İHD Diyarbakır Şubesi çocukların akıbetini sordu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 792. haftasını, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.

Abone ol

DUVAR - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının düzenlediği Eyleme kayıp yakınları, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı.

Bu hafta, 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle gözaltında kaybedilen ve faili meçhul katledilen çocukların failleri soruldu.

'HER HAFTA PARAMİLİTER GÜÇLER TARAFINDAN ZORLA KAYBEDİLENLER İÇİN BİR ARAYA GELİYORUZ'

Eylem öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, “Burada her hafta, özelikle 90’lı yıllarda devlete bağlı paramilliter güçler tarafından zorla kaybedilen, faili meçhul cinayetlere kurban giden insanlarımız için bir araya geliyoruz. Bu hafta 23 Nisan arifesinde Türkiye’de çocukların maruz kaldığı yaşam hakkı ihlalleri, işkence ve kötü muameleler, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellemeler, BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin emrettiği katılım hakkı gibi birçok konuya dikkat çekmek istiyoruz” dedi.

10 YILDA 130 ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ

Yılmaz'ın açıklamasının ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, kaybedilen çocuklar için şu açıklamayı okudu:

“793. haftamızda 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle, gözaltında kaybedilen, faili meçhul ve failli belli cinayetlere kurban giden çocuk gerçeğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Çünkü umudun, iyiliğin ve dayanışmanın sembolü 'hatırlamakla' mümkündür. 

90’lı yıllardan günümüze devletin şiddet politikaları sonucu çocuklara yönelik ciddi hak kayıpları yaşanmıştır. Her seferinde failler cezasızlık politikalarıyla aklanmışlardır. Hatta kimileri bu suçlardan dolayı devlet mertebesinde bizzat ödüllendirilmiştir. Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu, çocukların yaşam hakkının korunmasını güvence altına almıştır. Çocukların korunması, haklarının güvence altına alınması devletlerin asli görevidir.

Ancak çoğunluğu yaşadığımız bu coğrafyada olmak üzere onlarca çocuğun yaşam hakkı, devlet şiddetinin vardığı son nokta olan gözaltında kaybetme ve failli meçhul yöntemlerle ellerinden alınmıştır. İnsan Hakları Derneği’nin ulaşabildiği verilere göre 27 çocuk, yaşam hakkına yönelmiş en gaddar, en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetmenin hedefi oldular.

Dersim’in Mirik Mezrası'nda ailesiyle birlikte 3 yaşındaki Dilek Serin, Hozat’ta 15 yaşındaki Ahmet Akbaş, Mardin Dargeçit’te 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, Kızıltepe’de 16 yaşındaki Mahmut Abak, Nusaybin’de 16 yaşındaki Faruk Aksan, Şırnak’ta 15 yaşındaki Ahmet Sanır, Uludere’de 12 yaşındaki İlyas Diril, 16 yaşındaki Zeki Diril, Silopi’de 17 yaşındaki Deham Güney, 14 yaşındaki Ahmet Dansık, Cizre’de 16 yaşındaki Yahya Akman, 12 yaşındaki Abdulazizi Gaysak, Hakkari’de 16 yaşındaki Lokman Kaya, Yüksekova’da 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Diyarbakır’da 14 yaşındaki Nuri Dayan, Lice’de 14 yaşındaki Metin Budak, 15 yaşındaki Servet İpek, 15 yaşındaki Çayan Çiçek, Kulp’ta 12 yaşındaki Ümit Taş, Silvan’da 16 yaşındaki Zeki Akyıldız, Bismil’de 17 yaşındaki Sabah Oruç,  Bingöl’de 16 yaşındaki Orhan Yakar, Batman’da 15 yaşındaki Fatih Kaya, 17 yaşındaki Yılmaz Gümüş ve Mehmet Şirin Maltu gözaltında kaybedilmişlerdir. Devlet, bu çocukların gözaltına alınarak kaybedildiğini ise hiçbir zaman kabul etmedi.

Kolluk kuvvetlerinin silahlarından çıkan ateş sonucu yaşamını yitiren çocuklara yönelik faili meçhul ve faili belli cinayetlerde de cezasızlık politikası uygulanmaya devam etti. 2004 yılında Mardin Kızıltepe de evinin önünde babasıyla birlikte 12 yaşında ki Uğur Kaymaz katledildi. 30 Mart 2006 yılında gaz fişeğinin vücuduna isabet etmesi sonucu Enes Ata yaşamını yitirdi. 29 Mart 2006 yılında evinin balkonunda dışarıyı izlerken kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu Abdullah Duran katledildi. 2009 yılında Lice’de karakoldan atılan havan mermisiyle Ceylan Önkol katledildi.  11 Mart 2011 yılında evinden çıkıp ekmek almaya giderken polis kurşunuyla Berkin Elvan yaşamını yitirdi. 12 Ekim 2015 tarihinde Diyarbakır Sur ilçesinde akrabalarıyla ekmek almaya giderken evinin bulunduğu sokakta Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Helin Hasret Şen katledildi. 

Derneğimizin 2010 ve 2021 yılları arasına ilişkin yayınlamış olduğu Çocuk Yaşam Hakkı İhlali raporunda Kolluk güçleri tarafından açılan ateş sonucu 73, zırhlı araç çarpması sonucu 18, mayın-serbest bırakılan patlayıcı sonucu 39 çocuğun yaşamını yitirdiği tespit edilmiştir.   

Çocukların akıbetleri karanlıkta bırakıldı, failleri cezasızlık politikalarıyla bugüne kadar hep korundu. Kaç yıl geçerse geçsin çocuklarımız için, faillerin adalet önüne çıkarılıp yargılanması için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Biz, hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.

Bizler kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak çoğunluğu yaşadığımız bu topraklarda olmak üzere gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden çocukları hatırlamaktan/hatırlatmaktan, onlar için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz."

Konuşmaların ardından gözaltında kaybedilen ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden tüm çocuklar için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı.