İHD: Cumhurbaşkanı’nı da savunmuşlardı

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, iş insanı Osman Kavala hakkında yürütülen soruşturma kapsamında akademisyenlere ve insan hakları aktivistlerine yönelik opersyonu iktidarın tabanını gözaltı uygulamalarıyla konsolide etmeyi amaçladığını savunarak, “Bu ülkenin Cumhurbaşkanı da bir zamanlar mağdurdu ve insan hakları savunucuları onun yanında yer almış onu da savunmuşlardı” dedi.

Abone ol

ANKARA - İnsan hakları aktivistleri, akademisyenler ve Anadolu Kültür A.Ş’ye yönelik operasyonda aralarında Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ile Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay'ın da bulunduğu 13 kişinin gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan insan hakları aktivistlerine ve akademisyenlere yönelik operasyonlara tepki gösterdi. İktidarın tabanını gözaltı uygulamalarıyla konsolide etmeyi amaçladığını ifade eden Türkdoğan şunları söyledi:

“Hak savunuculuğu yapan insanları siz darbecilikle, hükümeti devirmeye teşvikle veya yasa dışı örgüt üyeliğiyle suçladığınız zaman bunun bir karşılığı yoktur. Çünkü kim hak ihlaline uğrarsa bu insanlar onların yanında yer almıştır. En son darbeden bu zamana kadar görüldüğü gibi muhafazakar kesimin karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinde de yine insan hakları savunucuları onların yanında yer almıştır. Üzülerek söylüyorum, bu ülkenin Cumhurbaşkanı da bir zamanlar mağdurdu ve insan hakları savunucuları onun yanında yer almış onu da savunmuşlardı” dedi.

‘KİMSE BUNA İNANMAZ’

Gezi eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturmada çağrı usulünün uygulanması gerektiğini, ev baskınlarının doğru olmadığını ifade eden Türkdoğan, “Gezi eylemlerinden beş yıl sonra insanları kalkıp saçma sapan iddialarla suçlarsanız kimse buna inanmaz. Bunun bir tepkiye yol açtığı açık” dedi.

Dün gece saatlerinde serbest bırakılan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Turgut Turhanlı’nın gözaltına alınmasına ilişkin ise Türkdoğan, “Turhanlı’nın bu şekilde gözaltına alınması bu ülkenin ne kadar kötü yönetildiğini de gösteriyor. Bir hukuk fakültesi dekanına, bir insan hakları savunucusuna belki de binlerce, on binlerce hukuk insanı yetiştirmiş bir insana bu muameleyi yapan bir devlet neler yapmaz ki? Herkesin aklına bu gelir. Bu nedenledir ki hem Avrupa Birliği, hem Avrupa Konseyi hem de Türkiye’de birçok çevrenin tepkisi ortaya çıkmıştır” diye konuştu.

‘KAVALA’NIN İDDİANAMESİNİ HIZLANDIRMAK İÇİN ALELACELE GÖZALTI YAPMIŞ OLABİLİRLER’

Osman Kavala hakkında bir yılı aşkın süredir iddianame hazırlanmadığını hatırlatan Türkdoğan, “Belki de onunla ilgili soruşturma dosyasını etkilemek, iddianameyi hızlandırmak için böyle alelacele bir gözaltı yapmış olabilirler. Ama işte bu da Osman Kavala’nın ne kadar haksız yere tutulduğunu da ortaya koyuyor. Pekala siz Gezi olaylarıyla ilgili hükümete kalkışma diyorsanız bunu zamanında, 2013’te 2014’te yapacaktınız. Siz bunları yapmayıp bunu bahane edip böyle bir iddia ortaya atarsanız kendi kendinizle çelişirsiniz, inandırıcılığı olmaz” dedi.

‘EN YÜKSEK MAHKEMENİN VERDİĞİ KARARLARDAN SAVCILIKLAR BİR HABER’

Gezi eylemlerine katılanların bazılarına açılan davalar sonucu cezalar verildiğini, yapılan itirazların ardından Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları hatırlatan Türkdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anayasa Mahkemesi 18 ve 19 Nisan tarihlerinde iki ayrı karar aldı. Bu kararlarda Gezi protestolarına katılmanın bir hak olduğu ve bu yüzden ceza verilemeyeceği belirtilip ihlal kararı verildi. Dolayısıyla bu soruşturmayı yürütenlerin Anayasa Mahkemesi’nin toplantı ve gösteriyle ilgili kararlarını özellikle okuması gerekiyor. En yüksek mahkemenin verdiği kararlardan savcılıklar mahkemeler bir haber. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı bir haber. Aynı zamanda da çok dağınık bir tabloyla karşı karşıyayız.

‘İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI SÜREKLİ DÜŞMANLAŞTIRILIYOR’

İnsan hakları aktivistlerine yönelik operasyonları değerlendiren Türkdoğan sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Siyasi iktidar kendi tabanını konsolide etmeyi amaçlıyor. Sürekli bir iç düşmana ihtiyaç duyuyor. İnsan hakları savunucuları iktidarın uygulamalarını eleştirdiği için sürekli düşmanlaştırılıyor. Ama işte mızrak çuvala sığmıyor. Hak savunuculuğu yapan insanları siz darbecilikle, hükümeti devirmeye teşvikle veya yasa dışı örgüt üyeliğiyle suçladığınız zaman bunun bir karşılığı yok. Çünkü kim hak ihlaline uğrarsa bu insanlar onların yanında yer almıştır. En son darbeden bu zamana kadar görüldüğü gibi muhafazakar kesimin karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinde de yine insan hakları savunucuları onların yanında yer aşmıştır. Üzülerek söylüyorum, bu ülkenin Cumhurbaşkanı da bir zamanlar mağdurdu ve insan hakları savunucuları onun yanında yer almış, onu da savunmuşlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nı çok ciddi bir şekilde uyarması ve kendilerine çeki düzen vermesi gerektiğini belirtmek istiyorum.” (DUVAR)