İhraç akademisyen Tekin: Karanlık zamanları karanlık yapan şey sadece zulüm değil, suskunluktur
Barış Bildirisi'ni imzaladığı gerekçesiyle ikinci kez ihraç edilen akademisyen Serdar Tekin, İzmir Dayanışma Akademisi’nin düzenlediği 'açık ders' ile yeniden öğrencileri ile bir araya geldi.
İZMİR - Barış Bildirisi'ni imzaladığı gerekçesiyle KHK ile Ege Üniversitesi'ndeki görevinden uzaklaştırılan ve 7 yılı aşan yargı mücadelesi sonrası göreve iade edilen Dr. Serdar Tekin, Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi'nce iade kararı bozularak ikinci kez ihraç edilmişti. Akademisyen Tekin, İzmir Dayanışma Akademisi tarafından düzenlenen “Üniversite” ve “Akademi” konulu açık ders ile öğrencileri ile yeniden bir araya geldi. Alsancak’ta bulanan dernek binasında akademisyen Nilgün Toker moderatörlüğünde düzenlenen açık derse birçok üniversiteden çok sayıda öğrenci katıldı.
‘BU ETKİNLİK FELSEFE ÖĞRENCİLERİNİN YAYINLADIĞI BİLDİRİYE CEVAP VERME İHTİYACINDAN DOĞDU’
Açık ders öncesi Gazete Duvar’a konuşan Tekin, yaklaşık bir ay önce Ege Üniversitesi’nde bir grup felsefe öğrencisinin kendisi ile ilgili yayınladığı destek bildirisine dikkat çekerek, “İzmir Dayanışma Akademisi’nin bir etkinliği bu ama bir vesile ile düzenlendi. Benim üniversitede 7 yılın sonrasında göreve başlamam ve başladıktan 3 ay sonra yeniden ilişiğimin kesilmesi sonucunda felsefe bölümü öğrencileri bir bildiri yayınladılar. Bu etkinlik aslında o söze bir cevap verme ihtiyacından doğdu. O bildiriyi önemsediğim için böyle bir açık ders yapmak istedim. Mahkemelerin verdiği ret kararları veya son günlerde olduğu gibi yeniden ihraç kararları karşısında öğrencilerin söz kurduğu, itiraz sesi yükselttiği nadir anlardan biri oldu diyebiliriz. Dolayısıyla bu nedenle çok önemliydi. Öğrencilerin bir itiraz sesi yükseltmeleri önemliydi. Bu benim için karşılıksız bırakmak istemeyeceğim bir durumdu” dedi.
‘AYM KARARINA RAĞMEN BİLDİRİYİ ‘İLTİSAK KARİNESİ’ OLARAK GÖRMEKTE ISRAR EDEN MAHKEMELER VAR’
Yaşanan sürecin yalnızca kendisine özgü bir durum olmadığını ve mahkemelerin hukuksuzlukta ısrar etmeye devam ettiğini belirten Tekin, “Benim durumum bana özel bir durum değil. Çeşitli sorunlarla ve tuhaflıklarla örülmüş bir yargı sürecinin son aşaması yani bugün itibariyle geldiği aşama diyebiliriz. 5 yıl boyunca OHAL komisyonunda bekletildik. Yani 5 yıl boyunca idarenin hakkımızda tesis ettiği ağır bir kararı yargı önüne taşıyamadık. Bu şu demektir; 5 yıl boyunca yurttaş sayılmadık. 5 yılın sonunda OHAL komisyonu başvuruları reddetti. Bunu üzerine bir Barış için Akademisyenler Bildirisi’ni imzalayanlar olarak idare mahkemelerine başvurduk. Yaklaşık iki yılın sonunda iade kararı verilen akademisyenlerden biriydim. Hali hazırda Türkiye yargısında şu saçmalık devam ediyor; Barış için Akademisyenler Bildirisi’ni iltisak karinesi olarak görmekte ısrar eden mahkemeler var. Birinci derece mahkemelerin bir kısmı da bunu yaptı. Aynı bakış açısı bir üst düzeydeki bölge idare mahkemelerinde de devam ediyor” diye konuştu.
‘ÜNİVERSİTE YÖNETİMLERİ HUKUKSUZLUKTA ISRAR EDİYORLAR’
Ayrıca üniversite yönetimlerinin göreve iade kararlarına itirazlarının da sürdüğünü dile getiren Tekin, “Bölge idare mahkemelerine dosyalarımız üniversitelerin itirazları sonucu gidiyor. İade kararlarına karşı bölge idare mahkemelerine başvuran üniversite yönetimleri var. Sadece bir hukuk garabeti gibi konuşuluyor ancak bu hukuk garabeti üniversite yönetimlerinin itirazları sonucu ortaya çıkıyor. Üniversiteler buna başvurmak zorunda değil. Zaten çok ağır bir hukuksuzluğun sorumlusu olmuş durumdalar ve bunda ısrar ediyorlar. Bir mahkeme şöyle bakıyor diğer mahkeme böyle bakıyor şeklinde bir yorum farklılığı şeklinde değerlendirilebilecek bir mesele değil. Barış için Akademisyenler Bildirisi ile ilgili AYM kararı var. Bu ifade özgürlüğünün mutlak koruması altında olan bir metin. AYM kararından sonra hiçbir mahkemenin veremeyeceği kararları vermekte ısrar ediyorlar. Bunun hukuksuz olduğunu söylerken kendi öznel kanaatimizle değil, AYM’nin kararı ve hukuk sistemindeki konumuna dayanarak söylüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘KARANLIK ZAMANLARI KARANLIK YAPAN ŞEY SADECE ZULÜM DEĞİL, SUSKUNLUKTUR’
Murat Sevinç’in bu kararlara ses çıkarılması yönündeki çağrısına dikkat çeken Tekin, son olarak şunları söyledi;
“En önemli olan şeylerden biri bu. Felsefe öğrencilerinin ses çıkarmış olmasını çok kıymetli bulmamın nedenlerinden biri de bu. Karanlık zamanları karanlık yapan şey sadece zulüm değildir, aynı zamanda suskunluktur. Zulmü görünür kılmak üzere bir söz kurmak önemlidir. Bu yapıldığında zulümle mücadele edilebilir. Dolayısıyla ses çıkarmak gerekiyor. Bu nedenle de ben ses çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar üniversite öğrencileri olabilir, akademisyenler olabilir, siyasi partiler veya sivil toplum olabilir.”