE NEDENİYLE HASTANEDE ÖLDÜ

Anne Doğan'ın, dilekçeler verdiğini ancak yine de bir sonuç alamadığını ifade eden Aydın, Med TV’ye çıkarak “Devletten şikâyetçi olduğunu ve çocuğunu istediğini” söylemesi üzerine ise bu kez anne Doğan'ın da gözaltına alındığını belirtti. 11 gün boyunca haber alınamayan anne Doğan'ın serbest bırakılmasının ardından ise ağır işkenceler nedeniyle yatırıldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öldüğünü anlatan Aydın, yaşananlara dayanamayan baba Ramazan Doğan'ın da 15 yıl sonra kalp krizi geçirerek öldüğünü belirtti.

NÜFÜS MÜDÜRLÜĞÜ '1995'TE ÖLDÜ' DİYE NOT DÜŞMÜŞ

2010 yılında bir işlem için nüfus müdürlüğünde nüfus kaydını alan ağabeyi Kadri Doğan'ın ise kardeşi Seyhan Doğan’ın nüfus kütüğüne “1995’de öldü” şeklinde not düşüldüğünü görmesi üzerine durumu avukatına bildirdiğini söyleyen Aydın, avukatının Nüfus Genel Müdürlüğü'ne yaptığı başvurularda ise yanıtların çok çelişkili olduğunun görüldüğünü belirtti.

Kayıplarla ilgili dosyaya, takipsizlik kararı verildiğini, ailelerin ve derneğin itirazları üzerine Dargeçit savcısı Şükrü Aslan'ın dosyayı yeniden açtığını söyleyen Aydın, ”Seyhan Doğan ile birlikte Davut Altınkaynak (12), Nedim Akyol (13), Seyhan Doğan'ın eniştesi Abdullah Olcay (18), lise öğrencileri Abdurrahman Coşkun ve Mehmet Emin Aslan (18), Süleyman Seyhan (58) da gözaltında kaybedildi” dedi.

DAVA AÇILDI AMA TUTUKLU YOK

İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun 22 Temmuz 2013’te, 2012 yılında Bağözü Köyü’nde bulunan ve incelemeye alınan kemiklerden bazılarının 1995’te gözaltında kaybedilen 13 yaşındaki Seyhan Doğan’a ait olduğu yönünde rapor verdiğini söyleyen Aydın, “2015 yılında Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ile Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, 'birden fazla kişiyi taammüden öldürme' suçlamasıyla dava açıldı” dedi.

Güvenlik gerekçesiyle Mardin'den Adıyaman'a taşınan davada sürekli olarak mahkeme heyetinin değiştiğini, sanıkların tüm taleplere rağmen tutuklanmadığını söyleyen Aydın, son olarak şöyle dedi: “Her türlü belge, tanık ve gerçeklere karşın sanıklar cezasızlık zırhıyla korunmak istiyorlar. Bir kere daha yineliyoruz; katilleri, insanlığa karşı suç işleyenleri korumaktan vazgeçin. Kaç duruşma geçerse geçsin; failler mutlaka cezalandırılacak." (DUVAR)